Arada kalmış bir çalışmadan bahsedeceğim bu sefer, ama konusu çok önemli: Gençlik. World Economic Forum (WEF)’in bünyesinde kurulan Davos Lab girişiminin “Youth Recovery Plan” (Gençlik İyileştirme Planı) başlıklı rapor, bugün ve geleceğimiz ile ilgili son derece kritik bulgular içeriyor. Davos Lab tarafından 187 ülkede 19 bin 79 genç ile görüşülerek gerçekleştirilen araştırmanın da sonuçları yine bu raporda yer alıyor.

Gençliği, onu hiç dinlemeden ve ne kadar gelişmiş bir yapı olduğunu anlamadan, kendi avare gençliğinin bilgisi ve şehir efsaneleri ile tahkim ederekeleştirenlere, en güzel yanıt yine gençlikten geliyor.

Manifesto ile başlayalım. Bugün, dünden kalan enkazı temizleyerek, yarını inşa etmeye çalışan gençliğin küresel ölçekte üzerinde mutabık olduğu konular var. Bu mutabakatı, son derece net bir şekilde ve altı maddelik manifestoları ile bize bildiriyorlar. Gelin birlikte bakalım manifestoya...

1. Kuşaklar arası diyalog için alan yaratacağız... Avrupa Gazetesi’nde incelediğim tüm konuları sizler ile “Bugün, Dün, Yarın” olarak paylaşıyorum. Zira bugün yaşadığımız hiçbir fenomeni, dününü anlamadan algılayamaz, yarını için de çözüm üretemeyiz. Gençlik de aynısını yapıyor. “Dinleyeceğiz ve birbirimizden öğreneceğiz - geçmiş, şimdi ve gelecek” diyorlar. Dünü dinleyerek, analiz ederek, insanlığın hatalarını tekrarlamasını önlemek kararı alıyorlar.

2. Cesur çözümler geliştirmek için büyük sorular soracağız... Gençler harekete geçmeden önce, karşı karşıya oldukları durumların neden böyle olduğunu sorgulayacaklarını belirtiyor. Hiçbir ortodoks öğretiye körü körüne bağlı kalmayacaklarına, katılımcı bir şekilde tartışacaklarına vurgu yapıyorlar.

3. Sistem değişikliğini ve kolektif eylemi sürdüreceğiz... Çalışmayan ve sadece ekonomik kalkınmaya değil, ancak gerçek insani gelişime engel olan tüm yapılar ile topluluklar içinde ve arasında kollektif bir köprü kuracaklarını belirtiyorlar. Bu sayede daha iddialı hedefler koyabileceklerine inanıyorlar.

4. Farklı yaşanmış deneyimlere yer açacağız... Bu kollektif güç ile eşitsizlikler ve adaletsizlikler girdabındaki topluluklara ulaşma çabasında olacaklarını, bu topluluklara geleceğe değin sorunları neden önemsediklerini ve nasıl rasyonel çözümler üretmeye çalıştıklarını anlatacaklarını, bundan vaz geçmeyeceklerini söylüyorlar.

5. Rahatsız edici konuşmaları kucaklayacağız... Evet, bugün sistemin ve belki de birçoğumuzun rahatsız edici bulduğu analizleri, eleştirileri ve önermeleri dinleyeceklerini, gerçek ve kapsayıcı çözüme ulaşmak için bunlara yer açacaklarını belirtiyorlar. Sosyal dönüşümün karmaşıklığından çekinmiyor ve bunun yarattığı çeşitlilikten değer üretiyorlar.

6. Kendimize, başkalarına ve ekosistemimize özen göstereceğiz... Nazik ve düşünceli bir yaşam modelini öneriyorlar. Başta gezegenin tüm varlıklarını, insanı, insanın mental sağlığını ve esenliğini gözeten, radikal ve kapsayıcı bir anlayışı öneriyorlar. Bu aşamada, gelişimin hız talebi ile düşüncenin ihtiyaç duyduğu yavaşlık talebinin dengesini koruyacaklarını belirtiyorlar.

Manifestoyu gördünüz. Artık bu noktadan sonra; bana bu konuyu beş dakikada anlatın, sunumunuzu kısa tutun, amacı bırakın hedefe odaklanın, etkilerini düşünmeden hemen harekete geçin diyen tüm patron ve onların yöneticilerinin ne kadar çağ dışı ve kıt görüşlü olduğu ortaya çıkıyordur herhalde. Evet, bu tip patronlar ve yöneticiler halen var. Belki bir tanesi sizin üstünüzde veya müşteriniz. Ama üzülmeyin, gerçekten son zamanlarını yaşıyorlar. Bu kafa hepsinin tükenişi olacak. Kurtulacağız.

Bu vizyonsuz ya da vizyonları sadece internet sitelerindeki cümlecik kadar kısıtlı olan yapılar geçtiğimiz elli yılda altın yıllarını yaşadılar. İş dünyasına yön veren tekelci strateji kuruluşları, bu dünyaya insan yetiştiren ve tüm listelerde ilk onda yer alan akademik kaleler, bunların bilgi kırıntılarını haber yaparak geçinen çok saygıdeğer yayın organları... Hepsi, ama hepsi bugün geldiğimiz felaketin besleyicileri ve kolaylaştırıcıları oldular.

Peki bugün?

Bugün Davos Lab’ın araştırma sonuçları şunu gösteriyor. Bu sistemin ve temsilcilerinin değerleri artık bizim, bugünümüzün ve geleceğimizin değeri değil. Gençlerin ürün ev hizmetleri seçerken, çalışacakları kurumları tercih ederken öncelik kompozisyonları zenginleşti ve fikri derinlik kazandı.

İşte size örnekler...

Gençlere, satın alacakları bir ürünü seçerken nelere dikkat ettikleri soruluyor. Elbette ki gelir adaletsizliğin girdabında olan geniş bir kesim için fiyat önemli (%45). Ancak hemen sonrasında, bu üreticinin işçilerinin güvende olup olmadığı önemli (%15). Takiben ürünün karbon ayak izi (%12), işletmenin şeffaflığı ve samimiyeti (%9), gezegen ile uyumluluğu (%7), su ayak izi (%6) ve enerji kaynakları (%5).

Gençlere daha yaşanabilir bir dünya için, öncelikli sorumlu paydaş da soruluyor. İlk sırada hükümetler ve uluslar arası kuruluşlar geliyor (%37). İkinci sıradaki önemli kitle, tüketici olarak kendileri, sorumluluk alıyorlar (%19). Takiben, büyük işletmeler (%15), vatandaş olarak bireyler (%13), küçük işletmeler (%8) ve yatırımcı olarak bireyler (%7)

Peki hangi işletmede çalışmak istiyorlar? Öncelikle emeklerinin karşılığını alacakları bir işletme arıyorlar (%28). İkinci sırada, kendi değerleri ile örtüşen bir anlayış arıyorlar (%27). Takiben gelen konular ise; kariyer ve kişisel gelişim olanakları sunulması (%19), coğrafi konum (%14), işletmenin sürdürülebilirlik konularına ciddiyetle değer vermesi (%11).

Raporda daha nice değerli analiz var. Ancak yazımıza ancak bu kadarını aktarabiliyoruz. Raporu tüm vizyon sahibi ve geleceğini düşünebilen işletmelerin okuması gerekiyor. Sahte vizyon, misyon veya vizyonsuzluk dönemi devem edebilir görünmüyor.

Gençlik geleceği ile ilgili olarak hiç de sorumsuz değil. Ama, evet sorumsuz! Bizim kuşağımıza “sorumluluk” diye öğretilen ve bizi bugüne getiren her türlü ortodoks fikre ve talebe karşı sorumsuz! Karlılıktan başka bir şey düşünmeyen iş dünyasının, 70’li yıllara dayanan güdük yönetim anlayışının sorumluluk dediği her şey karşı sorumsuz! Sadece, bireysel olarak paraya ve mülke sahip olmanın başarı sayıldığı yaşam modelleri ve kariyer planlarının direttiği sorumluluklara karşı sorumsuz!

Gençliğin sorumluluk anlayışında bize hiç öğretilmeyen değerler var. Gezegeni korumak var mesela. Aldıklarımızın bedelini ödemek var. Kaynaklarımızı tüketmemek sorumluluğu var. Başarı için insanları ezmemek var. İnsanları hiçbir gerekçe ile ayrıştırmamak var. Eşitlik sorumluluğu var. Herkesin kabul gördüğü ve kapsandığı bir toplum talebi var. Adalet anlayışı ve sorumluluğu var.

Şimdi “bunlar bizde de var, hatta büyüklerimiz bize şunu, bunu öğretti...” diye başlayan cümleler kuranlar olabilir. Hatta ben de buna tevessül edebilirim. Bilinçsiz de olsa, bu sorumluluk anlayışı belki de vardı gerçekten. Ama 70’li yıllarda vites yükselten ve kendisine “hissedar kapitalizmi” diyen yeni vahşi kapitalizm hepsini, tüm değerleri ve sorumlulukları silip süpürdü.

Yetmişli yılların kapitalizmi, toplumu işine geldiği gibi, cinsiyet ile, din ile, etnisite ile, iş yaşamındaki pozisyonu ile, tüketimdeki yeri ile, cebindeki para ile paramparça etti. Bireysel kurtuluş hikayelerini çok satan kitaplar ve filmler ile göklere çıkartırken, ortak ve adil bir yaşam kurmaya çalışan tüm girişimleri pis siyasetçileri ve onların vicdansız kolluk kuvvetleri ile adaletsizlik ile, şiddet ile, kan ile bastırdı.

Şimdi gençler, bu darmadağın insanlığı yeniden toparlamaya, tüm unsurlarını bir araya getirmeye ve yaşanabilir bir gelecek için sorumluluk almaya çalışıyor. Kulak vereceğiz ve dinleyeceğiz, mücadelelerine katılacağız, arkalarında duracak takip edeceğiz. Gerekirse önlerine geçeceğiz, ki onlara bir şey olmasın. Haydi!..

Merak edenler raporun tamamına https://www3.weforum.org/docs/WEF_Davos_Lab_Youth_Recovery_Plan_2021.pdf linki üzerinden ulaşabilir.