Merkezi sistemdeki tıkanılıkları gidermek, işlerin daha çabuk ve seri görülmesini sağlamak. Ayrıca sürat kazanarak olabilecek magduriyetleri en aza indirmek için tedbirler alınmaya çalışılıyor sanıyorduk. Ama kimin neyi, niçin neden yaptığı belli olmayan bir karmaşanın içine sürüklendik gidiyoruz. Ben yaptım oldu zihniyeti, yapılanların yararını, zararını düşünmeden aceleyle alınan kararlar topluma yarar değil zarar getirmektedir. Güçlükleri ortadan kaldıracağız derken daha beter durumlarla karşı karşıyayız. İşte onlardan biriside son günlerde çeşitli mağduriyetlere yol açan ilçe adliyelerinin birleştirilmesi kararıdır. Zaten mahkemelerin yükü ağır. İşleri başlarından aşkın. Adliye koridorlarında saatlerce beklemelerin saat ve adedinin arttırılmasından başka bir işe yaramayacak bu yapılmaya çalışılanlar. Mahkemelerin yükü dahada artacak. Mağduruyetler dahada çoğalacak.

Buralara gelen insanlar köylerden, kasabalardan uğradıkları haksızlıklara bir çare bulabilmek umuduyla eşten dosttan borç para bularak ilçelere güçbela gelebilmektedirler. O köy ve kasabalardan günde belki bir araba kalkmakta. İş bitsin bitmesin o aracı akşama kadar bekleyen hasta yaşlı, genç kadın, çocuk peli perişan olmakta. Çoğunun kalacak bir yeri bile yok. Belki ekmek alacak parasıda yok.

Peki şimdi bu kendilerine yakın olan, kendi ilçelerindeki mahkemelerine güç bela gelebilen bu insanlar ne olacak?

Kaldırılan bu adalet dağıtan (kurumlar daha uzaklara taşınıncaki birçokları taşındı bile).nasıl ve hangi hızla adalet dağıtımına devam edecek. O kırsaldaki ilçelerdeki esnaf ve diğerleri etkilenmeyecekler mi?

Bu bir geriye gidiş, verilen bir hakkın geri alınması değilmidir?

Bu insanlara siz nasıl olsa haksızlıklar karşısında bağışıklılısınız, dayanın mı diyeceğız. Bildiğim kadarıyla anayasada ve diğer yasalarda "verilen hak geri alınmaz" diye bir hüküm yok mudur?

Ne mi yapalım?

 Bu gariban insanlarımızın mağduriyetlerinin önüne geçelim. Bu insanlarımızın zamanlarını, emeklerini, haklarını savunmalarına yardımcı olalım. Onlara zorluk değil kolaylıklar sağlayalım. Adam dilekçe bile yazamıyor. Köyünden kasabasından ancak zorunlu olduğu oda bilen birileri sayesdinde çıkıyor. İki sözcüğü bir araya getiremiyor.

Çalışmaktan, yorgunluktan bir haller olmış bedenini ve ruhunu.

Peki ne olacak şimdi?

Devlet avukat verecekte olay yeri incelemeleri için keşif parasını, gidiş gelişlerde artan yol ve diğer giderlerini nasıl karşılayacak bu insanlar.

 Daha söylenecek çok sey varda.

Bir an önce bu yapılan yanlışlıklardan dönülmelidir.

Bu insanların dertlerini dinleyerek kolaylıklar getirilmelidir.

 

 

- - - -