Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye konusunda yaptığı son açıklamada “Şu an için Suriye’ye kara harekâtı yoktur. Eğer böyle bir harekâta karar verilirse bu müttefiklerle birlikte olur” dedi. Zaten, Suudi Arabistan ve Katar’dan gelen açıklamalar da bu doğrultuda olmuştu.

 

Açık söylemek gerekirse biz de Suriye’ye bir kara harekâtının olabileceğini düşünmüyorduk. Böyle bir harekât, Rusya ile savaşa girmek anlamına gelir ki, bunun sonuçlarının nelere mal olabileceğini düşünmek bile istemiyoruz.

 

Şimdi asıl sorun, yeniden kapılarımıza dayanan ve daha da dayanacak olan yeni sığınmacılar konusudur. Çünkü Rusya ile Esad’a bağlı güçler hâkimiyetlerini artırdıkça yeni göç dalgaları da kaçınılmaz görünüyor. İşte bu noktada bunların önlenmesi ve gerekenlerin de zaman yitirilmeden yapılması gerekiyor.

 

Sınırda Suriye içlerinde 10 kilometrelik bir alanı kapsayacak biçimde “tampon bölge” oluşturulması için Türkiye bu kez ısrarcı olmalı ve bunu da mutlaka gerçekleştirmelidir. Bunun için yapılması gerekenler mutlaka vardır ve olmalıdır.

 

AB ülkeleri, sığınmacılara kapılarını kapattı. Almanya bundan çok endişeli. Bu nedenle Başbakan Merkel Türkiye’yi kapı komşusu yaptı. Sığınmacıların Türkiye’de kalması ve Avrupa’dakilerin de geri dönmesi için 3 milyar Euro verilecek. Yeni önlemler de alınıyor. Biz, bunları yeterli görmüyoruz. Alınan tüm bu önlemler sığınmacı sorunu çözmeyecektir.

 

Türkiye, bilindiği gibi Suriye’deki iç çatışmaların başlamasından bu yana sınırda “tampon bölge” ya da diğer adı ile “güvenli bölge” konusunda çok ısrarlıydı. Amerika’ya bunu kabul ettiremedi. Batı ülkeleri de buna sıcak bakmadı. Şimdi ise Almanya Başbakanı Merkel “Güvenli bölge şart” diyor. Konu ile ilgili olarak Türkiye’nin yanında yer alıyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılar konusunda daha önce yaptığı açıklamada “Avrupalı dostlarımız ellerini taşın altına koymuyorlar. Sığınmacıları kabul etmiyorlar. Sınırda bir tampon bölgenin oluşmasını istiyoruz ama destek vermiyorlar. Bizim alnımızda enayi yazmıyor. Gelen sığınmacıları otobüslere doldurur, Avrupa sınırlarına göndeririz. “diye sert çıkmıştı. Bu çıkış sonrası Batı’dan “tampon bölge şart” seslerinin yükselmeye başladığını duymaya başladık.

 

Almanya Başbakanı Merkel’in bu konuda öncülük etmesinin önü açılmalı ve Merkel’in bu işe soyunması sağlanmalıdır. Batı, eğer sığınmacı tehlikeli ile karşı karşıya kalmak istemiyor, bu sorununun çözülmesini istiyorsa elini taşın altına koymalıdır. Bizi yönetenlerin bu konuda Merkel’i sıkıştırması gerekmektedir. Çünkü sığınmacılar konusunda en rahatsız olan ve uykuları kaçan lider olarak Almanya Başbakanı Merkel öne çıkmaktadır.

 

Almanya Başbakanı Merkel’in “Var gücümle çalışacağım” demesi ve sığınmacı konusunda AB liderleri ile görüşmelere başlayıp, “tampon bölge” konusunu çözeceği sözü mutlaka hayata geçirilmelidir.

 

Önemli olan sözler değil, verilen sözlerin yerine getirilmiş olmasıdır.

 

Sorun hem önemli, hem de boyutu giderek büyümeye başlayacak gibi görünüyor. Bugünlerde bunun önlemini almadığımız takdirde ileride çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabileceğimiz görülüyor.

 

Rusya’nın Türkiye düşmanlığı bitmeyecek. Suriye’deki muhalif grupları bombalayarak daha fazla sığınmacının Türkiye sınırına yığılması için elinden geleni sonuna kadar yapacak. Bu açık biçimde görülüyor. Bu nedenle sınırda yığışan sığınmacılara yenilerinin eklenmesini de bekliyoruz. Türkiye’nin bu saatten sonra böylesine bir yükü daha kaldırması da zor olacaktır.

 

Bu satırlar yazılırken gelen son haberlere göre yaklaşık 250 Suriyeli sivilin Azez hattına sürüldüğü ve buradan her ana sınırımıza doğru gelebilecekleri haberlerini aldık. Bir yandan IŞİD, öte yandan Rusya’nın desteğini alan PYD/YPG güçlerinin ateş hattında kalan 1 milyona yakın Suriyelinin de göçe zorlandığı vurgulanıyor. Söylemek istediğimiz konunun küçümsenmemesi gerektiğidir.

 

Ana muhalefet CHP Lideri Kılıçdaroğlu da, MHP Lideri Bahçeli de “tampon bölge” konusunda Hükümetin yanında yer alıyor. Her iki lider de İktidarın mültecilerin yerleştirilmesine yönelik 10 kilometre derinlikteki güvenli bölge planına yeşil ışık yakıyor. Bunun artık kaçınılmaz olduğu görüşünü yansıtıyorlar.

 

Bu noktada bizi yönetenlerin çok acil olarak Amerika ile bu konuyu çözmeleri gerekiyor.

 

Zaten görebildiğimiz kadarı sınırda böyle bir bölge kendiliğinden oluşmuş durumda. Bunun uluslar arası statüde ele alınıp değerlendirilmesi gerekiyor. İleride bizdeki sığınmacıların da buralara yerleştirilmesine geçilebilir.

 

Uluslar arası yardım kuruluşlarının çalışmaları ve gelen yardımların Türkiye kanalı ile buralarda barınacak olan sığınmacılara ulaştırılması daha kolay olacaktır.

 

Her şeyi petrol gelirlerinden elde ettikleri para ile çözmeye çalışan Suudi Arabistan, Katar gibi Müslüman ülkelerin ise hala Suriye’den gelen sığınmacılar konusunda kapıları kapalı tutmaları ise her zaman olduğu gibi bugün de tartışılması gereken bir başka konu olarak önümüzde duruyor. Buna da bir başka yazımızda enine boyuna değineceğiz.