Evliya Çelebi’nin memleketi Kütahya’dan sevgiler. 14. Yy da başlayan ve günümüze kadar gelişerek devam eden Çini üretimi, şehrin en önemli özelliklerinden bir tanesi. Bunun en güzel örneği de şehrin girişinde bizi karşılayan devasa çini vazo oluyor.

Şehre adım attığınızda kendinizi bölgenin 7000 yıllık tarihinde kaybolmuş hissediyorsunuz. Buralarda hala Hitit, Frig, Kimer, Lidya, Pers, Roma, Selçuk ve Osmanlı izleri var. Bence şehri tepeden görmekle başlamalı. Dik ve uzun bir yokuş üzerinde o yüzden belediyenin ücretsiz siyah turist trenine binmenizi tavsiye ederim. Kalenin bulunduğu alan antik çağdan itibaren ilk yerleşmenin başladığı yer olduğu sanılmaktadır. Döner restorantta dinlenip bir şeyler içebilirsiniz.

 

 

Macar evi, Germiyan Konağı, Evliya Çelebi Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Çini Müzesi, Çinili Camii ve Çinili Çeşmeyi mutlaka görün.

Kütahya’nın 1000 yıllık çarşısı ve eski borsası Saman Pazarını turlayın. Eminönü Tahtakaleyi hatırlatan bu tarih kokan küçük dar sokaklarda satın almak için ilginç şeyler bulabilirsiniz. Halkın arasına karışıp otantik Kütahya’yı yaşayın.

Dumlupınar Şehitliğine gidip yok olan bir ülkenin nasıl geriye kazanılmış olduğuna bizzat tanık olun. 

Kütahya evleri, iki yada üç katlı ahşap evler. Büyük kapıları ve kafesli pencereleri ile  Anadolu mimarisinin en güzel örneklerinden olmakla birlikte çok ciddi bakımdan geçmeleri gerekiyor.

Kütahya’nın en çok sevdiğim bir yeride Ulu Camisi oldu. İnşaatı 1410 yılında tamamlanmış olan camiin içindeki ahşap minberi hiç çivi kullanılmadan yapılmış. Mutlaka ziyaret edilmeli.

Senelerini hukuk fakültesinde harcamış biri olarak değilde bir tarih sever ve fotoğrafçı olarak tavsiye ediyorum ki Adliye Sarayı ihtişamlı binasıyla sizi büyüleyecek. İlk katı turkuaz mavi boyalı ve ikinci kat ise mavi ağırlıklı çini kaplı binada dışardan fotoğraf çekilmeden dönülmemeli.

 

 

Kütahya mutfağına gelince. Tesadüf eseri restoran olarak restore edilmiş 600 yıllık tarihi bir hamamda yemek yeme fırsatı yakaladığım için çok şanslıyım. Sahibi Hüseyin Acar dedi ki Timur Yıldırım Beyazıt’ın zehirlenme emrini bu hamamda vermiş. Sultan kıyafetleri ile fotoğraf çektirip çok lezzetli haşhaşlı gözlemelerinden tattım. Eğer yolunuz Kütahya'ya düşerse Meşhur Acar Karavan'a uğrayın.

Kütahya da hala değişmemiş geleneksel göreneksel halkla tanıştım. Lehçelerine bayıldım. Umarım tekrar gitmek kısmet olur

Haftaya başka bir şehirde görüşmek üzere