O sarı yaz temmuz gecelerinde dışarda, açık havada hemde yatak yorgan olmadan yattınız mı bilmiyorum. Ama bizler yaşadık. Hala o günleri geceleri anılarımızda yaşatmaktayız.
Doğal su kaynaklarından su ile doldurduğumuz Denizli'nin Kızılhisar ilçesinde elde yapılan toprak testiyi anlatıyorum. Bizim zamanımızda yanı o özlediğimiz gece ve günlerde ona biz doğal buz dolabı derdik. Gerçektende öyleydi.
Akşam yatmadan önce kaynağından yanı suyun gözünden, özünden doldurduğumuz ümzüklü toprak testiyi gece ayazında bırakırdık. Sabah kalkınca başımıza diktiğimizde o su buzdolabındakinden daha soğuk ve doğal tadında olurdu. İşte onu anlatmaya çalışıyorum.
Birde dere kenarlarında sulak alanlarda yetişir. Nanegillerden olan bir bitkidir. Adına narpuz deriz biz. Bazı yerlerde şivelerde yarpuz olarakta bilinir. Onun kokusunu bilirmisiniz bilmem ama çok aromalı ve güzel bir kokudur o. İşte bu narpuzu biz gece yatmadan doldurduğumuz toprak testinin ağzına demet yaparak tıkardık. O suyu içmenizi ve o suya narpuzun verdiği kokuyu hissetmenizi isterdim. Yok böyle güzelli yok işte.
Şimdilerde gidip arayıp buluyorum o narpuzları. Ama eskisi kadar kokmuyorlar ki. O toprak testiyide bulamıyorum. Onun da zamanı geçti. Bazı evlerde antika eşya diye bulunduranlarımız vardır hala. Birde onun özelliğini güzelliğini bilenler nostaljik olarak bulundururlar. Narpuz kokulu suyu toprak testiden içtiğimde bütün yorgunluklarım geçerdi benim.O zamanlar buzdolabı yok. Olsa bile elektirik yok. Ben 1960 lı yılları anlatıyorum.
İlçe pazarindan toprak testiler alarak buzdolaplarını sıra sıra dizerdik. 500-800 metre uzaklıkta bulunan çeşmeden doldurup getirirdik. Onun için bu toprak testiler kıymetliydi. Çocuksanız birde bu testileri getirip götürürken kırma bahtsızlığınız vardı. İşte o an küçük dünyanız yıkılmıştır. "Önüne niye bakmadın? Testiyi niye kırdın? Şimdi ne içeceğiz ?" cezaları, dayaklarıda vardı.
Bu toprak Kizılhisar testileri bizim için hayatı önem taşıyordu. Şimdi onların yerini teknoloji aldı. Dağa bayıra giderken soğutucular var. Onların içine soğuk, sıcak ne koyarsan öylece duruyor. Bizim toprak testilerde raflarda, vitrinlerde süs olarak, anı olarak bekliyor. Eskilere gidince o günlerin güzellilerini, özelliklerini birkez daha yaşıyor insan.
Bu güzellikler tazeliklerini yitirmeden belleklerimizde yaşamaktadır.Bunlar bizim güzelliklerimiz, özelliklerimiz. Nerden geldik nereye gidiyoruz aklımızdan çıkarmamalıyız diye düşünüyorum. Ve o toprak testinin narpuz kokulu suyunda kana kana içiyorum.