Günün birinde IŞİD tehlikesi ile böylesine karşı karşıya gelebileceğimiz görünüyordu. Suruç katliamı bu öngörümüzü bütün çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Zaten IŞİD’ın bugüne kadar Türkiye’de 6 büyük katliamla sonuçlanan eylemlere imza attığı biliniyor. Suruç katliamının da yine IŞİD tarafından gerçekleştirildiği istihbarat birimlerince belirtilince IŞİD tehlikesinin boyutlarının da büyüyebileceği görülmüş oluyor. Biz, sanıyoruz bu örgütün bugüne kadar ya küçümsedik, ya da bize bir zararının olmayacağını sandık. Her iki görüşümüzde de yanıldık. IŞİD, şimdi karşımızda en büyük tehdit ve tehlike olarak duruyor.

Türkiye'de güvenlik güçleri Suruç'taki saldırıda en güçlü şüpheli olarak IŞİD'i görüyor. Bunda Türkiye'nin son dönemde IŞİD'e karşı önlemlerin etkili olduğu sanılıyor. 8 Temmuz'da Başkan Barack Obama'nın temsilcisi John Allen'ın Türkiye ziyaretinde İncirlik Üssü'nün IŞİD'e karşı kullanımına izin verilmesi ardından 10 Temmuz'da Türkiye'nin birçok kentinde IŞİD militan ve sempatizanlarına yönelik operasyon geldi.

 Her şey bununla da sınırlı kalmadı. IŞİD, kendisinin hedef alınması karşısında Türkiye’ye tehdit yağdırmaya başladı. Bugüne kadar görülmemiş bombalama ve katliamlara imza atacağını duyurdu. Sanıyoruz Suruç katliamı ile bunu gerçekleştirdi.

Suruç katliamı bir son olabilir mi? Sanmıyoruz. Örgüt, halen tehdit üzerine tehdit savuruyor. Türkiye’yi üzerine ve Ortadoğu batağına çekmeye çalışıyor. Bunda dış güçlerin de parmağının olduğunu unutmayalım. Bugüne kadar Suriye batağına çekilmeye çalışıldık, başarılı olamadılar. Şimdi karşımıza IŞİD tehlikesini dikerek bu amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar, aman dikkat.

Özetle IŞİD’ı Türkiye’ye karşı da kullanmaya başladılar.

Burada asıl endişe edilmesi gereken konu bizce şudur:

IŞİD’ın Türkiye’deki terör eylemlerini devam ettireceği propagandası yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bunun hedefi bir IŞİD-Kürt çatışmasının yayılması ile Türk-Kürt çatışmasına dönüşmesini sağlamaktır. Özellikle Kürt gruplar ve PKK yandaşları silahlanma çağrısı yaparak, kendilerini korumak durumunda kaldıklarını söylüyor. PKK’nın eylemlerini artırmaya başlaması düşündürücü değil mi?  Korkutan ve endişe verici bir durum ile karşı karşıyayız.

IŞİD terör örgütü internet siteleri aracılığı ile yayın yapıyor, açıklamalarda bulunuyor ve tehdit savuruyor.

14 Temmuz ve 17 Temmuz tarihlerinde IŞİD yanlısı yayın yapan üç internet sitesi enfalmedya.com, takvahaber.net ve darulhilafe.com internet siteleri Türkiye Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından kapatıldı. TİB, Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği'nin 13 Temmuz 2015 tarihli kapatma kararını uyguladı. Karara tepki gösteren darulhilafe.com internet sitesi, tağut (put, şeytan) olarak tanımladığı Türkiye Cumhuriyeti'ni Müslümanlara düşmanlık yapmakla suçluyor ve şu tehdidi savuruyor:

 

"Şu ana kadar Türkiye'ye hiçbir saldırı yapmayan ve hiçbir şekilde zarar vermeyen Müslümanlar'ın özgürlükleri kısıtlanmaya ve bu konudaki engellemeleri devam edip artarsa Müslümanlar'ın da buna karşılık verebileceğini unutmasınlar. Bu baskı ve engellemeler devam ederse Türkiye devletiyle farklı bir sayfa açacağımızı duyururuz.”

 

Tehdit, kışkırtma ve suçlamalar ard arda geliyor. Bunların bu kadarla da sınırlı olmayacağını sanıyoruz.

 

Eğer IŞİD, PKK ve Kürtlere karşı aynı tavrını sürdürür ve sözünü ettiği büyük eylemleri ve katliamları gerçekleştirirse kısa zaman içinde Türkiye’yi karıştırabilir, böyle bir tehlike var. Böyle bir durumda Kürt grupları ve PKK eylemlerini artıracak, huzur ortamı kalmayacak, çatışmalar yayılacaktır. Bunu fırsat bilen iç ve dış düşmanlar hedefledikleri noktalara kolayca ulaşabileceklerdir. Zaten, görebildiğimiz kadarı ile IŞİD, bunun için kullanılıyor.

 

IŞİD’ın dergisi Konstantiniyye, PKK ve İsrail'in işbirliği yaptığını da iddia ediyor:

 

"Erdoğan hala da, Türkiye devletinin düşmanı olduğu ve onunla yıllarca savaştığı halde, içerden ve dışarıdan bunları destekleyip büyütmeye devam ediyor. Asıl hedefleri sadece Türkiye'nin bir bölümü olmayan bu ateist örgüt, aynı zamanda Suriye, Irak ve İran'ında içinde olduğu büyük bir Kürdistan devleti kurmanın hayalindeler. Aslında bu devletin hayalini kurduğu toprakla İsrail'in hedeflediği arzı mevuud topraklarıdır. ”

 

Son derece kritik eşikteyiz. Özellikle istihbarat birimlerimizin bu eşikte önemi ortaya çıkıyor. Millet olarak da birlik ve beraberliğimizi koruma yolunda çözülmememiz, önümüze döşenmeye çalışılan tuzaklara düşmememiz gerekiyor.

 

Suruç’ta meydana gelen katliamda istihbarat zafiyetinin var olduğu söyleniyor. Eğer istihbarat birimlerimizin iyi ve uyumlu çalışmasını sağlayamazsak, bu düşmanlar için cesaret verici ortamın oluşması anlamına gelir.

 

Suruç katliamı çok önemli bir uyarı ve gelecekteki tehlikelerin de ayak sesidir. Duyarsız kalmamak, olayları ve sorunları ciddiye almak gerekir. “Birkaç gün sonra bu da unutulur gider” anlayışından da uzak kalmakta yarar vardır. Biz, tüm bu olayları ve yaşananları ciddiye alıyoruz ve bizi yönetenleri de uyarmayı görev sayıyoruz.