Harman yeri denince bizim yaşlarımızda olanların anıları tazelenir. Geçmişlerinde o zorlukları zevke çevirerek yaşamları göz önüne gelir. Yani zorluklardan yaralanarak işlerini görmenin çarelerini uzun yıllar deneyerek bulup uygulamaya çalışmışlardır. Gecenin karanlığında harman yerinde işık yok aydınlık yok. El yordamı dediğimiz yöntemle işlerimizi görebildiğimizi hatırlarımda. Kör kardeşlerimizin durumunu anlamaya çalışırım. Gece ekmek yediniz mi karanlıkta bilmiyorum. Sadece ellerinizle hareket ederek ekmeği, torbada olan yiyecekleri bulup yufkalara sararak yediğimizi bilirim. Tüm işler bitip çulun, kilimin altına yatak diyerek girdiğinizde şanslısınızdır. Çünkü rahat arayacak, yatak, yorgan arayacak durumda değilsiniz yorgunluktan. Sadece geceleri garip türkülerin söylendiği ve bu türküleri, şarkıları dinleyerek uyuduğumuzu hatırlıyorum. İşin güzel taraflarından biriside budur. 

Harman yerleri genellikle köylerde yıllardır kullanışan  çayır  ve çim köyün ortak alanlarıdır. Orada buğday arpa gibi tahıllarını saplarıyla birlikte tarlalarda yaptığımız yığın dediğimiz kümeleri kızaklarla getirterek harman yaptığımız alanlardır. Herkesin yeri ayrıdır. Kimse kimsenin yerine harman  atmaz. Kızak koşumundan birkaç gün önce  harman yerlerine gidilerek otlardan ve diger artıklardan temizlenerek hazır hale getirilir. Birde Çardak yapılır. Dört direk üstüne . Üzerleride ot yada ağaç dal, yapraklarıyla kapatılırki güneşten korunsun. Köylerden bahçelerden tüm hayvanlar getirilir artık.

Örüm bozumundan afiyetle yiyen inekler, koyunlar, keçilerin verdiği sütler daha başkadır.Onların otlarken, yada yatıp geviş getirerek çıkardıkları seslerden  en güzel müziklerimizdir. Yamaca yayılan koyun, keçilerin çanlarından çıkan armonik sesleri daha hiçbir yerde duymadımki o kadar güzeldir. O temmuz sıcağında geceleri yaylalarda harman yerleri serin olur. Toprak testilere doldurduğumuz suları buz gibi içerek hararetinizi söndürürsünüz. O ıssız  yaylalarda birden hareket gelir. heryerden yaşam belirtileri artarak haber verir size.

Bunları neden anlatıyorum. Çünkü bunlar benim tatlı özlemlerim, anılarım. Onları arayıp tekrar yaşamak istiyorumda ondan. Onlar sıla gibi. sevgili gibi. Kaybedipte bulamayıp özlediklerimizde ondan işte. Şimdi o anları yaşamayanlara anlattığımızda masal gibi, hikayee gibi geliyor ve gülerek geçiyorlar. Ama benim gibi o anları yaşayanlar dudakalarındaki tebessümlerin anlamını da bilemezler. Hepinize sağlık ve başarılar dilerim