Her 24 Nisan tarihinde sözde Ermeni soykırımının özellikle Amerika Başkanı tarafından “soykırım” tanımlanmasının yapılıp yapılmayacağı tartışılıyor. Bu tarihte Türkiye’nin üzerine adeta kara bulutlar iniyor. Bizi yönetenler, 24 Nisan tarihi öncesi Amerika’ya yetkili isimler gönderiyor, “Aman Başkan soykırım kelimesi etmesin” anlamında mesajlar gönderiyorlar.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 24 Nisan’da Amerika Başkanı Obama “soykırım” demedi. Ancak, yaptığı açıklamada Ermenice “Büyük felaket” anlamına gelen “Meds Yeghem”dedi. Orta yolu bulmaya çalıştı.

ABD Başkanı’nın “soykırım” açıklaması olmayınca da bizi yönetenler “ Amerika Başkanı’na yaptığımız baskı sonuç verdi” şeklinde açıklama yapıyorlar. Yandaş medya ise bunu çok büyük bir siyasi başarı olarak göstermeye çalışıyor.

Hâlbuki 24 Nisan öncesi yaşananlar ve ABD tarafından yapılan açıklamalar hiç de bunun böyle olmadığını gösteriyor. İşte bir gün öncesi yaşananlar:

Dışişleri Bakanlığı Sözcü Vekili Marie Harf, Başkent Washington'da düzenlediği günlük basın toplantısında bir gazetecinin, "Başkan Obama adaylığı sırasında soykırımı kabul edeceğini söylüyordu. Başkanlığı döneminde ise bu sözünü yerine getirmedi. Amerikalı Ermeniler, Obama yönetiminin 'Türklerin baskısına teslim olduğu' yönünde eleştiriler yöneltiyor, ne dersiniz?" sorusuna sert bir yanıt verdi. Harf, "Konular hakkında ne söyleyeceğimize ve nasıl konuşacağımıza ilişkin kararları kendimiz veririz. Başkan'dan, Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde 1,5 milyon Ermeni'nin katledildiği ya da ölüme yürümeye zorlandığına dair tarihi gerçek hakkında çok güçlü ifadeler duyacaksınız. Bunu sürekli olarak ve defalarca belirtti. Bu yıl bazıları biraz farklı bir dil duymayı bekliyordu, bunu biliyoruz. Onların bakış açılarını elbette anlıyoruz ama geçen yıllarda takındığımız yaklaşımın doğruluğuna inanmayı sürdürüyoruz" şeklinde yanıt verdi.

Bu açıklamalar, Amerika’nın sözde Ermeni soykırımının gerçekleştirildiği ortaya koyuyor. Ancak, siyasi açıdan üslup olarak Obama, bugün için “soykırım” tanımlamasını yapmıyor. Bunu siyasi tercih olarak görmek gerekiyor.

. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Bernadette Meehan Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Denis McDonouğh ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Ben Rhodes'un ABD'deki Ermeni diaspora kuruluşlarıyla görüştüğünü bildirmişti. Daha sonra, görüşmeye katılan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) adli kuruluştan yapılan açıklamada, "Görüşmede McDonouğh ve Rhodes, Obama'nın 24 Nisan açıklamasında 'soykırım' tanımlaması yapmayacağını teyit etti" ifadesi kullanılmıştı.

Nitekim Obama’nın açıklamasında da Türkiye’yi suçlayıcı ifadelerin çok açık biçimde yer aldığını görüyoruz.

Burada özellikle vurgulamak istediğimiz noktaya gelelim:

Amerika Başkanı 24 Nisan’da “soykırım” ifadesini kullanmadıysa bu kendi politikaları gereğidir. Bizim isteğimizle böyle bir açıklamanın yapılmış olduğuna inanmıyoruz. Amerika, her şeyden önce kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket eder, davranır. Amerika için kişiler değil, ulusal politikalar önemlidir. Bugün, Amerika için Türkiye ve bölgedeki hassas dengeler bunu gerektiriyorsa, Amerika Başkanı Obama olmasa da kim olursa olsun bu politikalar değişmez.

Bölgede Amerikan çıkarları vardır ve Türkiye Amerika’nın bir müttefik olarak bu çıkarların korunmasına önemli stratejik noktadadır.

Bugün için Amerika’nın Türkiye’ye ihtiyacı vardır ve bunun için Türkiye’yi küstürecek, gücendirecek bir adım atmak istemez.

Biz, bir türlü bunu anlamak istemiyoruz.

Başkan Obama, Türkiye ile Ermenistan arasında da siyasi dengeyi ustaca kurmuştur. 24 Nisan’daki açıklamasında “soykırım” ifadesi kullanmamış ama Çanakkale’deki törenlere de sadece Ankara Büyükelçisini göndermiştir. Aynı Obama, aynı tarihteki Erivan’daki törenlere Bakan Lew Başkanlığındaki geniş bir heyetle katılımı gerçekleştirmiştir.

Eğer açıklamalar, ortaya konulan irade iyi analiz edilecek olursa, Amerika’nın Ermeni konusunda da düşmanca tavır ve düşüncelerini görmüş oluruz. Obama’nın siyasi açıdan “soykırım” ifadesini kullanmamış olması, sadece siyasi ve stratejik dengelerin oluşturulmasından kaynaklanıyor. Samimi olduklarına biz inanmıyoruz.

1,5 milyon Ermeni’nin soykırıma uğradığı ifade ediliyor. Bu gerçekleri yansıtmıyor ki.

Yapılan çalışmalarda ve belgelerde 1922’de yapılan nüfus sayımında dünyada toplam 3 milyon 4 bin Ermeni’nin yaşandığı tespit edilmiş. Bunların 624 binin Türkiye’de yaşadığı da aynı belgelerde yer alıyor. Şimdi adama sormazlar mı” Nasıl oluyor da 1,5 milyon Ermeni katledilmiş oluyor?”

Bunu bugün “soykırım” diyen ülkeler de böyle diyor, Amerika Başkanı Obama da aynı rakamları telaffuz ediyor. Dikkat edilecek olursa hiç Türk adından söz edilmiyor, varsa yoksa dillerinde Ermeni var.

Ermenilerin soykırıma uğradığını söyleyenler, aynı tarihlerde 518 bin 301 Türk’ün katledildiğini niye söylemiyorlar? Niye bu olaylarda Türklerin de mezalime uğradığından söz etmiyorlar? Biz, hesap soracaksak öncelikle bunların hesabını sormalıyız.