Cumhuriyet Bayramı kutlamak için milyonlar yine sokaklardaydı. AKP iktidarlarının bu ülkeye istemeden yaptığı en iyi hizmet bu oldu. Eskiden Milli Bayramlarımız ağırlıkla devletin, bürokrasinin ve askerin katıldığı halkın ise göreceli olarak az iştirak ettiği kutlamalar şeklinde olurdu.

Şimdi ise durum çok farklı! 29 Ekim akşamı Cumhuriyet yürüyüşü için Bağdat Caddesi’ndeydim. Gerçekten görmeliydiniz! Her taraf hınca hınç insan doluydu. Caddenin her iki tarafında bulunan apartman sakinleri bile camlardan yarı beline kadar sarkarak bu coşkuya katılmaya çalışıyorlardı. Marşlar, türküler,  şarkılar, “Mustafa Kemal’in askeriyiz” diye slogan atanlar ve dans edenler. 

Yaşadığım bu coşkuyu kelimelerle tarif edebilmek mümkün değil. Adeta bir karnaval gibiydi. Yurt dışında böyle kutlamalara ve karnavallara katıldığım için bilirim böylesine şahit olmadım.

Halkın bayramlarımıza ve milli değerlerimize karşı farkındalığını yükselmesinin nedeni; AKP iktidarları döneminde Cumhuriyetimize, Milli değerlerimize, Atatürk’e karşı yapılan saldırılar, Cumhuriyetin 90 yıllık birikimlerinin haraç mezat satılması, Atatürk önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimleri kazanımlarının her geçen gün aşındırılması ve ülkenin bölünme, parçalanma ve iç savaş sürecinde olmasıdır.

 

Bunun adı YCHP!

Bu durumu bağışıklık siteminin vücuda giren yabancı mikroorganizmaya karşı direncini arttırmasına benzetebiliriz. Daha açık ifade etmek gerekirse halkın her geçen gün artan farkındalığı ve direnci nedeniyle emperyalizmin taşeronu olan AKP’nin Türkiye daha fazla zarar vermesinin önü kesilebilir! Tam burada emperyalizm devreye girer vücudun yabancı mikroorganizma olarak tanımlamadığı, dost olarak bilenenle Türkiye’yi vurmaya ve terminal safhasına gelen projelerini gerçekleştirmeye çalışır. İşte bunun adı YCHP!

Bakın Kemal Kılıçdaroğlu (KK) Cumhuriyet yürüyüşü sırasında fırsat budur diyerek konuşma yapıyor ve “Mustafa Kemal Askeriyiz” diyor ve konuşmasında Atatürk’e, Devrimlere, Bursa Nutkuna göndermeler yapıyor. Bu inandırıcı olabilir mi?

Eğer Diyarbakır’da 1930’lu yıllara saldırıyorsanız, siz Atatürk düşmanısınız demektir. CHP’ye Cemaatçileri, mikro milliyetçileri, Kürtçüleri, PKK sempatizanlarını, “açılımcıları”, Soroscuları, TR-705 kod adlı ajanı alıyor ve kenar süsü olanlar hariç ulusalcıları ve milliyetçileri partiden temizliyorsanız sizin ne olduğunuz bellidir.

PKK ve PYD, ellerinde şehidimizin kanı olan terörist örgütlerdir. Arap Pınarı’nda (Kobani) PYD’ye sahip çıkmak terörizme yardım ve yataklık suçudur. Türkiye üzerinden buraya açılan koridoru ancak teröristler ve işbirlikçiler savunabilir.

 

Niyet, söylem ve eylem birliği!

Hakkari-Yüksekova’da öldürülen şehitlerimiz için HDP “23Ekim’de Kağızman’da 3 HPG gerillasının infaz edilmesinden sonra bugün de Hakkari’de 3 asker öldürüldü” diyor. Öcümüzü aldık demek istiyor! Dünyanın neresinde olursa olsun böyle bir parti hakkında kapatılmak üzere dava açılır. Bu konuda KK en ufak tepki verdi mi? 

Bugün yaşadığımız zorlukların, bölünme sürecinin, sınırlarımızın kevgir hale gelmesinin, komşularımıza terör ihraç ediyor olmamızın, iç savaşın eşiğine bulunmamızın, Ortaçağ karanlığına doğru dörtnala gidişimizin, Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonların esas nedeni emperyalizm ve onun Türkiye ve bölge üzerindeki planlarıdır. Soruyorum siz bu konuda ima şeklinde bile olsa KK’dan bir açıklama duydunuz mu? Çünkü KK, emperyalizmden AKP’nin yerine rol talep ediyor!

KK’nın Bağdat Caddesi’nde yaptığı Atatürk referanslı konuşma “Nabza göre şerbet vermek” ve halkı kandırarak emperyalizmin taşeronluğuna soyunmaktır. Çünkü burada “Dersimli Kemal” söylemi sökmez! Niyet, söylem ve eylem birliği olmayan insana güvenilemez! 

Hafta sonu Aşağı Saksonya ADD’nin davetlisi olarak Almanya’da olacağım, 1 Kasım’da Bielefeld ve 2 Kasım’da Hannover’de                    “ Cumhuriyetin ülkemiz için ne anlama geldiğini” anlatmaya çalışacağım

Saygılar sunarım.