İSTANBUL (AA) - Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, bankacılık sektörünün toplam yurt dışı finansman tutarının yaklaşık 40 milyar dolar artarak 195 milyar dolar seviyesine geldiğini belirtti.
Albayrak Medya tarafından düzenlenen Yatırım ve Finansta Türkiye Yüzyılı Zirvesi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın katılımıyla İstanbul Finans Merkezi Halkbank Salonu'nda düzenlendi.
Zirveye, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye Varlık Fonu (TVF) Genel Müdürü Arda Ermut, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Albayrak Medya Genel Müdürü Abdullah Hanönü katıldı.
Alpaslan Çakar, zirvede yaptığı konuşmada, 2025'in küresel ekonomi açısından bakıldığında belirsizlik kavramının çok konuşulduğu bir yıl olduğunu, jeopolitik gerilimlerin ve belirsizliklerin bunun ana kaynağı olduğunu söyledi.
Çakar, kutuplaşmanın arttığını, bölgesel işbirliklerinin güçlendiğini, ticaret politikalarındaki değişimin ana gündemlerden biri olduğunu ve tarife savaşlarının yaşandığını gördüklerini belirterek, 'Enflasyon görünümüne ilişkin riskler nedeniyle başta ABD ve Avrupa'daki merkez bankaları olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarında politika belirsizliği tüm yıl boyunca tartışıldı. Belirtilen risklere karşın dünya ekonomisinde enflasyon öngörülen hedeflerin üzerinde kalsa bile düşüş trendini sürdürmüştür. Emtia ve enerji fiyatlarındaki düşme dezenflasyon sürecini desteklemiştir. Buna paralel olarak politika faiz oranları gerilemiş, ekonomiler ılımlı hızda büyüyebilmiştir.' diye konuştu.
Türkiye'de ise 2025'te ekonominin ana ekseninin Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde şekillendiğini kaydeden Çakar, nihai hedefin sürdürülebilir büyüme ve daha adil gelir dağılımı olan bu programın temelde fiyat istikrarı, mali disiplin ve sürdürülebilir cari açık üzerine odaklandığını vurguladı.
Çakar, fiyat istikrarının bugün itibarıyla gündemlerinin ana unsurlarından biri olmaya devam ettiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
'Bugüne kadar olan süreçte OVP'nin sağlıklı bir şekilde çalıştığına şahit olduk. Bu dönemde makro göstergelerde dengelenme sağlanmış, fiyat istikrarı güç kazanarak kırılganlıklar önemli ölçüde azalmıştır. Geldiğimiz noktada dezenflasyon sürecinin devam ettiğini, büyümenin istikrarlı bir performans sergilediğini görüyoruz. 2025 yılı bankacılık sektörü açısından zor olmakla birlikte, risklerin iyi yönetildiği, makroekonomik politikalara uyumun daha da güçlendiği başarılı bir yıl olarak geçmiştir. Uygulanan sıkı para politikası, makro ihtiyati tedbirler ve küresel finans koşullarındaki belirsizliklere rağmen sektörümüz güçlü bilanço yapısını sürdürmüş ve ekonomimize destek olmaya devam etmiştir. Bankacılık sektörümüz uluslararası standartlarla uyumlu finansal yapısını koruyarak makroekonomik politikalara tam uyumla hareket etmiş, ortak hedefimiz olan enflasyonun düşürülmesine ve selektif kredi politikalarıyla da destek olmuştur.'
- 'KKM'nin başarılı olarak sonlandırılması sektörün finansal derinliğine olumlu katkı sağladı'
Alpaslan Çakar, 2025'in bankacılık sektörü açısından yatırım ve katma değer odaklı kredi büyümesinin öne çıktığı bir yıl olduğunu belirtti.
Çakar, ihracat, enerji, sanayi ve yatırım projelerinin, tarım ve gıda güvenliğini sağlayan yatırımların, afet bölgesindeki yeniden inşa faaliyetlerinin ve KOBİ'lerin kredilerin yönlendirildiği öncelikli alanlar olarak ortaya çıktığını anlattı.
Bu seçici yaklaşımın hem fiyat istikrarını koruduğunu hem de reel ekonomiye en yüksek katma değeri sağlayacak alanlar olarak ön plana çıktığını dile getiren Çakar, 'Bankacılık sektörümüzde 2025'in en önemli ve öncelikli konularından bir tanesi de aktif kalitesinin yönetilmesi olmuştur. Bugün itibarıyla sektörümüzün takip oranı yüzde 2,5 gibi yönetilebilir bir seviyededir ve bu süreçte bankalarınız ihtiyatlı bir yaklaşım içerisinde yakın izlemedeki krediler için yüzde 18 ve takibindeki krediler içinse yüzde 74 oranında da karşılık ayırmış durumdadırlar. Önümüzdeki yılda da kredi kalitesinin sektörümüzün ana gündemlerinden biri olacağını ve sistemik bir risk asla oluşturmayacağını söyleyebiliriz.' ifadelerini kullandı.
Çakar, bankaların bilançolarının pasif tarafına değinerek, sıkı para politikasının ve makro ihtiyati önlemlerin belirleyici etmenler olduğunu, başta mevduat olmak üzere alternatif fonlama araçlarının değişkenlik gösterdiğini ve fonlama maliyetlerinin yüksek seyrettiğini bildirdi.
Yıl boyunca müşterilerinin TL mevduata ilgisinin güçlü kaldığını ve TL mevduatın bilançolar içerisindeki payının arttığına dikkati çeken Çakar, şunları kaydetti:
'Makroekonomik göstergelerdeki iyileşme, rezervlerdeki güçlenme ve yıl içerisinde KKM'nin başarılı olarak sonlandırılması sektörün finansal derinliğine olumlu katkı sağlamıştır. 2025'te yurt dışı fonlama açısından sektörün oldukça başarılı bir yıl yılı geride bıraktığını da söyleyebiliriz. Bu yıl da sektörün toplam yurt dışı finansman tutarı yaklaşık 40 milyar dolar artarak 195 milyar dolar seviyesine gelmiştir. Finansal küresel koşulların yanında atılan doğru adımlar sonucunda ülkemizin risk biriminde görülen iyileşme ve not artışları bankalarımızın daha uygun koşullarla borçlanmasını sağlamıştır.'
Vadelerin uzadığını ve maliyetlerin düştüğünü dile getiren Çakar, 'Yıl içerisinde birçok bankamız kendi bilanço stratejileri kapsamında yaklaşık 7 milyar dolar tutarında sermaye benzeri kredi alarak bugün toplamda 17,4 milyar dolar sermaye benzeri kredi tutarına ulaşmışlardır. Bu trendin önümüzdeki yılda da devam edeceğini düşünüyoruz. Bankacılık sektörü uyguladığı ihtiyatlı bilanço yönetimi ve makroekonomik politikalara sağladığı uyum sonucunda mali bünyesini sağlıklı tutmayı başarmıştır. Bu yıl da enflasyonun altında kalan öz kaynak karlılıkları toparlanarak gerçekleşen enflasyon seviyesinde bir karlılık sonucuna ulaşacağını öngörmekteyiz.' diye konuştu.
Çakar, bu yıl sonu için sektör genelinde öz kaynak karlılık oranının yüzde 30, aktif karlılığın ise yüzde 2,5 seviyesinde gerçekleşeceğini öngördüklerini söyledi.
- '2026'nın finansal açıdan 5 ana teması olacak'
Çakar, 2026'nın finansal açıdan 5 ana teması olacağını dile getirerek, bunlardan birincisinin dengeli kredi büyümesi olduğunu aktardı.
Para politikasında kademeli gevşemenin başlamasının beklenmesiyle birlikte, 2026'nın makro ihtiyati çerçevenin büyük ölçüde korunacağı bir yıl olacağını öngördüklerini belirten Çakar, 'Bu nedenle kredi büyümesi daha dengeli, selektif kredi politikasına uygun, risk maliyetlerinin daha öngörülebilir olduğu bir yapıda seyredecektir. İkinci olarak TL mevduat payının güçlenmesi. 2025'te başlayarak yüzde 60 seviyesinin üzerine çıkan TL mevduatın 2026'da da daha aynı şekilde güçlü seyrini devam ettireceğini öngörüyoruz. Bu durum hem fiyat istikrarı hedefini destekleyecek hem de sektörün fonlama kalitesini yükseltecektir.' açıklamasında bulundu.
Çakar, üçüncü olarak ise risk yönetimi ve sermaye yeterliliğinin ön plana çıktığını kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:
'Bankacılık sektörümüz 2026'da da küresel finansal belirsizliklere karşın güçlü sermaye yapısı ve etkin risk yönetimi araçlarıyla dayanıklılığını sürdürecektir. Dördüncü olarak dijital bankacılık ve yapay zeka uygulamaları. Finansal hizmetlerde yapay zeka uygulamaları 2026'da da kredi değerlendirme modelleri, müşteri fiyatlamaları ve risk yönetimi modelleri gibi daha geniş alanlara yayılacak, kredi tahsil süreçlerinden operasyonel verimliliğe kadar birçok alanda kullanımı gerçekleşecektir. Son olarak sürdürülebilir finansman sektörümüzün dönüşüm parametrelerinden biri olmaya devam edecektir. Yeşil finansman, karbon nötr hedefler ve sürdürülebilir kredi programları hem ulusal stratejiler hem de uluslararası standartlarla uyum içerisinde gelişecektir. 2026'da finansal kapsayıcılık, dijital kanallar, mikro finansman ürünleri ve kamu işbirlikleriyle daha da güçlenecektir.'
- 'OVP'de yer alan makroekonomik istikrar ve reform programı başarılı bir şekilde uygulanmakta'
Halkbank Genel Müdürü Arslan da Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda kalkınma programının kararlılıkla sürdürüldüğünü belirtti.
Arslan, 'Bu vizyonun ekonomik çerçevesini oluşturan 2026-2028 OVP'de yer alan makroekonomik istikrar ve reform programı başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.' dedi.
Bankacılık sektörünün de güçlü finansal göstergeleri, uluslararası standartların üzerinde teknolojik ve insan kaynakları altyapısıyla OVP'nin hedeflere ulaşması noktasında üzerine düşen görevi ifa ettiğini söyleyen Arslan, 'Finans sistemimiz içindeki bankacılık sektörünün ağırlığı dikkate alındığında ekonomik büyüme ve kalkınmaya daha etkin ve sürdürülebilir destek verilmesi için son yıllarda gelişen bankacılık dışı finans kesiminin de performansı daha da yukarıya itmektedir ve bu açıdan oldukça önemlidir.' ifadelerini kullandı.
Arslan, sigortacılık, sermaye piyasaları ve katılım finans ekosisteminin büyümesinin de oldukça önem arz ettiğini, Halkbank olarak bu vizyon doğrultusunda küresel ölçekte 5 trilyon doları aşan katılım bankacılığından daha fazla pay almak için 2026'nın ilk çeyreğinde Halk Katılım Bankası'nın faaliyete başlayacağını bildirdi.
Halkbank olarak faaliyetlerini yalnızca ekonomik büyümenin değil, toplumsal refahı güçlendiren kalkınma yaklaşımının bir parçası olarak kabul ettiklerini dile getiren Arslan, bu çerçevede kadınların, gençlerin ve girişimcilerin ekonomik hayata katılımını artıran programları kararlılıkla sürdürdüklerini ifade etti.
Arslan, bugüne kadar 262 bin kadın girişimciye 117 milyar lirayı aşan finansman sağladıklarını, önemli bir kısmı gençlerden oluşan 226 bin girişimciye de 40 milyar lirayı aşkın finansman sağladıklarını söyledi.
Albayrak Medya Genel Müdürü Hanönü de özel sektör-kamu arasındaki iletişimi güçlendirmek, sorunların çözümüne katkı sağlamak için çeşitli zirveler düzenlediklerini anlattı.
Hanönü, 'Birçok bakanlığımızla yaptığımız zirvelerimiz gerek ülkemizde gerekse yurt dışında bugüne kadar çok ses getirdi. Bugün gerçekleşen zirvemizin de sektörde, ülkemizde ve dünyada da yankı bulacağına inanıyoruz.' açıklamasında bulundu.