Amerika’da ve Avrupa’da yayınlanan ciddi gazeteler IŞİD tehlikesini sürekli olarak gündemde tutuyorlar. IŞİD’ın işlediği kan donduran katliamların fotoğraflarını ve videolarını da yayınlıyorlar. Konu ile ilgili olarak kamuoyunun da nabzı tutuluyor, görüşler yayınlanıyor.

Geçenlerce Washington Post ve Wall Street Journal’de IŞİD katliamları ile ilgili bir dizi yayın yapıldı. İnternete düşen katliamlardan da görüntüler verildi. Bir kısmını izledik. Yakaladıkları kurbanları sıra sıra diziyorlar. Bir gemiye bindiriyorlar. Teker teker getirdikleri kurbanların başına bir IŞİD üyesi kurşun sıkıyor. Daha sonra denize itiyorlar. Onlarca kurban bu şekilde katlediliyor. Görüntüler korkunç ve ürperti verici.

Kuzey Irak’ta bir Türkmen Köyü’nü basan IŞİD militanları tam 54 Türkmeni sıraya dizip katlediyorlar. Bir başka videoda bunun görüntüleri de veriliyor.

Başka bir görüntüde başları gövdelerinden ayrılmış onlarca kurbanın önünde hatıra fotoğrafı çektiren IŞİD militanlarının duruşu sergileniyor. Tam bir vahşet, insanlık dışı, İslamiyetin dışladığı bu görüntüler IŞİD tehlikesinin boyutlarını sergiliyor.

Şimdi, Amerika ve Batı’nın IŞİD’ı neden terörist grupların başına alıp, bunlarla mücadeleye girdiği daha iyi anlaşılıyor. Çünkü tehlike giderek büyüyor. Adı geçen ülkelerin kamuoyu bu görüntülere son derece tepki veriyor. Müslümanların, Müslümanları bu vahşice yöntemlerle katletmesi, Amerika ve Batı ülkelerinin kamuoyunda bu kadar tepki uyandırıyorsa buraya bir nokta koymak gerekiyor.

Söylemek istediğimize gelince:

Türkiye, IŞİD denilen bu katil sürüsüne destek vermekle suçlanıyor.

Konu ile ilgili iddialara bakılacak olursa, Türkiye’nin IŞİD konusunda tavrı şu ana kadar değişmedi. Demek ki, IŞİD’ın yaptıklarını uygun görüyoruz, bu katil sürülerini ciddiye almıyoruz.

3 aydan bu yana IŞİD tarafından esir alınan 49 vatandaşımızın kurtarılamamış olması da ilginçtir. Konu ile ilgili Bülent Arınç bir açıklama yaptı, esir tutulan vatandaşlarımızın sağ olduğunu, nerede bulunduklarını bildiklerini açıkladı ama bunların neden serbest bırakılmadığını, ya da kurtarma gibi bir hareketin içine neden girmediğimiz konusunda kamuoyunun beklentilerine yanıt verebilecek bir açıklamada bulunmadı.

IŞİD, bölgemizde bir tehlikedir. Bu tehlikeyi dikkat ediniz bütün dünya görmüştür. Daha ilk başlarda IŞİD’a her türlü desteği sağlayan Suudi Arabistan sahadan çıkmak durumunda kaldı. Katar ile bölgede müttefik olduk, birlikte Esad’ı devirmek için planlar yaptık ama Katar sahadan çekilince bugüne kadar silahlandırılmış, desteklenmiş gruplarla baş başa kaldık. Şimdi, karşımızda duran ve uykularımızı kaçıran IŞİD belasından nasıl sıyrılabileceğimizin hesaplarını yapıyoruz ama geç kalmadık mı?

Önümüzdeki tabloya bakıyoruz:

Şu anda Türkiye’nin Mısır, İsrail, İran, Irak, Libya, Suriye, Rusya, Suudi Arabistan, Dubai ve Kuveyt ile ilişkilerinin son derece kötüye gittiği görülüyor. Katar ile olan ilişkilerimiz daha ne kadar ileriye gider onu da önümüzdeki günler içinde göreceğiz.

Bazı konuları iyi okumak, bazı gerçekleri iyi analiz etmek durumundayız:

Amerika düne kadar Suriye ve İran ile düşmandı. Şimdi, aynı Amerika Suriye ve İran ile dayanışma içine girdi. Batı’yı da yanına alarak IŞİD karşısında uluslar arası bir cephe oluşturdu. İran bile bu cephe içinde yer alarak bu katil sürülerine karşı mücadele veriyor.

Konu ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda Türkiye’nin IŞİD konusundaki tavrını açık ve net olarak ortaya koyması gerektiğine değinmiştir. Bugün bu konu daha önemli bir konuma geldi. Çünkü IŞİD, gelecekte sadece bölgede değil, içimizde de başımıza bela olabilir.

Çıkarlarımız doğrultusunda politikalarımızda değişiklik yapmamız kadar doğal bir şey olamaz. Bakınız, Mısır son zamanlara kadar Amerika, Türkiye, Katar ve İsrail’i düşman olarak görüyordu. Ama, bugün Mısır, Müslüman Kardeşler nedeni ile Hamas’a karşı İsrail ile işbirliği yapmıyor mu?

Türkiye’de faaliyet gösterebilecek, ancak şu anda uykuda olduğu tespit edilen IŞİD militanlarının olduğuna dair iddialar ve söylentiler var.

Bunlar, gelecekte iç işlerimizi karıştırıp, mezhep çatışmalarına yol açan faaliyetler içine girerlerse buna kimse şaşırmasın. Çünkü eninde sonunda başımıza böylesine felaketlerin gelebileceğini bugünlerde görebilmekteyiz.

Bugün, uluslar arası toplum içinde yer almaz, bölgede yalnızları oynamaya devam edersek, gelecekte adı geçen ülkeler başımıza gelebilecekleri sadece uzaktan seyrederler, müdahalede bile bulunmazlar. Biz hala “Müslüman’dan terörist çıkmaz” mantığı ile yolumuza devam edersek, IŞİD’ın yaptıklarını da hiç kuşkusuz görmezden gelmiş oluruz, yanılgımızı artırırız.

Ortadoğu, içinde bulunduğumuz ortamda tam bir bataklıktır. Biz, bu bataklıkta en sıkıntılı konumda olan ülkeyiz. Buna rağmen bizi yönetenler “Ortadoğu’ya bataklık diyenler, bu coğrafyayı bilmeyenlerdir” diyorlar. Hem kendilerini, hem de kamuoyunu yanılttıkları artık anlamaları gerekiyor.