Son günlerde yavru vatan KKTC'nde de ilginç, ilginç olduğu kadar da üzücü bazı olaylar oluyor.

Kıbrıs Rum tarafının AB şemsiyesi altında giderek artan baskısı, Kıbrıs üzerinde yapılmak istenilen kirli pazarlıklar bütün hızı ile sürüyor. İki toplum arasındaki müzakerelerde ise Rum tarafı kaçak güreşiyor. Bütün hedef, adadaki soydaşlarımızı baskı altına alıp, sindirmek adayı oldu-bittiye getirip, eski statüsüne kavuşturmak ve soydaşlarımızı azınlık haline getirmektir.

                                             Bütün bunlara ek olarak, geçenlerde iktidardaki Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin feminist milletvekili Doğuş Derya, son derece kasıtlı, tahrik edici bir açıklama yaptı. Milletvekili Derya, açıklamasında "Ülkü Ocakları kapatılsın" diye konuştu. Bununla da yetinmeyip, Güney'deki terör örgütleri ile Ülkü Ocaklarını aynı ölçülerde değerlendirip kıyaslamaya çalışmıştır.

                                                    KKTC'DE SIKINTILAR BİTMİYOR

                                                    Öncelikle şunu

söylemeliyiz:

                                                       KKTC'nde halkın oyları ile milletvekili seçilen birinin, öncelikle KKTC'yi, bu topraklarda yaşayan kardeşlerini, kendisine oy verenleri koruması kollaması gerekmektedir. Ettiği yemine sadık kalmalıdır.

Vatandaşlarına düşmanlık edenlerin karşısında dik durmalı, topraklarını, halkını savunmalıdır. Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin milletvekili Doğuş Derya, yaptığı açıklamalarla adeta KKTC'ne, doğup büyüdüğü topraklara, soydaşlarına ihanet etme noktasındadır.

                                                     Şehit kanları ile sulanan, Türkiye'nin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilen KKTC'ne herkesin, öncelikle de seçilmiş milletvekillerinin sahip çıkması gerekiyor. Bu nedenle Doğuş Derya'yı yaptığı açıklamalardan dolayı kınıyoruz.

                                                     Zaman zaman, bazı milletvekillerinin de aynı çizgide hareket ettiğini görüyor ve izliyoruz. Rum tarafı ile işbirliği bile yapanların var olduğu söyleniyor. İki toplum arasında yapılan müzakereleri baltalamak isteyenler, adanın Rum'ların yönetimine geçmesini bile isteyenler bulunuyor. Bu nedenle de KKTC'de sıkıntılar bitmiyor. Görüş ayrılıkları nedeni ile bütünleşme sağlanamıyor.

                                            Şimdi biz gelelim, Cumhuriyetçi Halk Partisi Milletvekili Doğuş Derya'nın açıklamalarına.

Bu açıklamalara çeşitli kesimler çok sert tepki gösteriyor. En sert tepkiyi de KKTC Ülkü Ocakları oldu. Ocak Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Adem Yurdagül, yaptığı açıklamada " Şunu bütün dünya bilmelidir ki, Ülkü Ocakları'nın olduğu her yerde Türk Milleti, Türk Milleti'nin olduğu her yerde de Ülkü Ocakları olacaktır" dedi.

                                                   ÜLKÜ OCAKLARI'NDAN SERT TEPKİ

                                                      Biz, son derece önemsediğimiz, KKTC'nin geleceğinin bu topraklarda yaşayanların istediği gibi şekillenmesinden yana olduğumuz bu konuda KKTC Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Adem Yurdagül'ün açıklamalarını da yerinde buluyoruz ve destekliyoruz. Özellikle de bir milletvekiline yakışmayan söylemleri KKTC için bir "ihanet" olarak değerlendirdiğimiz altını çizelim. Yazımızda, Yurdagül'ün açıklamalarından bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istedik:

                                           "  Kıbrıs ta sadakatle düne bağlılığımız, bugünlere ulaşan hatıralara hürmetimiz bakidir. Üzerinde yaşadığımız toprak, içinde bulunduğumuz coğrafya şehit kanıyla vatanlaşmış, bize vatan olmuştur. Bu gerçeği hiçbir güç değiştiremeyecektir. Asırların surlarını inancının aleviyle eriten, kilitlerini azmiyle açan ve engellerini imanıyla yıkan Türk milleti, bu haliyle esareti, bağımlılığı ve zorbalığı her devirde reddetmiştir.

Ülkücüler; bir davanın, şuurla benimsenmiş bir ülkünün, tutkuyla sahiplenilmiş bir iddianın yaşaması ve yaşatılması için candan ve serden vazgeçmeyi göze alan bir harekettir. Diyebiliriz ki, uğruna feda edilen bedenlerle ülkücülük destanlaşmış ve bu yolla vatanın nabız atışı hamd olsun ki azalmamış, kesilmemiş ve zayıflamamıştır. Ve bu tür şüyuu vukuundan beter açıklamalar da zayıflatamayacaktır.

Vatana kara sevdalı yürekler, millete çıkarsız bir şekilde adanmış ruhlar; fedakârlığın elçileri ve gönüllü taliplileri olarak her türlü yabancı ve yıkıcı eğilime karşı çıkmışlardır ve bugünde çıkacaklardır.

Ülkücüler; yatağından taşan coşkun ırmaklar gibi pisliklere, tortulara ve ideolojik kalıntılara her şeyleriyle mukabele etmişlerdir,bugünde edeceklerdir.. Zulme tapanlar, adaleti tepeleyenler, bölünmeyi dileyenler, ayrılmak için el ovuşturanlar, dağılmak için fırsat kollayanlar bizim karşımızdadır. Bir faninin kendini manada nasıl aştığını anlamak, ülküsünü milletiyle buluşturmak için nasıl çaba sarf ettiğini görmek ve fitnenin kuşatmasını yarmak için ne denli gayret gösterdiğini fark etmek için ülkücünün hayatına bakmak yeterlidir. Ve son olarak belirtmek isteriz ki makamı ve mevkisi ne olursa olsun tüm beşeriyet bilmelidir ki Ülkü ocaklarının olduğu her yerde Türk Milleti, Türk Milletinin olduğu her yer de Ülkü Ocakları VAR OLACAKTIR."