İnsan hep düşünerek hareket etmeli. Ben nereden geldim? Nereye gideceğim. Ben insanlara, hayvanlara, doğaya karşı görevlerini yerine getirebiliyor muyum?Yaşadığımız ortamları gelecek kuşaklara nasıl bir şekilde bırakacağım? Sadece bu günü düşünerek gününü gün ettiğini sanalar olup bitenlere tarafsız gözle bakebilmeyi ne zamana kadar erteleyecekler?

Adalet mülkün temelidir diye gerçekleri anlatanlara karşı bu gün gerçekten adalet ülkemizde mülkün temeli midir? Yoksa birilerinin iki, dudağı arasından çıkanlar mıdır?İnsanlar adalet yoluyla sınırlandırılmadan birilerinin emrinde olurlarsa sadece kendi arzuları ve çıkarları peşinde koşan, kendisini tatmin etmeye çalışan bir varlık olarak kalır. Aynı konuda sadec kendi veya bir kişinin fikirlerini doğru sayarak peşine düşersen körü körüne bunu kabul edeceksin. Böyle inanacak ve böyle düşüneceksin demek sadece ideolojik körlüğü oluşturmaktan başka bir şeyde değildir. İnsan tercihini yapabilir. Ama sadece kendi seçtiklerini görüpte digerlerini yok sayarsa bir adım dahi ileriye gidemez. Diğerlerini reddetmeden, anlamaya çalışmadan yapılan tercihler kişiyi bir adım ileriyede götürmeyecektir. İnsanların bazıları savunmak adına körü körüne destekledikleri partileri, liderleri, cemaatleri için oldukça savunmacı bir mücadele verirler. Hiçbir sorunu ya da fikri tartışmaya yanaşmazlar. Bu gibi geniş kitleleleri sarmış olan ideolojik körlük toplumlara zarar vermekle kalmıyor. Bunların aynı zamanda verdikleri yanıtlarda hazırdır bu kişilerin. Her durumda olduğu gibi siyasal ortamlarda da çepeçevre sarmış olan bu durum gerçekleri görmemizede engel oluyor. Hak ve özgürlükler konusunda mücadele veren particilik hemen hemen bitti. Sorgusuz sualsiz bir lidere ve ne yapılırsa yapılsın partilere bağlılık particilik oldu. Özgür bir insan olgulara açık olan insandır. 

Bence insanın temel yapısı gerçeklere enyakın olan dünya anlayışıdır. Bu da dünya anlayışının temel taşıdır. 

Olgulara olaylara açık olmayan her şey hayal ürünüdür.

Hezeyandır.

Geçeklerden kopmak, ağır maceralara dalmaktır.

Bunun yıkıntılarını sadece kendileri değil tüm toplum ödeyecektir. Onun için yapılan haksızlıklara, kötülüklere, yanlışlıklara hep beraber karşı çıkmamız gerekiyor. Bunun içinde bir ülkede adalete güven tam olmalıdır. 

Şu anda adalete güven ülkemizde %20 dir.

Bu demektirki adalet adil kararlar vermiyorki güven azalıyor. Herkes kendisinin adaletini kendisi sağlamaya çalışıyor. Bu trafikte, hastahanelerde, sokaklarda ve diğer birçok yerde yapılmaktadır.

Bu gidiş iyi gidiş değildir. 

Bizleri idare ettiğini sananlar biraz başlarını doğrudan, haktan hukuktan insandan yana çeviripte baksınlar.

Karalarını ulustan yana vermeye özen göstersinler. Hepinize sağlık ve başarılar dilerim.