İçinde bulunduğumuz 2015 yılı, Ermeniler’in Türkiye üzerinde baskıyı daha da artıracakları bir yıl olarak gösteriliyor. Ermeniler, sözde soykırım yalanları ile yeni bir kampanya başlatıp, Türkiye üzerinde isteklerini yerine getirme çabasındalar. Buna, Rusya, Amerika ve Batı’nın da destek verdiğini söylemeliyiz.

Ermeni yalanları, bütün çıplaklığı ile ortadayken ve görülürken, dış destekle halan yalan üreten, kendi işgal ve soykırımını gözlerden kaçırmaya çalışan Ermeni yalanlarına bir tokat daha geldi.

Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir Yıldıran, “Anadolu’da Türklere ait toplu mezarlar bulundu. Ancak, Ermenilere ait tek bir toplu mezar bulamazsınız” dedi. Andaolu’da asıl mezalimi Ermeniler’in yaptığını, Türkler’in arkadan vurulduğunu, hamile kadınların karınlarının delinerek diri diri toprağa gömüldüğünü de belirten Yıldıran “Osmanlı’nın bağrına bastığı Ermeniler, kendi vatandaşlarına zulüm yaptılar. Rusya’nın da desteği ile Osmanlı’yı arkadan vurdular” açıklamasını yaptı.

Zaten baştan bu yana Ermeni mezalimi çeşitli kaynaklarca ortaya konuluyor. Bu işin tarihçilere bırakılması ve arşivlerin açılmasını istemeyen Ermeniler, sanki Dağlık Karabağ’ı işgal eden, burada soykırım uygulayan kendileri değilmiş gibi pişkince hareket ediyorlar.

Yıllardır, konu ile yazdığımız yazılarda hep vurgulamaya çalıştık. Bugün yineleyelim. Ermeniler, Türk düşmanıdır ve işgalcidir,soykırımcıdır, teröristtir. Tarihler boyunca da bunu sergilemişlerdir. Zaman zaman Türkiye dış baskıların da etkisi ile Ermeniler’e dostluk elini uzatmış,ancak bu el hep havada kalmıştır.

Rus işgalinden sonra Anadolu topraklarında gözü olan Ermeni çeteleri, tarihte eşine az rastlanan katliamlarını Anadolu topraklarında yapmışlardır. Erzincan, Erzurum, Sarıkamış, ve çevresi Rus işgalinden kurtarıldıktan sonra, Ermeni çeteleri Anadolu’ya yayılmış, Erzurum’da insanlığın utanç duyacağı cinayetler işlemişlerdir. Birçok şehirlerde ahalinin kalmadığı, Erzincan’ın yakıldığı, Sivas ve çevresinin kan gölüne çevrildiği günleri unutmak mümkün mü?

Kazım Karabekir, anıları ile ilgili bir bölümünde bakınız neler diyor:

“Ermeniler’in mezalimi tarihte kara bir lekedir. Osmanlı’yı kahpece arkadan vuranlar, dünya tarihinden silinmeyecek cinayetler işlemişlerdir. Türk olanlar, sadece kendilerini korumak durumunda kalmışlardır. Erzurum’da gördüklerimi Allah kimseye göstermesin. İnsanlığın utanacağı, bu manzara karşısında kanımın donduğunu hissettim.Yanımızda beslediğimiz, korumaya aldığımız Ermeni çetelerinin bu vahşeti tarihe bir kara leke olarak geçecektir.”

Kendi yurdumuzda Ermeni çetelerine karşı sadece savunma ile yetinmişiz. Tarih, bunları da bütün belgeleri ile ortaya koyuyor.

Anadolu topraklarında Türkler’e ait toplu mezarların bulunduğu biliniyor. Bunlar kayıt altına da alındı. Ancak, bu topraklarda bir tek Ermeni toplu mezarına rastlanmadı. Bunlar, Ermeni yalanlarına bir yanıt değil mi?

Burada yapılması gereken, karşı atağa geçmek, Ermeni yalanlarına karşı kampanya başlatmak, asıl işgalci ve soykırımcıların kimler olduğunu ortaya koymaktır. Bu da ekonomik ve siyasi güç gerektiriyor.

İşte bu noktada söyleyeceklerimiz olacak:

Bizi yönetenler, bazen ortaya çıkıyor, Amerika’ya, Batı’ya kafa tutuyorlar. Köprüleri atacak duruma geliyorlar. Zaten Suriye konusunda çevremizle barışık değiliz. Sorunlar yumağına yenilerini ekleyerek bir kazanç elde edemeyeceğimiz de görülüyor. Böyle bir durum karşısında Ermenilere karşı Amerika’yı, Batı’yı, Rusya’yı nasıl yanımıza çekebiliriz? Adı geçen ülkeleri nasıl ikna edebiliriz? 

Kendimizi savunmak, Ermeni yalanlarına karşımızdakileri inandırabilmek için, yukarıda da vurguladığımız gibi ekonomik ve siyasi gücümüzün olması gerekiyor. Bizde bu var mı,öncelikle bunu tartışalım.

Bölgede belirleyici ülke konumunda olduğumuzdan söz ediliyor. Hangi konuda neyi belirledik? Hangi haklı davamızı savunabildik, hangisinden sonuç aldık? Dış politika ustalık isteyen sonuç alınması halinde başarıdan söz edilen bir sanat dalıdır. 

Bugün, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ını işgal eden, işgalden sonra soykırım yapan, 2 milyon Türk’ü yerlerinden yurtlarından eden Ermeniler değil mi? Çok uzaklara gidip, bazı konularda savunmaya gerek yoktur. Herşey açıkca ortadayken, bunları görmezden gelebilir miyiz? 

Biz, Dağlık Karabağ’ın işgalini Türkiye’nin sorunu olarak görüyor ve değerlendiriyoruz. Bu sorun sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Türk dünyasının sorunudur. Aradan 25 yıl geçti,ancak bu Türk toprakları halen Ermeni işgali altınadır. Bir şey yapabiliyor muyuz? Hayır. İşte, sözünü ettiğimiz ekonomik ve siyasi güç konusu burada ortaya çıkıyor. 

Ermeni yalanlarına ve iddialarına karşı artık savunma durumundan çıkmak ve karşı atağa geçmek durumundayız. Çünkü, haklıyız ve bu haklılığımızı da kazanıncaya kadar mücadeleyi yaymaktan geri adım atmamalıyız.