Amerika, Suriye’deki IŞİD’ın merkezi Rakka’ya karşı beklenen operasyonu başlattı.

 

Dikkat edilmesi gereken noktalar var onlara değinelim:

 

Bu operasyona Amerika havadan destek veriyor. Suriye Demokratik Güçleri’nin PYD/YPG önderliğindeki kara harekâtına Türkiye katılmadı.

 

Zaten daha önce yapılan açıklamalarda Suriye Demokratik Güçleri sözcüleri “Rakka operasyonuna Türkiye’nin katılmasını istemiyoruz” demişlerdi. Dostumuz ve en büyük müttefikimiz de bizim yerimize PYD unsurlarını tercih ederek rengini ortaya koymuş oldu.

 

Operasyonun başlamasından sonra SDG Sözcüsü Talal Sello “Biz operasyonlarda Türkiye’yi istemedik ve isteklerimizi Amerika’ya da kabul ettirdik. Koalisyonla da bu konuda anlaştık. En ağır silahlarla donatıldık” açıklamasını yapmıştı.

 

Amerika, Rakka Operasyonu’nda Türkiye’nin “PYD olmasın, gelin bu operasyonu birlikte yapalım” önerisini kabul etmedi. PKK’nın Suriye uzantısı PYD güçlerini tercih etti, Türkiye’yi kenara itti.

 

Bilindiği gibi “Fırat Kalkanı” operasyonunda Türkiye çok başarılı oldu ve adeta desten yazdı. Amerika’nın bundan son derece rahatsız olduğunu da gördük. PYD/YPG koridorunu Rakka üzerinden açmak isteyen Amerika, bu işe Türkiye’yi karıştırmak istemiyor. Özetle Türkiye’yi engel olarak görüyor.

 

Şimdi işin bir de PKK boyutu var, onu görmezden gelemeyiz.

 

Nedenine gelince:

 

Bugüne kadar PKK terör örgütüne el altından her türlü desteği veren Amerika, aslında Rakka Operasyonu ile PKK’nın alanını genişletmeyi hedefliyor. İster kabul edelim, ister etmeyelim bu gerçeği görmek ve bilmek durumundayız.

 

Kapalı kapılar ardında dost ve birlikte hareket ediyor görünseler de Amerika ile Rusya sahada birbirlerine karşı oyun oynuyorlar.

 

IŞİD’ın Musul ve Rakka’dan tamamen temizlenmesi operasyonlarının ardında terör örgütü PKK’nın alanını genişletmesi yatıyor. PKK’nın etkinliğini Irak’ın içlerine kadar ı-uzatmayı hedefleyen bu operasyonlar Amerika’nın Türkiye karşıtı tutum ve davranışlarını da ortaya koyması bakımından önemsenmelidir.

 

PKK’nın bugün elinde son derece gelişmiş silahlar bulunuyor. Bu silahlar Amerika tarafından PYD/YPG güçlerine verildi. Halen de silah yardımı yapılıyor. Çoğu zaman Türkiye bunlar itiraz ediyor, bazen Amerika’dan “Artık silah desteği vermiyoruz “açıklaması geliyor. Ancak, son yapılan açıklamalarda Amerika’nın çok gelişmiş silahları bu güçlere verdiği bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

 

Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konu ile ilgili açıklamalarında söylediği şu sözlerin de altını çizelim:

 

“PKK’da yakaladığımız silahların hemen hepsi Batı ülkelerinin silahları, Bazıları Amerikan yapımı silahlar. Artık ağır silahlar da ele geçirmeye başladık. “Irak’taki koalisyon güçlerine vermiştik, oradan aldılar herhalde” diyorlar. Ya, kimi kandırıyorsunuz siz, verdiniz işte.”

 

Sözü fazla uzatmaya gerek görmüyoruz:

 

Amerika “Kara gücüm” dediği ve bugüne kadar her konuda Türkiye’ye tercih ettiği PYD/YPG güçlerini kullanarak Suriye, Irak ve Ortadoğu coğrafyasındaki hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Önüne çıkan veya çıkabilecek engelleri de bir şekilde aşmanın yollarını arıyor.

 

Suriye Ordusu Halep’ten sonra El Bab’a, ardından da Rakka’ya ilerleyerek IŞİD’ı temizlemeyi hedefliyordu. Suriye ordusunu güçlendiren ve koordine eden Rusya’nın da ana hedeflerinden birisi buydu. Ancak, Amerika bunu engellemeye başladı. Çünkü böyle bir durum Amerika’nın bölgedeki hedeflerinin çökmesi anlamına geliyordu.

 

Özet olarak şunları söylemeliyiz:

 

Daha önce de yazdık, açıkladık. PKK, IŞİD ve diğer terör örgütlerine dış destek sürdükçe bu terör işi bitmez. Bu işin arkasındaki dış güçler Türkiye’yi terör eylemlerine destek vererek çökertmeye çalışıyorlar. Bugün yaşananlar, ortaya çıkan gerçekler dış güçlerin terör örgütlerine olan desteğini de açık biçimde ortaya koyuyor.

 

Sırtlarını PKK ve PYD gibi terörist gruplara dayadıklarını söyleyenler şimdi cezaevlerindeler. Bu itiraflar da bu örgütlerin ve siyasi uzantılarının dış güçlerle olan ilişkilerini de bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.

 

Amerika’nın PKK’ya desteği yeni değildir.

 

Geçmişe uzandığımızda Saddam’a karşı Türkiye’de konuşlandırılan “Çekiç Güç”e ait helikopterlerin dağlardaki PKK militanlarına çeşitli yardım malzemelerini havadan attıklarının tespit edildiğini biliyoruz. İstihbarat raporlarında da yer alan bu yardımlar bugün çok daha dolaylı yollardan yapılıyor.

 

AB ülkelerinin PKK’lılara her dönemde ev sahipliği yaptığı, bugün bile PKK elebaşlarının bu ülkelerde barındıkları, meydanlarda at koşturdukları biliniyor. Bütün bu gerçekler Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bile üst perdeden seslendirildiğine göre artık düşmanı başka yerlerde aramaya gerek var mı?