Geçtiğimiz pazartesi Sığacık Kaleiçi’nde düzenlenen “Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetimiz“ konulu konferansta konuşmacı olmak için İzmir bölgesindeydim. Konferansın iki gün öncesinde Seferihisar’da düzenlenen sohbet toplantısına katıldım. Toplantıya Zihni Yılmaz adlı vatandaş bir elinde takım çantası ve diğerinde iki yıl önce yazdığım “DIŞ Politika Takım Çantası” başlıklı yazım olmak üzere geldi ve orada tanıştık. Ve toplantıda müsaade isteyerek bu yazımı herkese okudu. İzninizle ben de bugün size bu yazımı biraz kısaltarak tekrar sunuyorum.  

“Devletlerin, dış politika hedeflerine ve amaçlarına ulaşabilmek için aynı onarıma giden bir ustanın yanında taşıdığı ve içinde onarım için gerekli aletlerin olduğu gibi çantaları vardır. Buna dış politika takım çantası denir. Bu takım çantalarının imkan ve kabiliyeti o ülkenin gücü ile çok yakından ilgilidir.

Devletler ayrıca dış politika hedeflerine ulaşabilmek için operasyonlarla sahip oldukları diş politika takım çantalarının içine özel alet ve edevatlar koyarlar.

PKK’nın tasfiye edilmesini istemedi!

Küresel çapta hedefleri olan ABD’nin ne kadar güçlü bir dış politika takım çantasına sahip olduğunu ve bu çantanın içine yaptığı operasyonlarla zaman içinde daha yeni ve işlevsel aletler koyduğunu söylemek sanırım abartı olmaz.  

Öcalan‘ın Suriye‘den çıkarılması ve Kenya‘da bize teslimi sonrasındaki gelişmeler başından sonuna kadar planlı bir ABD operasyonuydu. Amaç PKK‘yı daha sonra kullanmak maksadıyla takım çantasına koymaktı. PKK soğuk savaş öncesinde diğer tarafın takım çantasındaydı. Değişiklikten sonra PKK‘da sol söylemler yerini sağ ve dinsel söylemlere bırakmıştır.

ABD hiçbir zaman PKK’nın Kuzey Irak’tan tamamen tasfiye edilmesine izin vermedi. Çünkü ABD, takım çantasına koyduğu ve bölge hedefleri için hâlâ kullanmaya devam ettiği bir aletini kaybetmek istemezdi.

Ergenekon ve Balyoz olmasaydı!

Bugün ülkemiz Suriye‘ye ve bölgeye terör ihraç ediyor. Teröristleri eğitiyoruz, silahlandırıyoruz ve savaşa gönderiyoruz. Türkiye bu hali ile ABD‘nin dış politika takım çantasının bir unsurudur.

Şimdi bir düşünün! Ergenekon, Balyoz, TSK‘ya sindirme, korkutma ve itibarsızlaştırma operasyonları yapılmamış/yapılamamış, yurtseverler, aydınlar ve askerler tutsak alınamamış olsaydı, Türkiye‘nin Suriye ve Irak politikası böyle olur muydu? Ülkemiz adım adım bölünüyor ve parçalanıyor olabilir miydi? İşgal edilen adalarımıza karşı bu kadar duyarsız ve sorumsuz kalınabilir miydi? Ülkemiz haraç mezat yabancılara peşkeş çekilebilir miydi?

ABD Türkiye‘yi takım çantasına koyabilmek için gerekli operasyonları daha önce takım çantasına koyduğu AKP ve Cemaat ile yaptı. Sıcak para, şantaj, ABD‘de rehin tutulma bu aletlerin çantada kalması için icra edilen faaliyetlerden bazılarıdır. Beyzbol sopası ise aksi durumda başa geleceklerin anımsatılmasıdır. Erdoğan’ın bu çantada keser olduğu, ülkeyi ve milleti bölmek için kullanıldığı kesindir.

YCHP takım çantasında!

Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, AKP, Cemaat, Barzani, PKK, PJAK, PYD, Özgür Suriye Ordusu, Müslüman Kardeşler, El Kaide ve daha burada yer darlığı nedeniyle sayamadığımız devlet, örgüt, şirket ve STK‘lar ABD’nin takım çantası içindedir.

1999’da Öcalan‘ın yakalanıp teslim edilmesi aynı zamanda Ecevit‘in takım çantasının bir unsuru haline getirilmesi için bir operasyondu ve iktidara gelmesi desteklendi. Ecevit Irak savaşı öncesinde bu rolü oynamak istemeyince kendisine operasyon yapıldı ve yeni oyuncu AKP oldu.

Türkiye’nin dönüştürülebilmesi için AKP yeterli değildi bu nedenle CHP‘ye de operasyon yapıldı. YCHP ilk meyvelerini Libya tezkeresinde ve açılımlarda verdi. Bu gidişle takım çantasında bir kargaburnu olabilir.”

6 Eylül 2014’de yapılacak CHP Kurultayı’nda verilecek karar takım çantasındaki göreve devam mı, yoksa milli tarafa geçiş için hamle yapmak mı olacaktır.   

Saygılar sunarım.