Geçenlerde MHP Bodrum İlçe Yönetim Kurulu üyesi ve Red Dragon Çin Lokantaları’nın işletmecisi Haşim Işık ile görüştük. Işık, Erzurum’un Olur İlçesi’ndendir. Mart ayında Olur’a ve köylerine gitmiş, yörede bazı gözlemlerde de bulunmuştu. Dönüşte izlenimlerini aldık. 

Öncelikle söylediklerini özetleyelim:

“Olur’un 47 köyü var. Köyler adeta boşalmış. Yaşlılar topraklarını terk etmiyor. İşsizlik, ilgisizlik Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi buralardan da göçü hızlandırıyor. Yıllardır ihmal edilen, yatırım yapılmayan, yoksul bırakılan bu yerlerde, köylerde bir cenaze olsa, kaldıracak, mezarı kazacak adam bulamazsınız. Bu yerleri gezip gördüğünüzde ister istemez “Devlet nerede?” diye sormaktan kendinizi alamıyorsunuz. İnsanlar geçinmekte zorlanıyor. Kimsenin kimseye yardım ve destek olabilecek ne ekonomik, ne de sosyal gücü yok. Artık devlet buralara göz atmalı, çaresizlik içinde olanlarla ilgilenmelidir. Eğer iş ortamı sağlanır, ilgi artar, buralarda yaşayanlar hatırlanırsa göçün önüne de geçilmiş olur. “

Olur, hakkında da kısa bir bilgi notu verelim:

Olur, adı, ilçenin ortasından akan Olur Deresi’nden geliyor. Sözcüğün aslı Ermenice olup “Büklüm Deresi” anlamına gelmektedir. İlçenin idari merkezi Osmanlı döneminde Tavusker (Çataksu) Kasabası idi. Bölge uzun süre Ermeni işgali altında kalmış, burada Türk halkı ile Ermeniler arasında çatışmalar da olmuştu. Tarihin ve doğanın kucağında olan bu güzelim yerler böylesine kaderine terk edilebilir mi?

Kaldı ki, Oltu ile Olur arasındaki yol, bu yöreye hiç yakışmıyor. Köylerle bağlantı yollarından zaten söz etmek istemiyoruz. Hiç değilse ilçeler ve beldeleri birbirine bağlayan yolların düzgün olması, çağdaş Türkiye’ye yakışır olması gerekmiyor mu? Bu tür konuların yerel yönetimlerce ele alınıp çözüme kavuşturulması bu kadar zor olmamalıdır. 

Haşim Işık, anlattıkça anlatıyor. Yöresinde yaşanan sıkıntıları ortaya koyuyor. Devletin, göçün önüne geçebilmesi için de öncelikle bu yerlerde iş imkânlarının artırılması gerektiğini anımsatıyor.

Biz, Olur ve benzeri yerleri çok iyi biliyoruz. Buralarda özellikle tarımsal üretimin artırılması yolunda atılacak adımlar, bu yerleri göç vermekten kurtarabilir. Herkes, doğup büyüdüğü topraklarla kucaklaşır. Arıcılık,  büyük ve küçükbaş hayvancılık, kanatlı hayvan yetiştiricili, el sanatları merkezleri açılması mümkündür. Yeter ki, istensin, çalışılsın, teşvik verilsin.

Burada bir parantez açmak istiyoruz:

Bilindiği gibi 7 Haziran’da seçimler var. Her ilde olduğu gibi Erzurum’da da milletvekili adayları çalışma yapıyor. Seçim sonrası seçilenler Meclis’e gelecek. Ancak, işte seçilip Meclis’e gelmek yetmiyor. Bu yörenin milletvekilleri, asıl bu sorunlara el atmalı, devlet mekanizmasını harekete geçirmelidirler.

Her ilde olduğu gibi milletvekilleri Meclis’e kapağı attıktan sonra seçildikleri yerleri ve kendilerini Meclis’e taşıyanları unutuyorlar. 

Çoklarının da adı geçen bu köylerde doğup büyüdükleri halde, bu sıkıntıları görüp, yaşadıkları, bildikleri halde ne acıdır ki topraklarına sahip çıkamıyorlar. Yetiştikleri toprakları kaderine terk ediyorlar. 

İllerin, ilçelerin, köylerin kalkınmasında, milletvekili seçimlerinin tespitinde şimdilerde Sivil toplum kuruluşları büyük rol oynuyor. Peki, bu STK’lar, bulundukları topraklardaki bu sıkıntıları bilmiyorlar mı? Milletvekili tespitlerinde bu sıkıntıları çözebilecek nitelikte kişileri tespit ederek, destek vererek çözüm yollarını açmıyorlar mı? 

Biz de Sivaslıyız ve her Sivas’a gittiğimizde gezip gördüğümüz ilçelerde ve köylerde Haşim Işık’ın sözünü ettiği tablolarla karşılaşıyoruz. Sivas da Türkiye’nin en çok göç veren illerinin başında geliyor. Köyleri, Erzurum’un Olur’undaki köylerinden bir farkı bulunmuyor. Buralarda insan bulamıyorsunuz. Topraklar sanki terk edilmiş durumda, her şey kaderine bırakılmış.

Konuyu sadece Erzurum ve Sivas ile de sınırlı tutmamak gerekiyor. Anadolu’nun birçok bölgesinde aynı şeyler yaşanıyor. Göç vermeyen Anadolu kenti yok gibi. İşsizlik ve ilgisizlik devam ettiği sürece bu göçün önünü almak da mümkün olmayacaktır.

O nedenle biz, şu görüşteyiz:

Milletvekili seçimlerinde etkili olan STK’lar bu önemli konuyu gündeme almak ve seçilen milletvekillerinin gölgesi olmak durumundadırlar.

Göç veren, sıkıntı yaşayan, işsizlik ve ilgisizlikten yakınanlar seçecekleri milletvekillerini iyi tespit etmek durumundadırlar. Seçildikten sonra topraklarını unutan, kendiler, ne oy verenlerin sorunları ilgilenmeyen kişileri seçmemelidirler. 

İdealist olan, çalışıp sorunları çözebilecekler, toprağına bağlı, ülkesi ve doğup büyüdüğü yerler için çalışacaklar olanlar da her nedense seçilmiyor. Hep liste dışı kalıyor. Bundan da sıkıntı duymamak mümkün mü?

Haşim Işık, idealist, çalışkan ve duygusal bir arkadaşımızdır. Yaşadıklarını, söylediklerini dinlerken biz de aynı şeyleri yaşamış gibi olduk. Bu yörelerin sıkıntılarını, dertlerini bildiğimiz için Haşim Işık’la aynı noktalarda birleştik, bütünleştik. 

Temennimiz, Anadolu’nun yıllardır süren bu sorunlarına en kısa zamanda çözüm getirilmesidir. Bu konuda karar verici olan da yine yöre insanı olacaktır.