İKTİDAR TÜRKİYE’Yİ SATIŞA ÇIKARMIŞ!

Ekonominin milli güvenlik sorunu olarak kabul edilip, Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) görüşülmesi; iktidarın ne kadar çaresiz durumda olduğunu ve görevde kalabilmek için yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını gösteriyor. Yaklaşan seçimler nedeniyle ekonomi, iktidar için adeta beka sorunu. Türkiye için beka sorunu ise bizatihi iktidarın kendisi! Zaman-mekân koordinasyonunu kaybeden, gerçeklikle bağını koparan, neden-sonuç ilişkisini yitiren iktidarın Türkiye için iyi şeyler yapabilmesi artık mümkün gözükmüyor.

Yaşamı zorlaşan, art arda gelen zamların ve enflasyonun altında ezilen, işsizlikten kırılan, kuyruklarda beklemekten tükenen halktan gelmeye başlayan ve artarak gelecek olan tepkileri bastırmak için polisiye tedbirlere, gayri demokratik ve insani yöntemlere ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle ekonomi milli güvenlik sorunu olarak kabul edilip, MGK’da görüşüldü. Eğer ekonominin kontrolü iyice kaybedilir ve kötüleşme devam ederse gelmesi muhtemel hamle; ekonominin kötü olduğunu söylemenin teröristlikle ya da hain olmakla eşdeğer tutulabileceği şeklindedir. 

Tabii ki ekonomi milli güvenlik sorunu da olabilir ve ekonomik olarak milli bir mücadeleyi gerektirebilir. Ama Türkiye’de ekonominin kötüleşmesinin ve paramızın pul olmasının nedeni iktidardır. Yaşanan ekonomik iflas; iktidarın söylediği gibi dış güçlerin eseri değil, kendisinin akıldan ve ekonomi biliminden uzak, kıt kaynaklarımızı abuk sabuk projelerle çarçur eden, lükse şatafata harcayan, çağdışı siyasal İslamcı ideolojisi ile Suriye ve Libya gibi coğrafyalarda macera peşinde koşarak tüketen, abartılı ve izah edilemez ihaleler yapan zihniyetinin bir sonucudur. Yani içinde bulunduğumuz ekonomik iflas; iktidarın bugüne kadar yaptığı tek yerli ve milli icraatın sonucudur!

Şimdi de iktidar, her konuda olduğu gibi ekonomi alanında da hesap verilemez icraatlarının, beceriksizliklerinin ve uzmanların uyarılarına rağmen yanlış politikalarda ısrarının kötü sonuçlarının ceremesini halka ve geniş kitlelere ödetmek niyetinde! Dirençle ve muhalefetle karşılaşmamak ve karşılaştığında da sopayla, copla, gazla ve silahla ezmek için konu askerin de bulunduğu MGK’ya getirilmiştir. En hafif deyimiyle bu girişim; 12 Eylül’e rahmet okutmak demektir.

Kimden İzin Aldınız?

Allah aşkına; dış güçler mi size saray yaptırın dedi? Almanya mı size lüks makam uçağı ve makam otomobili filoları kurun dedi? Dünyanın dördüncü, Avrupa’nın birinci en büyük ekonomisi olan Almanya’da 16 yıl iktidarda kalan ve başbakanlık yapan Merkel hiç saray yaptırdı mı? Merkel’in lüks makam uçaklarından oluşan filosu var mı? Dünyanın otomotiv devi ülkelerinden biri ve dünyanın beş büyük otomobil markasına sahip olmasına rağmen Almanya’da 9 bin, Türkiye’de ise 125 bin makam aracı olduğunun farkında mısınız? Osmanlı son iki yüzyıl içinde, Anadolu’da yaşayanlar fakir fukaralık içindeyken, yurt dışında ve kendi ülkesinde yaşayan bankerlerden borç para alıp saray ve konak yaptırırdı. İktidar da aynı şeyi yaptı ve yapmaya devam ediyor.

“9 milyon Suriyeliye bakıyoruz” açıklamasının anlamı; “Kafasında tüy bitmemiş yetimin ve öksüzün hakkını çağdışı ‘Siyasal İslamcı’ ideolojimiz için Suriyelilere yediriyoruz” demektir. Bunu kime sordunuz? Seçim kampanyanızda halktan oy isterken “Sizi aç bırakıp Suriyelilere bakacağız” dediniz mi? Ülkemizdeki ekonomik iflasın, zamların, pahalılığın ve enflasyonun başat nedenlerinden birisi de bu ve bunun gibi yanlış kararlardır.

İktidar TL İçin Beka Sorunu!

İktidar Atatürk’e 20 yıldır düşmanlık yaptı ve adını silmeye, unutturmaya çalıştı ama aksine her geçen gün daha da büyümesine sebep oldu. Atatürk iktidardayken, Cumhuriyetin birinci yılında ABD Doları karşısında Türk Lirası 1,68, dünya ekonomik buhranı sırasında yani 1929’da 1,95 ve ebediyete intikal ettiği 1938’de ise 1,26 idi. 

Ayrıca yine Atatürk iktidarı zamanında Osmanlı’nın borçları ödendi. Daha neler yapılmadı ki! Şimdiki iktidar ise 2002’de göreve geldiğinde dış borç 130 Milyar Dolardı, bugün 475 Milyar Dolar oldu. ABD Doları 1,5 Türk Lirasıydı, bugün ise yaklaşık 14 Türk Lirası civarında. 2002’de Türk Ekonomisi dünyanın 17. büyük ekonomisiydi, 2023 için ilk 10 büyük ekonomi arasına gireceğimiz vizyonu ortaya kondu ama bugün yani 2023’e yaklaşık 2 yıl kala 21. sıraya geriledik ve G-20 liginde de küme düştük. İktidar geçen süre içinde milli paramız Türk Lirası ve ekonomimiz için adeta bir beka sorunu oldu.

Halk Korku Duvarını Aştı

Geniş halk kitleleri artık korku duvarını aştı. Çünkü kaybedebilecekleri bir şey yok, sarayları da! Ama iktidarın ve yandaşlarının kaybedebilecekleri çok şey var. Bu nedenle ekonomik iflas iktidarı çok korkutuyor, bu nedenle de çok bağırıyorlar ve sinirleniyorlar.

İktidarın ekonomiyi çevirmek ve yaklaşan seçimler için para bulabilmek için vermeyeceği ödün ve satmayacağı kurum yok gibi! Yeni öğreniyoruz ki; 2017’de, İsviçre Crans-Montana’da Kıbrıs Davasına -aynen 2004’de Annan Planı’nda olduğu gibi- ihanet etmişler ve kademeli olarak garantörlük kapsamında tek yanlı müdahale hakkından vazgeçebileceklerini ve Türk Askerinin tamamını çekebileceklerini masaya getirmişler. Allah’tan Yunan-Rum tarafı anlaşma imzalandığı anda “sıfır asker, sıfır garanti” konusunda ısrar ettiği için anlaşma olmamış. 

Parayı Veren İstediğini Yaptırıyor

Daha geçen gün Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi cebinde 10 Milyar ABD Doları değerinde fon olduğunu söyleyerek geldi ve Türkiye’nin dış politika değişikliğini satın aldı. BAE’nin FETÖ’ye finans desteği vermesini, yardım ve yataklık yapmasını, Libya’da bulunan Vatiye Üssü’müze savaş uçaklarıyla saldırmış olmasını, Mavi Vatan gerginliği sırasında Yunanistan ile birlikte Türkiye’ye karşı savaşmak üzere 4 adet F-16 savaş uçağını Girit’e intikal ettirerek konuşlandırmasını ve İsrail ile İbrahim Anlaşması’nı imzalamasını ihanet olarak nitelendirdiğini iktidar unuttu ve teslim oldu.  

Parayı veren, baskıyı kuran iktidara istediğini yaptırıyor! Daha önce de Merkel 6 milyar Euro vermiş ve Türkiye’yi Suriyeliler için açık sığınmacı kampı yapmıştı. ABD Başkanı Biden de Roma’da baskı yaparak açık sığınmacı kampı haline getirilen Türkiye’ye Afganları göndermişti!

Muhtemelen ASELSAN!

Ayrıca BAE ekonomimizi kurtarmak derdinde de değil! BAE’ye İngiliz ve Amerikalıların izniyle ve kontrolünde bölgeye ve Türkiye’nin kullanımına yönelik hamle yaptırılıyor ve iktidarın neden olduğu ekonomik iflas fırsata çevrilerek Türkiye’nin stratejik kuruluşlarının ucuza kapatılması peşinde koşuluyor. Bu defa muhtemelen hedef ASELSAN!

Teröristler tarafından alçakça şehit edilen Türk Deniz Kuvvetleri 7.Komutanı ve siyasetçi Oramiral Kemal Kayacan’ın kızı Fatoş Kayacan Hataylı’nın Orbis Yayıncılık’tan piyasaya çıkan ve bir dönemi anlatan “12” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.