Bugün, Ortadoğu’da ve çevremizde olup bitenlere, dökülen kanlara bakarsak, bunun tam anlamı ile bir petrol savaşı olduğunu görürüz.

Özellikle Irak’ta ve Kerkük’teki kaliteli petrol yatakları Amerika’nın, Batı’nın her zaman ilgi alanı olmuş, iştahlarını kabartmıştır. Irak neden işgal edildi, Libya niye el değiştirdi, Arap Baharı ile yönetimler niye alaşağı edildi? Bunların altında yatan gerçeklere bakacak olursak, hepsinin petrol savaşından kaynaklandığını da açık biçimde görmüş oluruz.

 Amerika, Kuzey Irak’ta bir Kürt bölgesinin oluşumu ile Kerkük ve diğer yerlerdeki petrol yataklarının korunmasını bu gruplara bıraktı.

Biz ise, Kuzey Irak yönetimi ile bu petrolleri işletmeye ve satmaya kalkıştık. Buna izin verirler mi? Bu bölgedeki petrolleri bize yedirirler mi? Nitekim Hükümetin yılda 100 milyar dolar getirecek petrol hayali Barzani ile yapılan anlaşma ile hayata geçirilecekti.

Amerika, aldığı bir kararla Kürt petrolünü yasakladı.

Bitmedi, Birleşmiş Milletler’den de bir karar çıktı. Kararda “IŞİD’ın elindeki petrol yataklarına dokunanlar terörist sayılacak” denildi.

Buyurun buradan yakın.

Artık, dış güçler gözlerini diktikleri petrolleri ele geçirmek için tek bir askerini bile feda etmiyor. Yönlendirdikleri ve destekledikleri gruplarca bu işi yapıyorlar. Önce Kuzey Irak’lı Kürtleri kullandılar. Şimdi IŞİD’i kullanıyorlar. Eğer IŞİD’ı kullanmamış olsalar, bu örgüt böylesine rahat ve serbest hareket sahası bulabilir miydi?

IŞİD ile ilgili yazdığımız yazılarda “Bu örgüt dış destek görmese bu kadar ileriye gidebilir mi? Bu grubu yönlendirenler hedeflerine ulaşınca bunların da haklarından gelecek. Ortadoğu’da aynı zamanda Müslümanları Müslümanlara kırdırıyorlar. Biz de bunlara hizmet ediyor ve seyrediyoruz” demiştik. Bugün gelinen noktaya baktığımızda bu yazdıklarımızdaki haklılık paylarımız da ortaya çıkmış oluyor.

Bağdat’taki yönetim Amerikan desteğindeki yönetimdir. Bağdat, Kürt petrolünün satışına şiddetle karşı çıkmıştı. Çünkü Amerika böyle istiyor. Buna rağmen Türkiye ile Kuzey Irak Kürt Yönetimi kafa kafaya verip, bu petrolü pazarlamaya kalkıştı. Ceyhan’dan yüklenip, satılmak için Texas’a getirilen bir milyon varile petrol “Bu petrol Irak’ın malıdır, kaçak elde edilmiştir, satamazsınız” denilerek el konulmuştur.

Yapılan hesaplar ve iddialar şöyle:

Kuzey Irak’tan 2015 yılında günde bir, daha sonra da 3 milyon petrol satışı planı yapılırken yıllık 100 milyar dolar gelir hedefleniyordu.

Satış geliri de Halkbank’ta tutulacaktı. Bu nedenle Kürt petrolü Türkiye’nin ekonomik kalkınması ve Kürdistan’ın bağımsızlığının garantisi olarak değerlendiriliyordu. Amerika, Bağdat’ın yanında yer alıp, bu oldu-bittilere darbe indirince tüm yapılan hesaplar da altüst olmuş oldu.

 

IŞİD’e destek veren ülkelerden birinin de Türkiye olduğu iddia ediliyor. Bu nedenle Kuzey Irak’ta bazı petrol kaynaklarına el koyan IŞİD, bunları ucuz fiyatla satmaya başlayınca, bir darbe de buna indirildi. Çünkü IŞİD’ın sattığı petrollere aracılık yapan ülkeler için BM’den gelen sert açıklamada “Bu işi yapan ülkeleri terörü destekleyen ülkeler listesine alacağız” denildi.

IŞİD, Suriye ve Irak petrolünün varilini 30 Dolar gibi çok ucuz fiyattan bazı tüccarlara satıyor. İddialara göre bu tüccarlar da elde ettikleri bu petrolü kamyonlarla Türkiye’ye sokuyor. Yakında IŞİD’ın ele geçirdiği petroller kimlerce işletilecek, paralar kimlerin kasasına girecek bunu da birlikte göreceğiz. Bu yapılan işler planlı, programlı yapılıyor. O nedenle sonuç da belli. Kısacası bize yedirmezler.

Sözü fazla uzatmaya gerek görmüyoruz:

Çevremizdeki savaş, kardeş kavgası, mezhep çatışmaları, bitmeyen tatsızlıkların arkasında yatan gerçek, bir petrol paylaşım kavgasından başka bir şey değildir. Irak’ın İşgali ile Amerika, bu ülkedeki petrol yataklarına el koymuştur. Bunu, ne Kürt’lere, ne Türkiye’ye ne de başkalarına yedirtmezler. O nedenle bugüne kadar Kürt’lerin ve Türkiye’nin bu petroller konusunda yaptığı hesaplar bir anda ters dönmüştür.

Biz, bunu da dış politikada bir zayıflık ve ön görüsüzlük olarak değerlendiriyoruz. Bölgedeki petrollerin işletilmesi ve satışının bizlere bırakılmayacağını bugün bizi yönetenlerin çok iyi bilmesi gerekirdi. Eğer, bunun hesapları önceden yapılmış olsa, bugün yaşananlar da yaşanmazdı. Şimdi hesaplar ters döndüğüne göre ne gibi önlemler alınacak bunu da bilemiyoruz.

Türkiye’nin bölgede güçlenmesi, ekonomik yönden sarsılmaması için alınan önlemler her zaman dış güçlerce engellenmiştir. Türkiye’yi ne ayağa kaldırırlar, ne de yerlerde süründürürler. Her dönem böyle olmuştur, bundan sonra da bu sistemin değişeceğine ihtimal vermiyoruz.