İç mekan tasarımında en büyük kurguyu şüphesiz renkler oluşturmakta. Mekana uygun renklerini seçerken kültürel beslenmeden, yasadığımız coğrafi bölgeye kadar renkleri algılamamız farklılık göstermektedir. Doğduktan itibaren insanın tecrübeleri ve “öğretilen davranış modellerinin tümü” görme biçimimizi ve imgesel algımızı şekillendirmektedir. Bu yüzden de genel algıya bakılarak yapılmış ülkelere göre renk analizleri mevcuttur. Aynı rengin farklı coğrafyalarda tam tersi hissiyat verdiği örneklere çokça rastlanmaktadır. Zevklerin ve renklerin neden tartışılamıyor olduğunun cevabini arayacağımız bir yazı olacak. Bu algı karmaşasından dolayı, hayata geçecek her projenin mekân renkleri, hedef kitle/bölge – konsept ilişkisi içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Farklılıklar şöyle..

Kırmızı: Batı ülkelerinde kırmızı tehlikenin, tutkunun, aşkın ve öfkenin rengidir. Asya’da gelinlikler kırmızı iken Yahudilerde günahın rengidir. Çin ve Hindistan’da neşe, mutluluk, doğurganlık ve iyi şansı temsil ederken Güney Afrika’da ise tam tersine yas ve hüznün rengidir. Rusya’da Komünizm iken Amerika’da sağcı muhafazakârların rengidir.

Mavi: Gökyüzünün rengi olduğundan, huzurun rengi olarak da bilinir. Çin’de ölümsüzlük, Amerika’da güven ve otorite simgesi iken, Japonya’da kötülüğü, Kore de ise ölümü temsil eder. Avrupa ülkelerinin hepsinde erkek rengi diye adlandırılırken, sadece Belçika’da yeni doğan kız çocukları için tercih edilir. Yunanlar evlerinin kapılarını mavi renge boyamasının nedeni onları kötü ruhlardan koruyacağına inandıklarındandır. Tıpkı bizdeki nazar boncuğundan beklenen özellik gibi...

Sarı: Genel olarak akil ve zekanın rengi olarak tanımlansa da insanlar üzerine gelir geçerlilik, sahtelik ve korkma hissi uyandırır. Polonya’da kraliyet ve asaleti temsil ederken, Mısır’da yas tutmanın rengidir. Japonya’da cesaret, Yunanistan`da üzüntü ifadesidir. Fransa’da kıskançlık iken, Hindistan`da safran rengi olduğundan bereketi temsil eder. Çinliler için en önemli renktir, bunun nedeni bayraklarındaki sarı yıldızın komünizmi temsil etmesindendir. 

Mor: Kültürü, zarafeti, tutkuyu ve mistizmi temsil eder. Japonlar için zenginliğin simgesi iken, Brezilya ve İtalya’da ölümün rengidir. Batı dünyasında prestij ve güven duygusu uyandırır. Tibet`te kutsal renk, İran`da sihir olarak tanımlanır. Mısır`da erdem ve inancı temsil eder, Ukrayna’da dayanıklılığın rengi olmuştur. 

Turuncu: Bu rengi seven insanların dışa dönük, hareketli, neşeli ve sosyal ilişkileri kuvvetli oldukları saptanmıştır. Güneşin rengi olduğundan enerjiyi simgeler. Hinduizm’in de katkısından dolayı manevi zenginliğin dünya üzerindeki temsilcisidir. Japonya ve Çin’de aşkın rengi olarak bilinir. Turuncu renk Hollanda’da kraliyet simgesi iken, Amerika’da ucuzluk imajını çağrıştırmaktadır.

Yeşil: Tabiatın rengi olduğundan sessizlik, sükûnet ve doğallığın rengi olarak bilinir. Dünya üzerinde maviden sonra en çok tercih edilen renktir. Japonya’da sonsuzluğun simgesi, Israil’de kötü haberin temsilcisidir. Arabistan’da zenginlik ifadesi iken, Müslümanların yoğunlaştığı tüm coğrafyalarda İslam’ı temsil eder, İrlanda’da ise ayni renk Katoliklerin sembolüdür. 

Pembe: Dişiliği, aşkı, romantizmi, şefkati, duyarlılığı ve merhameti ifade eder. Hindularda hayatin merkezi ve kalbi temsil ederken, batıda aşk ve masumiyetin rengidir. Japonya’da sağlığın, Kore de güvenin rengidir. Dünyada sadece Belçika’da erkek çocuklarını temsil etmektedir.

Beyaz: Dünya genelinde saflığı simgeler. Kullanıldığı yerlerde temizlik, barış, masumiyet, umut ve güven hissiyatı uyandırır. Hindistan’da aşırı mutluluğu, Afrika’da zaferi ifade eder. Tüm batı dünyasında gelinlikler beyazdır. Uzak Asya ülkelerinin çoğunda ise üzüntüyü ifade eder. Japonya’da cenaze çiçeği beyaz karanfildir. Çin’de ölüm rengidir. Ayni algı İtalya’da çocuk cenazelerinde de karşımıza çıkmaktadır, cenazelerde sadece beyaz renk giyilmektedir.   

Siyah: Gücün ve otoritenin rengi olarak kabul görmüştür. İspanya`da zenginlik iken, Japonya`da kötülük demektir. Mısırlılar için yeniden doğusun rengi olarak tanımlansa da tüm batılı ülkelerde ölümün tartışmasız tek rengi olmuştur.

Gri: Asya’da ucuzluk, Avrupa’da zenginlik demektir. Son on yılda bu rengin gitgide yükselmesinde şüphesiz Apple şirketinin müthiş pay vardır. Çin’de tüm isçiler gri giydirilirken, her ne kadar karakterin ismi Mr. Grey olsa da Amerika’da zenginliği ve seksi simgeleyen “Grinin elli tonu” diye film çekilmektedir. Bunlar bu dünyada normaldir yani.. 

Hiçbir kültürel fark gözetmeksizin tüm dünyanın ortak kanısı haline gelmiş tek örnek Altın Sarısı. Her coğrafyada zenginliği, gücü ve prestiji temsil etmektedir. İnsanların neden yüzyıllardır altından vazgeçemiyor oluşunu beklide bilinçaltı böyle açıklıyordur. 

Haftaya yayınlanacak yazı başlığım “ Kuyumculardaki iç mekan kurgusu” olacak. Renkli günler dilerim. 

Deniz Çobanoğlu / içmimar