Bu yazımı size Suriye’nin Başkenti Şam’dan yazıyorum. Neler olup olmadığı yerinde görmek, insanlarla konuşmak ve bazı televizyon programlarına katılmak için buradayım.

Suriye topraklarından açılan ateş sonucu 2 Suriyeli hayatını kaybetti, 2’si Türk 22 kişi yaralandı. ‘’ Sınır ihlali var, her türlü tedbiri alacağız ‘’ açıklamaları, Suriye Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına çağrılması tamamen kışkırtmadır. Amaç Suriye sınırları içinde tampon bölge kurulmasına yönelik olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Suriye’ye sokmaktır.

Ege’de ki Eşek ve Bulamaç Adalarımız Yunanistan’ın işgali altındayken Suriye sınırımızı ihlal etmiştir lafı komikliğin ötesinde hıyanet içermektedir. Hani İsrail’in öldürdüğü yurttaşlarımızın hesabını soracaktınız? Bir düşünsenize, Suriye ile 1998’de savaşın eşiğine gelmiştik, Suriye PKK’ya topraklarında destek verdiği için. Şimdi biz aynı şeyi yapıyoruz, farkında değil misiniz?

Erdoğan ‘’ Annan planı çökmüştür ‘’ diyor. Biliyorsunuz Bu plana AKP yönetiminde Türkiye kerhen destek vermiştir. Başından beri plan başarısız olsun diye uğraş verilmektedir. Çünkü emir büyük yerden, müdahale edilmek isteniyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde oybirliği ile onaylanan ve Suriye tarafından 27 Mart’ta kabul edilen, esas olarak taraflar arasında ateşkesi ve yerleşim merkezlerinden askeri birliklerin çekilmesini içeren Annan Planı’nın yürümeyeceğini daha en başında ifade etmiştik. Bu değerlendirmemizi şu tespitlerimize dayandırmıştık.

1.   ABD’nin Suriye’de rejim değişikliğine yönelik  hedefinde bir değişiklik olduğuna yönelik bir emare yoktur.

2.   Annan Planı Suriye’de ateşkes için iki tarafın ( Hükümet güçleri ve muhalifler ) olduğu varsayımında göre kurgulanmıştır. Halbuki ABD, Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, El kaide, Müslüman Kardeşler savaşa katılan veya bu savaşa destek veren taraflardır. Bunlar da ateşkese fiilen katılmadan Suriye Ordu’sunun şehirlerden çekilmesini istemek kötü niyetli olmakla eş anlamlıdır.

İste bu nedenlerle bu plan başından itibaren başarısız olmaya mahkumdu. Ateşkesi denetlemek için uluslar arası gözlemcilere ihtiyaç var. Kim ateşkese uyuyor, kim uymuyor tespit edebilmek için. Fakat bu gözlemcilerin yalnız Hama, Humus ve Suriye’nin diğer kentlerinde görev yapması yetmez. Çünkü ateşkesi bozan taraflardan bir bölümü Türkiye’de, Ürdün’de, Kuzey Irak’ta ve Lübnan’dadır. Örneğin Hatay’a, Kilis’e ve İncirlik’e uluslar arası gözlemciler göndermez iseniz Suriye’de ateşkesi denetleyemezsiniz. Çünkü buralardan Suriye’ye terör ihraç edilmektedir.

Eğer iyi niyetli iseniz ve gerçekten Suriye’de barışın, huzurun ve demokrasinin galip gelmesini istiyorsanız, Suriye’de yapılmak istenen reformlara, ilan edilen genel aflara, yeni onaylanan anayasaya ve 7 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlere şans tanımalısınız.

Başbakan’ın Harp Akademileri ziyareti ve konuşması, Cumhurbaşkanı’nın Harp Akademileri konuşması ve Donanma ziyaretleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’ye karşı bir askeri harekat için motive edilmesi çalışmalarıdır. Hiç şüpheniz olmasın.

Mutlaka son günlerde  yapılan ve yapılacak tatbikatlar dikkatinizi çekiyordur. Doğu Akdeniz’de Nobel Dina, şimdi de Körfezde 8 Nisan’da başlayan ve 15 Nisan’da bitecek olan geniş kapsamlı Hava Saldırı tatbikatı. Bir değişiklik olmaz ise muhtemelen Haziran’da başlayacak olan Austere Challenge-12 tatbikatı. Hepsinin ana hedefi İran ve İran’a yapılacak saldırı.

Halen Körfez’de devam eden tatbikatta İran’a yapılacak stratejik hava saldırısı simule edilmektedir. Tatbikata 200 savaş uçağı katılmakta, bunlardan 100’ü Körfez ve yaklaşma sularında bulunan  2 Uçak Gemisinden, diğer 100’ü de Körfez Ülkelerinden.

Bu tatbikatta İran’da bulunan hedeflere saldırının yanında, Hürmüz Boğazını kapatabilecek unsurların imha edilmesi, İran’dan Körfez Ülkeleri’nin petrol tesislerine yapılabilecek balistik füze saldırısının engellenmesi, İran Deniz Kuvvetleri’nin nötralize edilmesi ile harekata katılacak farklı ülke birlikleri arasında koordinasyon hususları test edilmektedir.

Suriye ve İran dayanışması ile Suriye ve İran’da rejim değişikliğine yönelik operasyon isteği birbiri ile çok yakından ilgilidir. Sonuç olarak Suriye’yi İran’dan ayrı mütalaa etmek mümkün değildir. Suriye’ye müdahale İran’a müdahaledir.

Suriye’de tampon bölge oluşturulmasına yönelik bir askeri harekatın ne gibi karşı reaksiyonlar doğurabileceği hesaplanmış mıdır? Böyle bir askeri müdahaleye Suriye’nin, İran’ın ve hatta Rusya’nın nasıl tepki vereceğini biliyor musunuz?

Yoksa ABD bir taşla çok fazla kuş mu vurmak istemektedir?

Suriye’nin kaosa itilmesi, bölünmesi, Kürt parça koparılması, İsrail’in güvenliği ve Golan, reaksiyon göstermesi muhtemel İran’a müdahale için  bahanenin yani savaş nedeninin ( Casus belli ) oluşması, Türkiye’nin bölünmesine giden yolun açılması, Ortadoğu’da ikinci İsrail olacak kukla büyük Kürt Devleti için şartların olgunlaştırılması ve bölgenin tamamen istikrarsızlaştırılarak özellikle enerji kaynaklarının üstüne oturulması.

Tanrı Türkü ve beraberinde Ortadoğu Halklarını korusun.