Günler öncesinden hummalı bir hazırlık başlardı evlerde. Hoşaf için kurutulan elma armut, erik kuruları yıkanıp kaynatılırdı. Evlerde sanki bayram geliyormuş gibi genel temizliklerde yapılırdı. O zamanlar badana boya için kireç ve  boya  yoktu. Şimdilerde aspest denilen madde olan beyaz toprak, ak toprak kazılarak getirilirdi. Onu suyla karıştırarak duvarlara, tabana ve diğer yerlere sürerek badana yapılırdı.Yakılacak olan odunlarda hazırlanırdı.

Yani ramazanda oruç tutmak için gerekli hazırlıklar yapılırdı köy evlerinde.

Çamaşı yıkanır köyün çamaşırlığında sabahtan akşama kadar. Ve ilk teravif namazına şevkle, sevinçle gidilirdi, çoluk çocuk herkesle.

"Sen neden oruç tutmuyorsun" diye soran olamazdı.

"Sen neden başını kapatmıyorsun" diye kadınlara kızlara baskı yapılmazdı. 

Örneğin; Herkesin karşılıklı birbirine sevgisi ve saygısı  vardı. Oruçlu olmayanlar kendilerince  oruçlu olanlara saygı göstererek onların göreceği yerlerde yiyip  içmezlerdi. Oruçlu olanlarda diğer oruç tutmayanlara saldırarak kafir falan demezlerdi. Karşılıklı saygı içinde ramazan oruçları tutulurdu. Kadın erkek ayrımıda yapılmazdı bizim oralarda.

Şimdi bakıyorumda yüce, kutsalımızı, dinimizi birileri tekeline almış.

Uzun sakal bırakmış.

Üzerine bir cübbe giymiş.

Elinde bir değnek yürürken diğer insanlara üstten bakarlar.

Herkese akıl verir nasihat ederler.

Dini kendi çıkarları için alet ederek menfaat sağlarlar.

Hemde hiçbir yerde çalışmazlarda.

Kadınlara nasıl davranacaklarını, onlara neler yapılacağını , kimin kiminle evleneceğini dahi söyleme serbestlikleri vardır.

Çocukları bile evlendirirler.

Bunların arkalarında onlara inanan ellerini öpen, giysilerini kutsal olarak kabul eden, yanlış bilgilerle kandırılan topluluklar vardır.

Onların camileride ayrıdır.

Onlar hangi okulları bitirmişlerdir bilinmez.

Bu yetkilerini nereden almışlardır sorulmaz.

Sadece onlara hoca denilir, saygı gösterilir o kadar.

Peki hani haram helal?

Hani nerde kulhakkı yenmeyaceği?

Müslümanlık temizliktir ruh ve bedence.

Bunlarda o da yoktur.

Ama sofralarında kuşun sütünden başka herşey vardır.

Haram derler her işlerine gelmeyen şeylere.

Ama telefonu kullanırlar.

Gavur icadı dedikleri herşeyi kullanırlar.

Bunları kim denetler o da bilinmez.

Son yıllarda kutsalımız, dinimiz bunların söylem ve eylemleri sonucu yozlaşma başladı.

Camilere gittiğimizde eski cemaatler yok.

Yolda sokakta dininden uzaklaşanlarda rastlıyoruz.

Onlara neden böyle yaptıklarını sorunca bizler artık araştırıp inceliyoruz.

Bunların söyledikleri ile kuranda anlatılanlar hiç uyuşmuyor diyorlar.

Bir an önce bu yozlaşmaların önüne geçilmelidir.

Elimizde bir dinimiz var. Ona bari sahip çıkalım.

Hepinize sağlılıklar dilerim.