Porto yaşayabilirim diyebileceğim şehirlerden biri.

 

Ortaçağdan kalma sarnıçları, muhteşem kiliseleri, çan kuleleri, manastırları gibi gotik ve barak mimarisiyle Porto beni kendisine aşık etti.

 

2011'de Avrupa Kültür Başkenti seçilen  Portekiz'in bu ikinci büyük şehri, Avrupanın en eski şehirlerinden biri. Bunu zaten şehre adım atar atmaz anlıyorsunuz. Coğrafi  konumuyla Avrupanın dibinde kalması nedeniyle turizmden tam nasibini alamasada bir gidenin tekrar gitmek istediği büyüleyici bir şehir.

 

Bu haftaki yazımı çalan "Fado" müziği eşliğinde, cama vuran yağmur damlalarını seyrederek, bir yandanda port şarabımı yudumlarken yazıyorum. Son 3 gündür yağmur hiç  dinmedi ama bizi de durduramadı. 

 

 

Porto şehri için tavsiyelerim;

 

1869'da açılan ve dünyanın en güzel 3 kitapçısından biri sayılan Lello görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. 1991 yılında buranın devamlı ziyaretçisi olan J.K Rowling Harry Potter'ın ilk üç bölümünü kitapçının gotik atmosferinden esinlenerek yazmış.

 

Rau da Galeria de Paris sokağında aynı  isimde 56 numaralı cafede sabah kahvaltısı yapın. Antika cenneti şeklinde dekore edilmiş ortamda şahane kurabiyeler ile çayınızı içerken oyuncak bebekler size gözkırpacak.

 

Şehrin Atlas okyanusu kıyısındaki bir restoranda deniz ürünü ve şarap içerek koca dalgaların sahile vuruşunu izleyin; keyfi paha biçilemez.

 

 

Porto katedralini gezin. Portonun en eski ve bence en etkileyici mimari eserlerinden biri katedralden manzara inanılmaz güzel. Sonra da basamaklardan çevreyi dar mahalleleri inceleyerek ağır ağır Douro nehrine inin. Gerçek portekiz halkını tanıma fırsatı bulacaksınız.

 

1921 yılından beri hizmet veren Majestic cafeye uğramadan dönmeyin. Fiyatlar biraz pahalı, sadece resim çekip çıkabilirsiniz. 

 

Ünlü  portekiz yazar Camilo Castelo Branco'nun yasak aşkı Ana ile zina suçundan  kaldığı şimdi fotoğraf sergisi ve müze  olarak da kullanılan tarihi cezaevini, kaldığı odayı mutlaka görün.

 

Porto öteki Avrupa ülkelerine göre inanılmayacak kadar ucuz. Portekiz çorbası,  meşhur francesinha, tripas geleneksel yemekleri.

 

 

Nehir üzerinde kurulmuş bol ve dik yokuşlu eski ama rengarenk hatta çinili evlerin altında hizmet veren hediyelik eşyaları yada restoran cafeleriyle sıcak kanlı insanların yaşadığı şarap mahzenleriyle ünlü atlas okyanusu kıyısında da olsa Akdeniz olduğu sanılan şirin bir şehir en kısa zamanda gidip gorme imkanınız olur umarım.

 

Haftaya görüşmek üzere.