Başta Trump olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde iktidarda bulunan siyasilerin maske kullanmadıklarını görüyoruz. Bunu gören diğer iktidar unsurlarının da aynı şekilde maske kullanımından uzak durduklarına şahit oluyoruz.

Maske kullanmak neredeyse alt sınıftan olmak gibi bir işaret haline geliyor. Yakın gelecekte bu işin çığırından çıkacağı aşikâr. Yani takacağımız maskenin rengine bizim karar veremeyeceğimiz günler yakındır.

BUGÜN : IT IS WHAT IT IS!..

Trump herhalde gelmiş geçmiş en gerçek ABD başkanı, tam mevkisinin adamı desek doğru olur. Kapitalizmin anavatanı ABD’de başkanlık yapan biri olarak Trump’ın tek önceliği de ülkesinin gerçek vatandaşı kabul ettiği şirketleri korumak.

Dünyanın yaşayan en ünlü düşünürlerinden Noam Chomsky’nin geçen hafta Trump ile ilgili analizi ise oldukça ilginç. Trump’dan psikotik (gerçeklik ile ilişkisi kopmuş kişi) olarak bahseden Chomsky “Bu adam faşist bile değil. Faşizm iş dünyasını yönetir, oysaki iş dünyası bunu yönetiyor” diyor.

Bu arada, dünyanın en zengin kişisi unvanına sahip olan, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos geçen Pazartesi günü – bir günde 13 Milyar Dolar kazanarak – servetini 189 Milyar Dolara çıkartarak, tek başına dünyadaki 189 ülkenin 137’sini geride bıraktı ve ülkeler listesine 53. sıradan dâhil oldu. Karşılaştırma için söyleyeyim, Türkiye 80 Milyonluk nüfusu ile bu listede 17. sırada yer alıyor.

Amazon 90’lı yılların sonlarında Türkiye gündeminde uzun süre yer tutan Titan Saadet Zinciri’nden de beter. Titan’ın kurucusu olan Kenan Şeranoğlu ve Ahmet Hakan Baz Titan yüzünden on yıl hapis yatmışlardı. Ancak benzer bir hırsızlığı tüm dünyanın gözünün önünde yapan Bezos’un saadet zincirinden dolayı kimseye bir dava açılmayacağı aşikâr.

İşte Trump’ın korumaya çalıştığı gerçek vatandaşlar da bunlar. Geri kalan sıradan Amerikalıların ölümü ile ilgili olarak kendisine yöneltilen soruya ise Trump “They are dying. That’s true. It is what it is.” (Ölüyorlar. Bu doğru. Neyse ne.) yanıtını veriyor.

Buradan, Amazon’dan alışveriş sevdalıları kendisine nasıl bir paye çıkartır bilemem.

DÜN : BAŞARILI BAŞKAN NE DEMEK?

Peki insanlar bir başkanda nasıl özellikler arıyor, neye değer veriyor? Bugüne dek bir başkanda bulunması gereken özellikler üzerine birçok çalışma yapılmıştır.

Özellikle ABD’de yaygın olarak kullanılan değerlendirme sistemine göre; güçlü bir vizyon, tarihte anılacak bir başarı, etkili iletişim kabiliyeti, popüler olmayacak kararlar alma cesareti, kriz yönetimi becerisi, güçlü ve bütünsel bir karakter, akıllı bir uluslar arası politika ile meclis ile birlikte uyumlu çalışma stratejisi.

Trump’ın dönemi itibarı ile tarihe geçtiği kesin. Quinnipiac araştırmasına göre %41’lik bir oran ile Trump ikinci dünya savaşından beri ABD’nin gördüğü en kötü başkan seçilmeyi başarmış durumda. İkinci sıradaki başkan da sizi pek şaşırtmasın %21’lik oran ile Obama. En iyi başkanlar sıralamasına baktığımızda ise %28’lik oran ile Reagan ilk sırada iken %24 ile Obama ikinci ve %7 ile Trump beşinci sırada.

Nasıl oluyor da başkanlar iki listede yer alabiliyor? Trump yüz günden az kalmış olan ABD başkanlık yarışında Biden’ın on puan gerisine düşmüş olmasına karşılık halen %40’lık bir halk desteğine sahip. ABD’nin bir tarafı pandemi ile hayaını kaybedip bu yüzyılın en yıkıcı işsizliği ile burun buruna iken, diğer tarafı ise Trump’ın aşırı milliyetçi ve ekonomiyi açmaya çalışan kapitalist yüzünün büyüsüne kapılmış durumda. Hatta kimi analistler Trump’ın, seçim anketlerini yalancı çıkartacak, bir seçim zaferine hazırlıklı olunması gerektiğini söylüyor.

YARIN : YERELLİK ve YERKÜRESELLİK DENGESİ…

Mahalledeki butik batsa kimin umurunda, sonuçta aynı pantolonu e-ticarette on lira daha ucuza bulabiliyoruz. Hem de dünyanın bir ucundan geliyor, ne güzel. Hatta bütün esnaf batsa da her şeyi e-ticaretten alsak. Kitapçılar? Onlar da batsın. Herkes batsın.

Kimin zengin olduğunun ne önemi var ki? BM yerel üreticileri ve satıcıları destekleyin, yoksa çok kötü batacağız diyor, kimin umurunda?

Sonuçta, bu dünya yüz tane zengin, yüz milyon zengin olduğunu zanneden, bir milyar zengin olacağına inanan ve sekiz milyar fakirden oluşsun. Kapitalizmin ve onun idaresindeki başkanlarının hayal ettiği dünya bu işte.

Kimin kazanacağına dikkat etmeden Amazon’dan alışveriş yaparak Bezos’u zengin etmek ile, yine kimin kazanacağına dikkat etmeden hamasi milliyetçilik naralarına oy vermek arasında nasıl bir fark var ki?

Bunun yerine, Trump’ın MAGA (Make America Great Again) politikasını son derece gerçek dışı bulan Latour’un, çok net olarak açıkladığı yerellik ve yerküresellik arasıdaki dengeyi bulmamız; gerek bireysel yaşamımızda, gerekse de seçeceğimiz siyasilerde bu dengeyi yakalamamız gerekiyor.