Hayat bu kadar ucuz olmamalı değil mi?
Son yıllarda çeşitli sebeplerle, adına kaza deniliverilen yakıştırmalarla insanlar kandırılmaktadır.
Şöyle bir düşününüz geçmişin yakın yıllarını.
Teröre verdiğimiz gencecik canların artık kaç tane olduğunu bile saymaz olduk. Klasikleşti. Sıradan bir olay haline geldi. Oysa o evlatların, gencecik çocuklarımızın yaşamlarının baharında annelerinin, ailelerinin, sevgililerinin elinden alınması ne demektir hiç düşündünüz mü?
Kaç taneniz kendisini o annelerin, babaların, sevgililerin, yanayıkılan ocakların yerine koydunuz?
"Şehitler ölmez, vatan bölünmez " denildide ne oldu?
Şehitler artarak ölüyor.
Vatan bölünüyor.
Bizlerde çare üretmek yerine diğerlerini suçlayıp kendimizi aklaılyoruz.
Sen ben kavgası.
Senin dediğin doğru benim ki doğru yanlış almış başını gidiyor.
Böyle nereye varacağız? Önemli sorunlarımızı arkaya erteleyerek, görmezden gelerek ve en kötüsüde ne yaptığımızı bilmeden birilerinin arkasından sürükleniyoruz.
Eğitm öğretimde geldiğimiz yere bakmıyoruz. En azından şunu sorgulamıyoruz. Bir sınıfta 160 küsur öğrenci ile eğitm öğretim yapılmaya çalışılan okullarımız var. Buralarda bırakınız dersi yoklama yapıncaya, ders konularına girinceye kadar zil çalar. Kargaşadan ne elde edebiliriz ki??
Son olarak kılık kıyafet serbest olsun dediler. Öylede oldu. Peki bu 160 küsür adet çocuğun ders almaya çalıştığı okullarda, sınıflarda giysi serbest olsa ne olur? Serbest olmasa ne olur. Gene aileler iyi kötü az bir para ile bir önlük alıp çocuklarını okullaraına gönderebiliyordu. Şimdi hala önlükleriyle eski püsküde olsa okula giden o çocuklarla hali vakti yerinde olan, hatta özel arabalarla okula getirilen çocuklarla aynı sınıfta okuyan o çocuğun gururunun ne hale geldiğini görmüyormusunuz?
Kardeşim türban falan filan diye birşeylerin arkasına sığınmayalım. Türban dediğiniz şeyi serbest bıraktınız. Tamam olsun. Zaten o 160 küsur mevcutlu sınıflarda okumaya çalışan çocukların evlerinde ve diğer ortamlarında bu örtü takılıyor. Ama başkalarını doğru dürüst ayakkabı bulamayan, üstüne ceket kazak, pardesü alamadan terlikle bu kış günlerinde okula giden çocukları neden düşünmüyorsunuz?
Hele bir gidiniz dönüşüm denen o sağlık kurumlarına. İnsanlar gene üst üste. Köyden kasabadan gelen kalacak yeride olmayan derdine çare arayanları bir görün hele.
Bu gün git yarın gel aynen devam etmekte.
Ama varlıklı olan, mahkemede dayısı olanların işi yine iş. Telefonla hiç beklemeden işini en iyi şekilde hallediyor. Hatta özel muamele görüyor. Biz böyle yaşayamadık anasını satayım. Bu eskidende böyleydi . Şimdide böyle. Mekansız bu kış günlerinde donarak ölen parklardaki yaşlı ve gençlerimizi görelim.
Kimsesizlerin kimsesi olalım.
İnsanlara, hayvanlara yardımcı olalım. Hiçbir şey kaybetmeyiz.
İnsanlık ölmedi...