AK Parti Hükümeti, terör eylemlerine karşı polisin yetkisini artıracak yasalar çıkarmaya hazırlanıyor. Bu yasalar içinde yüzünü poşu ile saklayan, devletin ve milletin malına zarar veren, taşkınlık yapan, polise Molotof kokteyli atan göstericilerin ağır biçimde cezalandırılmaları yer alıyor.

Terörist eylemde bulunanlara karşı her tülü önlemin alınmasını, olaylara karışanların da ağır biçimde cezalandırılmasını destekliyoruz.

Terör eylemlerine hiç kuşkusuz seyirci kalınmamalıdır. Güvenlik güçlerinin, bu konuda ellerinin güçlendirilmesi de kaçınılmaz görünüyor. Yapılacak düzenleme ile gereken yetkilerin de hayata geçirilmesi doğru bir adımdır.

Bülent Arınç, konu ile yaptığı açıklamada “Almanya Modeli”ni örnek alacaklarını, uygulamada da AB kriterlerine uyacaklarını söyledi.

Güvenlik reformu ile ilgili ortaya çıkan eksikliklerin de bu şekilde kapatılmaya çalışacağını vurguladı.

Doğru atılacak her adım, hiç kuşkusuz Türkiye’yi daha da aydınlığa kavuşturur. Yeter ki doğru adım atılsın, adil olunsun, ayırım yapılmasın, sağlam ile çürük olan birbirinden ayırt edilsin.

İnsanların Milli duyguları ile oynanmasın. İnsanları kışkırtacak, karşı harekete geçirilecek olaylardan kaçınılsın. Toplumda oluşturulmaya çalışılan ayrıştırmalar son bulsun.

Burada Hükümet olanların hiç mi sucu, eksiği yok? Mutlaka var. Bizi yönetenlerin de bu eksiklerini masaya yatırıp, enine boyuna tartışması gerekiyor. Eğer, bugün Türkiye bir günde yangın yerine çevrilebiliyorsa bunu tetikleyen nedenler yok mu? Ya da bunu yapabilecek olanlar bilinmiyor mu? Önlemlerin de bunların göz önünde bulundurularak alınması gerekmiyor mu?

Dikkat edilecek olursa, son zamanlarda Atatürk heykellerine, Türk bayraklarına karşı amansız bir mücadele veriliyor. Atatürk heykelleri ve posterleri, Türk bayrakları ateşe veriliyor. Bu provoke bir harekettir ve bunu yapan eylemciler de teröristtir.

Çünkü insanların milli duyguları ile oynamak, kışkırtmak, karşı atağa geçmesine zemin hazırlamak suç unsurudur.

Herhangi bir konuda eylem yapmak, duygu ve düşüncelerini kırmadan, dökmeden, kamu mallarına, evlere, işyerlerine, araçlara zarar vermeden yapmak bir yasal haktır. Bu yasal haklarını kullananlara karşı terörist gözü ile bakmanın ve güvenlik güçlerince şiddet uygulanmasının da karşısındayız.

Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere Kobani olaylarını bahane ederek Türkiye’yi yangın yerine çevirenler kimlerse mücadele de onlarla yapılmalıdır.

Adamlar ellerinde silah, önüne gelene ateş edebiliyor. Güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya giriyor. Yol kesip kimlik kontrolü yapabiliyor. Bunlara seyirci mi kalınmalıdır? Gerektiğinde devleti bile tehdit eden bu unsurlarla sonuna kadar mücadele edilmesi gerektiğini biz de savunuyoruz.

“Süreç zarar görmesin” anlayışı ile hareket edilir, bu terörist hareketler karşısında seyirci kalırsanız, o zaman masumane gösteri yapan, yasal haklarını kullanmak isteyen, şiddet uygulamayan göstericilerle mi mücadele edeceksiniz? Onlara mı terörist muamelesi yapacaksınız?

Buradaki çelişkiye dikkatleri çekelim.

 

Bu satırlar yazılırken Güneydoğu’dan gelen haberler, PKK ve yandaşlarının halen terör estirmekte olduğunu gözler önüne seriyor.

Tek tip elbiseli ve yüzleri poşularla kapalı gençlerin yol kesip, kimlik kontrolü yaptığı bilgileri geliyor. İşte, mücadele dilecek olan teröristler bunlar. Bunların önemli bir kısmı da şimdi büyük kentlere indiler.

İstihbarat birimleri, güvenlik güçleri bunları takibe alsın, bunlarla mücadele etsin. Polis, elindeki gücü bunlara karşı kullansın. Biz, böyle bir anlayış ve mücadelede devletimizin ve güvenlik güçlerimizin yanındayız.

Ancak, üniversitelerde, ya da sade vatandaşların şiddet uygulamadan yaptıkları eylemlerde ortaya konulan tablo, Türkiye’ye yakışmıyor.

Siz, devleti yıkmaya çalışan teröristlere uygulamadığınız şiddet, bu masumane göstericilere karşı uygulamaya kalkarsanız, o zaman da hem yanlış yapmış olursunuz, hem de toplumsal barışı kökten yok edersiniz.

Teröristlerle, masumane gösteri yapanları birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Her iki tarafı da aynı terazi kefesine koyamazsınız. Terör eylemleri ile yasal haklarını kullanan masumane eylemleri de kesin çizgilerle birbirinden ayırmak gerekiyor.

Şiddetin her türlüsüne karşıyız. Devleti yıkmaya yönelik her hareketin karşısında olduk, bu konuda devletimizin ve güvenlik güçlerimizin yanında yer aldık. Bundan sonra da aynı çizgide yürümeye devam edeceğiz.