“Çözüm süreci” ile başlayan pazarlıklar devam ediyor. Ancak, ortaya nasıl bir sonuç çıkacak bunu hiç kimse tahmin edemiyor. PKK ve yandaşlarının şımarıklıkları artıyor, istekleri bitmiyor.

Konu ile ilgili Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran Hocamız 2014 Ağustos ayında bir yazı yazmış bölücü unsurların pazarlık için güçlendiğini vurgulamıştı. Son gelişmeleri dikkate alan Taşkıran, bu yazısını yeniden yayınladı.

Biz, çok değerli hocamızın bu yazılarını zaman zaman sizlerle paylaşıyoruz. Son derece önemsediğimiz son yazısından da bazı alıntılarla bu yazıyı sizlerin de okumasını istedik. İşte, Prof. Dr.

Cemalettin Taşkıran’ın o yazısı:

 

2014 yılı Ağustos ayında yayınladığım bir yazıyı günümüzde yaşananları dikkate alarak tekrar yayınlamakta yarar görüyoruz. Son gelişmeleri dikkate alarak okumakta yarar var.

“…Mevcut siyasi anlayış ve açılım süreci devam ediyor. Bölücü örgüt mensupları pazarlık için daha da güçlendi… İsteklerini dayatıyor ve kabul ettiriyor. Böyle olunca da önümüzdeki günlerde ülkemizde, aşağıda yazacaklarımızın gerçekleşmesi bizim için sürpriz olmaz.

Bunlar kehanet değildir. Olayların şimdiye kadarki seyri, ülkemizde bunların olabileceğini gösteriyor:

“- Doğu ve Güneydoğu’da bazı belediyelerden Türk bayrakları indirilebilir.

-Valiliklere, karakollara ve askeri birliklere zaman zaman saldırılar yapılabilir.

-Doğu ve Güneydoğu ile birlikte büyük şehirlerimizde de bölücülere destek eylemleri çok sık olabilir.

-30 bin kişinin katili Abdullah Öcalan’la yapılan müzakerenin anlaşma ile sonuçlandığı ilan edilebilir.

-Bir genel af çıkarılıp Öcalan dışarı çıkartılır ve siyaset yapma hakkı verilebilir.

- Yeni Anayasa yapılabilir ve bu anayasada Türkiye Cumhuriyetinin adı “Anadolu Federal Cumhuriyeti” gibi yeni adla değiştirilebilir.

- Kürtçe devletin ikinci resmi dili olarak ilan edilebilir.

- Kürtçe eğitim serbest yapılabilir.

- Eyalet sistemine geçilip 4 Parçalı büyük Kürdistan’ın Türkiye’deki ayağı için ilk resmi adım atılabilir.

-“Düzen”e ve “Sürece” zarar veriyorlar diye Türk kökenlilere saldırılar başlayabilir.

-Türkiye bu süreçte Yugoslavya gibi bir iç kargaşa yaşayabilir.

-Ülkedeki kargaşa iç savaşa dönüşebilir…

- Sürecin ilerlemesi ile Kürtler Türkiye’den ayrılmak için referandum yapabilir..

-Referandum sonucu ile Kürtler Türkiye’den resmen ayrılabilir ve bu şekilde kurulacak büyük Kürdistan’ın coğrafi olarak Akdeniz’e açılması sağlanmış olabilir!

- Türkiye bölünebilir…”

Maalesef ülkede böyle bir “gelecek” endişesi var.

 

Şimdi sizin cevabınızı merak ediyoruz, ey Türk beyliklerinin en büyüğü ve en güçlüsü Karaman Oğulları diyarı: Karaman, Konya, Aksaray, Niğde…

 

Nene Hatun ve dadaşlar diyarı Erzurum.

 

Ey, Türklüğün harman olduğu Afyon, Çorum, Burdur, Isparta, Kayseri…

 

Bozok yaylası Yozgat…

 

Rahmetli Bölükbaşı’nın yiğit sesi Kırşehir…

 

Türk devletinin ilk başkentlerinden Bursa.

 

Şehzadeler yatağı Milli ruhun şahlandığı yerler: Trabzon, Amasya, Kütahya…

 

Serhat ve destan şehrimiz Kars…

 

Yiğit Köroğlu’nun diyarı Bolu…

 

Ey İstiklal harbinde “Altın Yol” un kahraman ve fedakâr şehirleri Kastamonu, Çankırı, Ankara…

 

Şahinbey’in gazi şehri Antep.

 

Milli Mücadelenin ilk adımı Samsun.

 

Topal Osman’ın gözü kara cesur şehri Giresun.

 

Ermeni ve Fransız’a “dur!” diyen Maraş…

 

“Anadolu’nun masum çocuğu” Sakarya,

 

“Yiğido” lakaplı Türk şehri Sivas.

 

Ey, Türk kimliğinin koruyucusu durumundaki Gümüşhane, Bayburt, Uşak, Sinop, Tokat ve diğerleri… Ey bu güzel şehirlerin milliyetçi insanları… Bunların bazılarını yapanlar ve başkalarını da yapacak olanlar bu gücü daha çok sizden aldılar.

 

“Dinim” diyen, “ülkem” diyen, “devletim” diyen, “bayrağım” diyen, “Türkiye’m” diyen, “milliyetim” diyen, “mukaddesatım” diyen sizden aldılar bu gücü… Türk devletini bölmek için kurulan ve 35 bin insanımızın katillerinin örgütü ile görüşme yapanlar cesareti sizden aldılar. Siz nasıl olur da göz göre göre geliyorum diyen bu gerçeği hala görmez, hala anlamazsınız?

 

Yukarda yazdıklarımız umarız olmaz. Biz üzerimize düşen uyarmanın hiç değilse bir kısmını yaptık diye düşünüyoruz. Olanları ve daha da olabilecekleri yazdık, anlattık. Gittik, bunların olmaması için seçimlerde oy da verdik.

 

Ama yarın bunlar olursa yine de üzerimize düşeni tereddütsüz yaparız, yapacağız.

Ya siz, bu güzel şehirlerimizin milliyetçi insanları? …”