Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Yıllar önce Suriye konusunda yazdığımız yazılarda hep günün birinde bölgemizde mezhep çatışmalarının olabileceğine değinmiştik. Bölgede başlayan çatışmaların hızla mezhep çatışmalarına dönüştüğünü, bu yangının bizi de içine alabileceği görüşümüzü nedenleri ile sıkça vurgulamıştık.

Bugün gelişen ve yaşanan olaylara baktığımızda bu öngörülerimizin gerçekleşmekte olduğunu görüyoruz. Yanılmış olmayı da çok isterdik.

 

IŞİD’ın Musul’da başlayan ve Irak’ın bazı bölgelerine sıçrayan eylemleri bölgemizde büyük bir mezhep çatışmasını gündeme getirmiştir.

IŞİD, Sünni bir devlet kurabilmek, gücüne güç katmak için Şii’lere karşı adeta cihad ilan etmiş bulunuyor. Bu topraklarda sürekli Müslüman kanı dökülüyor. IŞİD karşısında ise Şii’ler birlik oluşturuyor. Çatışmaların sadece Irak’la sınırlı kalmayacağı da görülüyor.

 

Suriye’deki El Kaide’nin bir kolunun IŞİD’a bağlılık bildirmesi ve birleşmesi, şimdi bölgenin daha da karışacağını gösteriyor.

Irak-Suriye sınırındaki Ebu Kaim’i işgal eden IŞİD militanları Elbu Kemal kolu olarak Suriye’de faaliyet gösteren El Kaide’nin IŞİD ile birleşmesi, Suriye’nin bu topraklarının da grubun kontrolüne geçmesi anlamına geliyor. Çünkü Elbu Kemal, Suriye’nin öteki uçunda bulunuyor.

Şimdi her iki uç da IŞİD kontrolünde anlamına gelmektedir.

Şimdi ortadaki tabloya bakalım:

 

Özgür Suriye Ordusu IŞİD’a karşı savaşmaya hazır bekliyor. Suriye’nin Devr Ezzor vilayetindeki isyancıların sözcüsü Ebu Leyla, Elbu Kemal’in kendilerinin kırmızı çizgisi olduğunu söyleyip “Eğer IŞİD, kırmızı çizgilerimizi aşarsa karşılarında bizi bulacaklardır” diyor ve meydan okuyor. Bir de şu unutulmasın. Esad güçleri de IŞİD’a karşı çarpışacaklar. Böylece Esad güçleri ile Özgür Suriye güçleri IŞİD’a karşı güçlerini birleştirmiş olacak.

 

Konu bu kadarla da sınırlı değil. Çünkü IŞİD’a karşı Irak ve İran’daki Şii’ler de birleşiyor ve ortak mücadeleye hazırlanıyor. Kerbela, Necef başta olmak üzere, Irak’ta şu anda 3 milyon silahlı Şii’nin IŞİD ile savaşmaya hazır hale geldiği ifade ediliyor. Şii’lerin Irak’taki Lideri Sadr’dan emir bekleyen eğitimli ve silahlı Şii’ler “Hem bizim için kutsal olan topraklarımızı korumak, hem de terörist IŞİD’ın sonunu getirmek için kanımızın son damlasına kadar mücadele etmeye hazırız” mesajı veriyorlar.

 

Dikkat edilecek olursa birbirine rakip olan gruplar bile bölgede cihatçı ve radikal güçler belli noktalarda bir araya gelebiliyorlar.

Bu da çok ayrı bir tehdit ve tehlike olarak karşımıza çıkıyor.

 

İşin içine İran’ın da girmesi ile bölgede nasıl bir mezhep çatışmasının meydana gelebileceğini tahmin bile etmek istemiyoruz. Çok kanlı ve önü alınamayacak boyutlara taşınabileceğini sandığımız bu çatışmalarda Türkiye ne yapacak? Bu kanlı mezhep çatışmalarının dışında kalmamız mümkün olacak mı? Ya da dış güçler buna izin verecekler mi? Müslümanların, Müslümanlara kırdırılmasında en kolay yolun mezhep çatışmalarından geçtiğini hesap edenler, bu kan dökülmesine sadece seyirci kalıyorlar.

 

Irak Başbakanı Nuri El Maliki ise, kendisini dışarıda bırakacak “Ulusal Kurtuluş Hükümeti”ne karşı çıkıyor. Yapılan çalışmaları da “Anayasa ve siyasi sürece darbe” olarak değerlendiriyor. Yeni Hükümeti kurma çalışmalarına da hız vereceklerinin altını çiziyor.

 

Ancak başta IŞİD olmak üzere, Irak’taki bazı gruplar Şii olan El Maliki’yi istemiyor. Bugün ortaya çıkan çatışmaların büyümesini de Maliki’ye bağlıyorlar. Bu konuda nasıl bir çözüm bulunacak bu da bilinemiyor. Zaten çözüm bulununcaya kadar da çok kan akacağını söyleyebiliriz.

 

Özetleyecek olursak, tehlike giderek büyüyor ve daha da büyüyeceğe benziyor. Sınırlarımız boyunca yangın sürecek. Bu yangının dışında nasıl kalabiliriz, kendimizi bundan nasıl koruyabiliriz bunun hesabını yapmak durumundayız. Ancak, Ortadoğu uzmanları “Mezhep çatışmaları bölgeye yayılırsa Türkiye bunun dışında kalamaz” diyorlar. Geçenlerde de Cumhurbaşkanı Gül, konu ile ilgili uyarıda bulunmuş “Yangın sınırlarımıza dayanırsa kıvılcım bize de sıçrar” demişti.