İnsanlar dünya oluşumundan yada yaratılışlarından bu yana yardımlaşmayı benimsemişlerdir. Yardımlaşarak daha az zamanda ve daha az yorularak işlerini yapmışlardır.Buna çeşitli adlar vermişlerdir. Bazen oyunlar şeklinde yardımlaşılmıştır. Bazen insanların zor zamanlarında, tek başına üstesinden gelemeyeceği işlerde imeceler yapılarak işler daha az zamanda ve daha az yorularak, emek harcanarak yerine getirilmiştir.

Daha önceleri yani benim çocukluğumda gördüklerim :Düğün olacağı günden bir gün önce imece yapılırdı. Bir gün önce köyün delikanlıları ev ev dolaşılarak davet edilirdi. Çünkü yarın işi olanlar , gelemeyecek olanlar bilinirdi. Bu davetlerde bir nevi prestijdi. O imeceye çağrılanlar kendilerinin çağrılmasından gurur duyarlardı. Bir işe yaramanın zevkini tadarlardı. Sabah erkenden tahrasını, nacağını alan birlikte Şarkılar türküler söyleyerek, karşılıklı şakalaşarak dağa doğru yola çıkarlardı. Kendi aralarında üçerli, dörderli gruplara ayrılırlar.Türküler söyleyerek, oyunlar oynayarak çalışırlar.Kendi aralarında oluşturdukları gruplarla yarışırlar. Öyle ki kim daha önce ve en fazla eşek yükü odun ederse ona ödül verilir.Bunun içinde odun kesen gençlerin yaptığı odunları denetleyici imece başı olurdu.Bu grubun yaptıkları, yapacaklarını düzenler, onları yönlendirmeler yapardı.

Oduna giden gençler dağda çalışırken köyde yaşlı ve çocuklar da evlerden eşekler toplarlardı.Hiç kimsede ben eşeğimi vermem demezdi. Çünkü bu bir hayır işiydi, yardımlaşmaydı.Toplanan eşekler  o düğün sahibine yakın kişilerce dağa götürülürdü. Öğleye doğru odun kesme iş bitince odunlar eşeklere sarılır yola çıkılır.En önce ve en fazla odun kesen ve en önce eşeklerini saranların ödülü oyalı bir yazma yada buna benzer değerli bir basma parçası olurdu. Bu basma yara yazma o ödülü kazana gurubun eşeklerinin birisinin üzerine bayrak olarak dikilirdi. Herkes böylece kimin bu odun imecesini kazandığını öğrenirlerdi. Düğün sahibi tarafından onlara daha fazla ilgi gösterilir, çeşitli ödüller, hediyeler  verilirdi. Odun imecesi köye gelirken davul zurna eşliğinde karşılanırdı. Köyün gençleri ve imeceden dönenler oyunlar oynardı. Bu arada tüfekler patlatılır şenlikler neşelenirdi. Oyun oynayanlara para çevrilirdi. Bir kağıt parayı oynayanların başlarında sallayarak davulcunun önüne atılır yada oynayanlara takılırdı.Odunlar eşeklerden yıkılarak yerleştirilir. Eşekler sahiplerine dağıtılır ve sağ olun, Allah razı olsun duaları yapılırdı.

Artık yemek zamanıdır. Oduncular ve yardımcıları sofralar halinde otururlar. Sinilerle yemekler önlerine getirilir. Yemekler çorba, pilav üstü et, nohut yada kuru fasulye,varsa keşkek ve tatlı olarak ta helvadan ibarettir genellikle. Tahta kaşıklar dağıtılır.Kendi ettikleri odunlarla yada önceden yapılan yufka ekmekleriyle bir güzel karınlarını doyururlar. Bu arada davul zurna eşliğinde oyunlarda devam ederdi. Böylece düğün sahibinin düğün süresi boyunca yakacağı odular temin edilmiş olur sıkıntıya düşmezdi.Bu odunlarla düğün süresince yenecek yemeklerde yenecek ve yufka ekmekleri köyün kadınları kızları tarafında pişirilir. Bu da kim daha  güzel yufka yazacak? Kim daha güzel ekmek pişirecek gibi yarışmalar eşliğinde yapılırdı.Böylece hem yorulduğunuzu hissetmezsiniz. Hem de birlikte eğlenmenin tadına varırsınız.