Paris’te yapılan saldırının yankıları sürerken, saldırıyı Yemen’de üstlenen Yemen El Kaidesi üslendi. Uzun zamandır toparlanma süreci içinde olan örgütün şu anda son kalesi olarak Yemen gösteriliyor.

Saldırı ile ilgili yazdığımız yazıda ,bu tür saldırıların arkasında bazı dış güçlerin olabileceğine değinmiş, Amerika ve Batı’nın yeni hedeflerinin olabileceğini söylemiştik. Nitekim, Yemen’in yeni hedefler arasında olabileceği ihtimali de böylece görülmektedir.

Amerika’nın ve Batı’nın taktiği budur. Kendi yarattıkları İslami terör örgütlerine alan açıyorlar, saldırılarına göz yumuyorlar daha sonra da kendilerini haklı gösteren gerekçelerle ya işgallere ya da göz diktikleri alanların ele geçirilmesini sağlıyorlar.

Irak ve Afganistan bunun somut örnekleridir.

Hedef, İslamiyet ve İslam ülkelerdir. Ortadoğu’daki Arap Baharı da bunun bir başka ayağı olarak gösterilebilir.

Şimdi başa dönelim ve Yemen El Kaidesi ile ilgili görüşlerimizi paylaşalım:

2009 yılında El Kaide Yemen ve Suudi Arabistan kollarının birleşmesi ile Arap Yarımadası El Kaidesi olarak faaliyet göstermeye başladı. Hedef, Batı’ya karşı büyük saldırılar gerçekleştirmekti. Örgütün merkezi şu anda Yemen’de güçlenerek tehdit oluşturmaya başladı. 

2008 yılına gidelim. ABD’nin Yemen’deki Büyükelçiliğine düzenlenen saldırının ardından 2009 yılında Noel günü ABD üzerinde bir uçağı havaya uçurmayı planlayan bir El Kaide militanının yakalanmasıyla  ABD örgüte karşı harekete geçti. Yemen Hükümeti ile de işbirliğine gidildi. El Kaide yuvalarına insansız hava araçları ile saldırılar düzenlendi. Amerika, bununla da yetinmeyip CİA ajanları ve özel birliği de daha etkin bir mücadele için Yemen’e gönderdi. 

Şu noktaya da dikkatlerinizi çekelim:

Bugün Yemen’de yuvalanan El Kaide’ye Suudi Arabistan El Kaidesi de destek veriyor. Suudi Arabistan’daki kamplarda eğitim görmüş olan bazı militanların da Yemen’deki ana karargahta bulundukları söyleniyor. Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra örgüt liderleri Yemen’e yerleşti ve El Kaide’nin en güçlü kolunu oluşturdular. Örgüt, özellikle mali desteğini Suudi Arabistan’dan karşılıyor. 

Amerika’nın Afganistan’ı işgalinden sonra Bin Ladin’in öldürülmesi üzerine  El Kaide militanlarının da Yemen’e gelerek buradaki militanlarla birleştikleri de biliniyor. 

Özetle, Suudi Arabistan ve Yemen yeni hedefler arasında olabilir. Suudiler bundan son derece endişeliler. Yanı başlarındaki Bahreyn’de başlayan gösteri ve ayaklanmalardan etkilenmemek için Bahreyn’e müdahalede bile bulunmuşlar ve bölgenin Arap Baharı’ndan etkilenmesini sağlamışlardı. Ancak, bugün için ve gelecekte bunun böyle olabileceğini söyleyemeyiz.

Zaten Amerika ve Batı, uzun zamandır Suudi Arabistan ğzerinde de çeşitli planlar oluşturuyorlardı. Arap Baharı’ndan Suudiler etkilenmedi ve bunun için de çok mücedele verdiler. Ancak bugün ve gelecekte neler olabilir bunu şu anda tespit etmek mümkün görünmüyor. 

Paris’teki saldırının gizli hedefleri olabilir mi? Yukarıda yazdıklarımız bunun yanıtı niteliğindedir. Saldırının hedefinin başta Fransa olmak üzere, AB ülkwelerinin ve Amerika’nın İslam dünyasındaki işgal operasyonlarına daha aktif destek vermesini sağlamak yeni cepheler açmak olduğu vurgulanıyor. Zaten Batı medyası da şimdiden bunun algı operasyonlarına başladı bile. Gelişmelere dikkat edildiğinde ilk hedefi Yemen, ardından da Suudi Arabistan olabileceği görülüyor.

İşin en sıkıntılı ve düşündürücü tarafı Batı’dan her türlü silah ve para desteği alarak kurulan İslami terör örgütleri başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünyada Batı’nın çıkarları için mücadele diyor. Bu örgütlerin BOP için de katkı sağladığını görmekteyiz. Amerika, İsrail ve Batı karşıtı görünmelerine rağmen, resmen adı geçenlere hizmet ediyorlar. Kısacası bu örgütler eylemleri ile Amerika ve Batı’ya müdahaleler için zemin hazırlıyorlar.

Şimdi kafalardaki soru şu:

 Paris’teki kanlı saldırıların emri Yemen’den de verildi? 

Paris’teki saldıtrıda 12 kişiyi öldüren Cherif ve Said Kouachi kardeşler kendilerini Yemen El Kaidesi üyesi olarak tanıtmışlardı. Araştırmalarda da öldürülen kardeşlerin Yemen’deki El Kaide kamplarında eğitim aldıkları öğrenildi.

Dış güçler için bunun pek önemli olmadığını da söylemeliyiz. Eğer, bir hedef belirlenmiş, bir yere odaklanılmışsa,her türlü bahane üretilir, senaryo kurulur ve belirlenen hedeflere kilitlenilir. Amerika ve Batı bunu her zaman rahatlıkla yapıyor. 

Şimdi İslam düşmanlığı her hali ile görülüyor. Başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın birçok yerinde yüzbinlerce insan islam karşıtlığı için protesto gösterileri yapmak üzere meydanlara iniyor. Batı medyası da İslam düşmanlığını körüklüyor. Bu satırlar yazılırken Fransa’da 700 bin kişinin sokaklara indiği haberleri geliyordu. 

Örgütün yeni saldırılar yapacağını açıklaması ve tehditler savurması adı geçen ülkeleri oldukça rahatsız ediyor. Örgütün önemli isimlerinden Gazi el Nadari’nin yer aldığı bir video yaptığı konuşmada “Fransa İslam ve onun sembolleri ile mücadeleden vaz geçmelidir. Bu sağlanmadığı sürece saldırılar aralıksız sürecektir “ tehditlerini savuruyor. 

Özetle Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra El Kaide  defterinin kapatıldığı sanılırken, örgütün daha da güçlenerek ortaya çıktığı görülüyor.