BUGÜN, DÜN ve YARIN

BUGÜN : BULANIK SAYILAR

Avrupa Ajansı’nın (AVA) 28 Nisan tarihinde geçtiği bir haber oldukça çarpıcıydı. Hani normal zamanda olsak Hükümet düşürecek cinsten. Ama ne yazık ki normal karşılandı ve kimse çok fazla üzerinde durmadı.

Haberin özeti şöyle “İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi'ne (ONS) göre, 17 Nisan’a kadar İngiltere ve Galler’deki Covid-19’dan gerçek ölüm oranı, Birleşik Krallık Hükümetinin günlük rakamlarına göre %54 daha yüksek hesaplandı.”

Daha rahat anlaşılması için şöyle yazayım, Hükümet’e göre yaklaşık olarak Covid-19’dan ölen her iki kişiden birisi ya ölmedi ya da Covid-19’dan ölmedi. Toplam sayı olarak söylersek farklılık daha da çarpıcı, 17 Nisan itibarı ile Covid-19’dan ölenlerin toplam sayısı Hükümete göre 14.451 iken, ONS’e göre 22.351.

Bugünlerde İngiltere’de her akşam insanlar ekran karşısına geçerek Hükümet’in Covid-19 basın açıklamasını izliyor. Son durumdan haberdar olmak ve bilgi almak için. İngiltere’de Covid-19 verileri o kadar kötü ki, bu açıklamalar her akşam aşağı doğru seyir gösteren tek trend grafiği olan ulaşım verileri ile başlıyor. Diğer grafikler ise vaka sayıları, can kaybı sayıları ki bunların da ne kadar iyi gösterilirse gösterilsin, pek sevindirici sayılar içermediği açık. Düşüş gösteren trendlerin ise bedeli çok ağır, herkesin evde oturması.

İngiltere’de Covid-19 sayılarının doğruluğu uzun zaman tartışılmaya devam edecek. Ancak bu tartışmalara rağmen, bütün bu tutarsızlıklar neredeyse hiçbir destek alamayan NHS’in kahramanlıkları karşısında unutulacak. Günün sonunda, toplumun önemli bir bölümü Hükümetlerinin büyük bir mücadele vermiş olduğuna inanarak pandemiden kurtulduğuna sevinecek.

DÜN : GÜDÜMLÜ SAYILAR

Sayılar ile oynamak yeni bir durum değil. Dünyanın her yerinde Hükümetlerin sayılar ile oynadığına sıklıkla rastlanmıştır. Ancak iletişim araçları ve bilgi paylaşım hızı arttıkça, sayılar ile oynamak zorlaşmıştır. Bu durum karşısında yapılacak yeni manevra ise, hangi sayıların tutulacağına veya bu sayıların nasıl hesaplanacağına karar vermektir. Sonuçta dünyanın durumunu anlamamızı sağlayan, sorgulamadan kabul ettiğimiz birçok sayının hesaplanması sırasında ciddi bir güdümleme yapılmaya başlanmıştır. Bir örnek ile açıklayalım.

Küresel hedeflerin yayınlandığı 2015 yılı itibari ile dünyada yoksul insan sayısı 734 milyon kişi olarak kabul ediliyor. Bu sayı o tarih itibari ile dünyanın %10’una karşılık gelmektedir. Peki nasıl hesaplanıyor bu sayı. Dünya Bankası günlük geliri 1.90 Amerikan Doları’ndan az olanları yoksul olarak kabul ediyor. Bugün itibari ile 12.5 Türk Lirası.

Dünya Bankasına göre, günlük 12.5 TL’den fazla geliriniz var ise yoksul olarak kabul edilmiyorsunuz. Bunu dört kişilik aile için aylık olarak hesapladığımız halde elde ettiğimiz gelir 1.500 TL. Bu arada yoksul olduğunuzu unutmayın; eviniz yok kiradasınız, arabanız yok toplu taşıma kullanacaksınız, mutfak harcamaları yapacaksınız, çocuklarınızı okutacaksınız. Elinizdeki para ise 1.500 TL. Bu insanın yoksul sayılması normal, ne var bunda diyebilirsiniz. Bu zaten başlı başına bir sorun olmakla birlikte, daha büyük bir sorunun kapısını açtığını da görmemiz gerekiyor.

Asıl sorunumuz şu; Dünya Bankası’na göre, dört kişilik bir aile olarak 1.501 TL geliriniz var ise siz artık yoksuluk sınırının altında sayılmıyorsunuz. Bu durumda, The Federal Ministry for Economic Cooperation and Development ve Marshall Plan for Africa tarafından desteklenen Dünya Yoksulluk Saati (World Poverty Clock) sitesinde (worldpoverty.io) yoksulluktan kurtulanlar arasında sayılıyorsunuz. Yani artık sosyal yardıma ve desteklenmeye ihtiyacınız yok.

YARIN : ÖZGÜR SAYILAR

Günümüzde kullandığımız bir çok sayı tıpkı bu örnekte olduğu gibi, daha oluşturulma aşamasında güdümlenmiş haldedir. Politika ve stratejilerimizi bu sayılara göre belirlerken, kararlarımızı da bu güdümlenmiş olarak almaktayız.

Gelecekte tüm unsurları ile birlikte sağlıklı ve dengeli bir dünyaya sahip olabilmemiz için – ki bunu yapması gereken tür, insanlık olarak biz oluyoruz – kararlarımızı doğru almamız gerekiyor. Doğru kararları alma işini doğaya bıraktığımız halde, doğanın insanlı bir çözümden yana olmayacağı açıktır.

Doğru kararlar ise ancak doğru politika ve stratejlerin ışığında alınabilecektir. Doğru politika ve stratejilerin geliştirilebilmesi ise ancak doğru göstergeler ve bu göstergelerin doğru hesaplanmış olan sayıları ile mümkün olacaktır. İnsanlık uzun yıllar boyunca gezegen ve kendi eşitliği ile ilgili göstergeleri takip etmediği gibi, bu göstergelere ait sayıları da ya yanlış hesapladı ya da çarpıttı.

Gelecek, sayıların ve onların hesaplamaları sırasında kullanılan metodolojilerin özgür olması halinde güzel olacaktır. Bunun için, sayıların özgürleşmesi için, hep birlikte çalışmamız gerekiyor.