Galler’deki NATO zirvesinde IŞİD ile mücadele için “çekirdek koalisyon”kurulmasına karar verildi. ABD Dışişleri Bakanı Kerry konu ilde yaptığı açıklamada “Bu koalisyon içinde Amerika’nın yanı sıra, Türkiye, İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada, Avustralya İtalya, Polonya ve Danimarka yer alacak” ifadelerini kullandı.
Görüldüğü gibi, Türkiye’nin de artık IŞİD karşısında yer alacağı bu açıklama ile kesinleşmiş oluyor.
Bugüne kadar IŞİD’a “terörist” ifadesini kullanmayan, iddia edildiği gibi, bu örgüte her türlü desteği sağlayan Türkiye’nin şimdi hem iç ve hem de dışta inandırıcı bazı adımları atması gerekiyor.
Bunlar neler olabilir, bir bakalım:
IŞİD’a her türlü desteği verdiği iddia edilen Türkiye’nin bu imajı silmesi gerekiyor. IŞİD’ın yaptıklarının asla uygun olmadığı, bunların kabul edilemez olduğu içeride ve dışarıda kamuoyuna anlatılmalıdır.
Özetle açık tavır ortaya konulmalıdır.
IŞİD’ın Türkiye’yi “transit ülke” olarak kullandığı, sınırlarımızdan rahat geçiş yaptığı iddiaları da var. Bu iddiaların da çürütülmesi gerekiyor. Kesin olarak Türkiye’nin lojistik üs olarak kullanılmayacağının da anlatılması ve bunun önüne geçilmesi de gerekiyor.
Bilindiği gibi Türkiye’den IŞİD’a katılımların olduğu, bazılarının bu örgüte sempati duyduğu iddiaları da var. Mümkün olduğu kadar bunların önüne geçecek önlemlerin alındığının da gösterilmesi ve ispatlanması gerekiyor.
IŞİD, sadece Irak ev Suriye’de bazı yerleşim birimlerini değil, Türkiye’yi de tehdidi altında bulunduruyor. Bu nedenle IŞİD ve benzeri yapılanmaların Türkiye’yi tehdit ettiği algısının kamuoyu ile paylaşılması kaçınılmaz görünüyor.
İşin asıl önemli tarafı IŞİD ile mücadele eden güçlere örtülü de olsa destek vermek ve bu örgütün yıkılmasında rol oynamak olmalıdır. Zaten, Amerika tarafından Türkiye’ye biçilen görev de bu olacaktır.
Bunlar yanlış olabilir, söylenti olabilir. Eğer Türkiye bunun dışındaysa, bunu da Türk ve dünya kamuoyuna açıklamalıdır. “Biz, koalisyon içinde değiliz, IŞİD’a karşı olmayız, IŞID karşıtı mücadele eden güçlerle de beraber olmamız, onlara destek vermemiz mümkün değildir, bunlar doğru değildir, söylentilerdir bizi bağlamaz”
demelidir.
Şimdi dikkat, ikinci perdeyi aralıyoruz:
Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry’in açıklamasında şu ayrıntıya bakalım:
“IŞİD’la savaşan silahlı unsurlara gereken her türlü destek de verilecektir.”
Burası bizim Suriye politikaları açısından önemlidir. Çünkü bugüne kadar Esad’ın devrilmesi için uğraşan Türkiye, şimdi bu açıklama ile Esad ve Esad’ın yanında IŞİD ile mücadele eden güçlerle işbirliği yapmış olacak.
Şu kadere ve politikalara bakar mısınız?
IŞİD’a destek verdiğimiz iddia ediliyor, bu örgütü desteklediğimiz söyleniyor, bugün gelinen noktaya baktığımızda IŞİD karşıtı oluyoruz.
Esad’a karşı 3 yıldan bu yana devrilmesi için çalıştığımız biliniyor.
Esad karşıtlarına verilen bunca desteğe rağmen şimdi IŞİD karşıtı mücadele eden Esad ve diğer unsurlarla birlikte hareket etme durumla karşı karşıya gelmekteyiz. Esad ile mücadele değil, IŞİD’a karşı mücadele eden Esad ve destekçileri ile birlikte hareket etme noktasına doğru sürüklenmekteyiz.
İşte, bizim yıllardır dillendirdiğimiz, yazdığımız, uyardığımız hep bunlar olmuştur. Ortadoğu kaygan zemindir ve politikalar da her an değişebilmektedir. Körü körüne izlenen politikalar bir gün iflas noktasına gelebiliyor. Türkiye’nin başta Suriye politikaları olmak üzer, Ortadoğu’da izlediği politikalar iflas etmiştir. Gelişen olaylar bunu açık biçimde ortaya koyuyor.
Endişemiz şudur:
Türkiye IŞİD ile mücadelede ön plana çıkarılmak, bölgede tek başına ateşe mi atılmak isteniliyor?
ABD Başkanı Obama, yaptığı açıklamada “IŞİD’ı zayıflatacağız ve bozguna uğratacağız. Tıpkı El Kaide’ye yaptığımız gibi “diyor. Bunu da Türkiye’yi istasyon olarak kullanarak yapacaklarının altını çiziyor.
Böyle bir durum karşısında başta IŞİD olmak üzere benzeri terör örgütlerinin hedefi haline gelir miyiz? İstemesek de hemen her günü patlamalarla geçen bir Ortadoğu ülkesi haline dönüşür müyüz? Bundan sonra bütün bu olasılıkları da düşünmek ve önlemlerini şimdiden almak durumundayız.
