Son günlerde AKP Hükümeti ile Gülen cemaati arasında tarafların kavgasına neden olan dershaneler konusu giderek daha da karmaşık hale geliyor. Başbakan Erdoğan, yaptığı son açıklamalarda dershaneler konusunda kesinlikle geri adım atmayacaklarını söylüyor. Cemaatle ilgili olarak da “Eğer cemaat olarak değerlendirilecekse, cemaatin mensupları, en ileri gelenleri, bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan geri gönderdi? Üniversitelerin hazırlanması, üniversitelerin verilmesi ile ilgili adımlardan tutunuz da birçok faaliyete yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir” diyor.

                                                   CEMAATTEN MİT ATAĞI

                                                   Şimdi herkes dershaneler konusun a odaklandı. AKP kurmayları Türkiye’deki dershanelerin % 25’inin cemaate ait olduğunu söylüyorlar. Bunun da söylendiği kadar abartılmaması gerektiğinin altını çiziyorlar. Ancak, taraflar arasındaki sorunun sadece dershanelerden oluşmadığını belirtelim.

                                                 Sorun, iktidar partisi AKP ile Gülen cemaati arasındaki “iktidar Kavgası”dır. BU kavganın öncesi vardır. Biz kısaca bunlar üzerinde duracağız:

                                                    MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından savcılık tarafından açılmak istenilen soruşturma, Cemaatin MİT Müsteşarı’nın kellesini alma ve Başbakan Erdoğan’ı köşeye sıkıştırma operasyonu olarak gündeme bomba gibi düşmüştü. Nitekim MİT Müsteşarı konusunda ortaya konulan çalışma üzerine Başbakan yakın çevresine “Bu bize(bana) karşı bir darbe girişimidir” demişti.

                                                    Emniyet ve yargı içinde gücünü pekiştiren cemaate karşı, zaman zaman sınırlı operasyonlar yapıldı. Emniyet ve yargı içinde yapılan değişiklikler, Başbakan’ın korumalarına kadar indirildi. Aslına iktidar ile cemaat arasındaki savaşların buradan başladığını söyleyebiliriz. Bunun dışında bir çok konu daha var. Bu konularda Başbakan son söylediği açıklamasında da belirttiği gibi, cemaatten gelen isteklerin çoğunu yerine getirme zorunluluğunu hissetmiştir.

                                                    İKİ KOALİSYON ORTAĞI GİBİ

                                                    Ancak, şunu söylemeliyiz:

                                                    Cemaat, AKP iktidarının ortağı gibi hareket ediyor. Bu da parti içinde “Tek adam benim, benim dediğim olur” diyen Başbakan’a artık ters gelmeye başladı. Erdoğan, bir yerde cemaati ayağına dolanan ip gibi görmeye başladı. Son yaptırdığı anketlerde de cemaatin iktidarı üzerinde pek etkili olamayacağını gördü. AKP kurmayları” cemaatin oyu % 3’ten fazla değil” kanısındalar. Erdoğan bunu daha da indirgiyor ve “ Bizi ancak % 1 oranında etkiler” diyor.

                                                            AKP tarafından yaptırılan son kamuoyu araştırmaları iktidar partisinin oy oranını % 52 olarak gösteriyor. Şimdi, önümüzde yerel seçimler var. Bu seçimlerde cemaatin ne kadar etkili olup olmayacağı da görülecek. Bir yerde cemaatin iktidar üzerindeki oy potansiyelinin de ölçüsü görülecek. Başbakan, cemaatin gölgesini üzerinde görmek istemiyor, öyle sanıyoruz ki gözünü kapatıp bu konuda kararlı olarak yoluna devam edecek.

                                                TESTİ KIRILMAK ÜZERE

                                                 Cemaat kanadının rahatsız olduğu bir konu var, onu da sizlerle paylaşalım:

                                                  Özellikle Ergenekon ve Balyoz konusunda iktidar ile cemaat işbirliği içine girmişler ve operasyonların tamamlanmasında bu işbirliğini sorunsuz sürdürdürmüşlerdi. Ancak, kamuoyunda öylesine bir hava estirilmişti ki, iktidar kanadı askerler üzerindeki davalar ve uzun tutuklukları cemaat üzerine yüklemeye çalışmıştı. Bu durumdan Gülen cemaatinin rahatsız olduğu görüldü. Hatta Fethullah Gülen, yaptığı son açıklamada “Elimde olsa, tutuklu olan bütün askerlerin serbest olmasını sağlarım” demişti. Hatta AKP iktidarını suçlayıcı bazı örnekler de vermişti.

                                                          Sözü fazla uzatmaya gerek görmüyoruz. Konu ile ilgili olarak daha önce yazdığımız bir yazıda vurguladığımız gibi “Testi çatlamış su kaçırıyor” demiştik. Bugün gelinen noktaya başladığımızda neredeyse testinin kırılma noktasına geldiğini görüyoruz. Çünkü her iki tarafı da bugün rahatsız eden konular çığ gibi büyüyor. Dershaneler konusu AKP ile cemaat arasındaki işbirliğinin “kırılma noktası” olması açısından bizce çok önemsenmelidir.