İlkokullara öğretmen yetiştirmek üzere 17 nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılmış okullardır, Köy Enstitüleri.Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesine  28 aralık 1938 tarihinde Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel bizzat yönetmiştir. Kanunun kabul edildiği oturuma dönemin DP mebusları katılmadılar.

Oturumda Kazım Karabekir'in projenin nereden alındığını sorması üzerine Hasan Ali Yücel şöyle konuşmuştur."Arkadaşlar bu kanunla bizim yaptığımız şey bir kopya değildir. Bunları kendi ülkemizin var olan gerçeğine ve toplumsal olgusuna uyarak yapmış bulunuyoruz.Bu bizimdir, kimseden almadık. Başkaları bizden alsınlar."

1940'lardan başlayarak tarım işlerine   elverişli arazileri olan köylerde yada hemen yakınlarında Köy Enstitüleri açıldı. Köy Enstitülerinden çıkan, yetiştirilen gençler tekrar köylerine dönerek herşeyi bilen adamlar haline geldiler. En az bir enstrüman çalar. Marangozluktan, inşaatten , tarımdan, edebiyattan, bilimden, ilimden, fenden, dinden , bölgesine göre denizcilikten, seracılıktan, kümescilikten, meracılıktan, hayvancılıktan anlar hale geldiler. Böylece çevrelerinin sorunlarını çözülmesine yardımcı moldular.

Şimdilerde beğenilmeyen, tu kaka edilen o okulların son kırıntılarından biriyim. İyiki öyle olmuş. Ve Allah'ıma şükrediyorum ki beni bu okullarda okuyup yetişmemi sağladı.

Anadolu'nun adı sanı duyulmamış, okulu, yolu olmayan sayısız köylerinden birisinin çocuğuyum. Okulumuz bile yoktu da öğretmen köy odalarından birisinde derslerini vermeye çalışıyordu. Benim okula alınmamda bir hikayedir aslında.

Okul denilen köy odasının üzeri topraktı.

Öğretmen beni küçük olduğum için okula almamıştı.

Bende okula girebilmek için damın ortasından delerek öğrencilerin üzerine toprak akıttım. Öğretmen beni yakalattı. Neden böyle yaptığımı anlayınca okula kaydetti. Böylece okulla tanıştım. O Öğretmenimin mekanı cennet olsun insallah.

Nihayet 5'inci sınıfta iken öğretmenimiz başarılı bulduğu öğrencilerden seçim yaptı.

Biz  iki arkadaş  seçilmişiz.

Köyümüzden 30-35 km, uzaklıktakı kazaya babam rahmetlikle eşekle bir günde gittiğimizi hatırlıyorum.

Hatta kazada bir handa tahta kurusundan yatamadığımızı hatırlıyorum. Bu koşullarda sınavlara girip kazandık. Allah nasip etti çok şükür.

Siz bakmayınız bu ilim irfan yuvalarının karalanıp aslı astarı olmayan gerekçelerle kapatıldığına.

Bizler 1800 öğrencinin içinde 152 tanemiz orucumuzuda tutardık. Namazımızı da kılardık. Şimdi kendilerini yüce dinimizin sahibi sananların dinimizden bi haber olanların söyleyip yazdıklarına. Sahtelikleri, cahillikleri, bilgisizlikleri yüzlerinden akıyor.

Birkez daha Köy Enstitüsü denilen okulların kuruluşunu kutlar, sebep olanlardan , emeği geçenlerden Allah razı olsun derim.