Noel için geriye sayım başladığı bugünlerde Avrupa'nın birbirinden ışıltılı Noel pazarlarda tek tek açılmaya başladı. Geçen cumartesi gazetemiz yazarlarından Eser ve eşi, yine gazetemiz yazarlarından Ilkgül ve beni yaşadıkları kasaba Kingston Upon Thames'e davet etti. Aslında uzun bir süredir planlıyorduk ama aynı anda ayni ülkede bulunmamız zor oluyordu. Buluşma güzel bir tesadüf Noel zamanına denk gelince, Noel marketini de gezme alışveriş yapma ve sıcak şarap içme şansınıda yakaladık.
Kingston aslında London Waterloo tren istasyonundan 25 dakika uzaklıktaymış ve şehir içinde kullandığımız Oyster kartlarımızda geçerli, başka bilet almaya gerek yok.
Trenden iner inmez ilk görüşte aşk misali bir bağ oluştu Kingston ile aramda. Klasik bir Alman marketi bütün ışıltısı ile etkisi altına aldı beni. Geleneksel Noel şarkıları eşliğinde ( George Michael'ın “Last Christmas I gave you my heart" kesinlikle en favori Noel şarkım ) hediyelerimiz, süslemelerimiz için Thames Antik Kent alanı ve çevresindeki sokakları sıralayan 100 adet geleneksel ahşap dağ evlerine göz attık. Bizim yok ama çocuklu aileler için; çocuklarda Noel bölgesi olan Candy Cane Ormanında ya da Noel Baba ve Elfleri ile vakit geçirebilir. Çok dikkat etmedim neler olduğuna ama çocuklar için birçok aktivite düşünülmüş.
Eser ve eşi bizim için nehir kenarındaki restoranlardan biri olan The Bishop'u seçti. gerçekten harika bir seçimdi. Kim demiş İngiliz mutfağı yok diye. Kahve ve kek içinse nehir manzaralı John Lewis tercih edildi. Bu yılki geleneksel ilk Mince Pie'imızda yenildi. Unutmadan şunu da ekliyeyim John Lewis'in de içinde bulunduğu Bentall alışveriş merkezi gerek temizliği, gerek atmosferi ile bende gerçekten hayranlık uyandırdı
Londra’ya yakınlığı haricinde Hampton Court ve Richmond’a nehirden yürüme mesafesinde olmasıda Kingston’u daha bir çekici hale getiriyor.
Sizde benim gibi Noel Pazarlarını ziyaret etmeyi seviyorsanız Kingston’ ı ziyaret etmenin tam vakti. Nehir kenarında romantik bir yürüyüşle de kombine edebilirdiniz.
Haftaya görüşmek üzere
