İstanbul Devlet Opera ve Balesinin başdansçılarından İlke Kodal'ın tek kişilik dans tiyatrosu "Balerin", 18 Aralık'ta Moda Sahnesi'nde izleyicilere farklı bir deneyim yaşatacak.Kadıköy'deki Moda Sahnesi, 2018 yılından bu yana popüler imgelemde teknik mükemmelliği, masumiyeti ve saflığı ile idealize edilen balerinin gerçekliğinin sorgulandığı, iç dünyasına açılmamış kapıların aralandığı, sahne üzerinde şimdiye kadar görülmeyen halleriyle yüzleşerek "insanlaştığı" bir dans tiyatrosuna ev sahipliği yapıyor.

Proje danışmanlığını Kemal Aydoğan'ın üstlendiği, Bedirhan Dehmen'in yönetip koreografisini yaptığı "Balerin"de, 21 yıllık balerin İlke Kodal sahne alıyor.

Sahne tasarımı Bengi Günay'a, ışık tasarımı İrfan Varlı'ya, müzik ve ses tasarımı Utku Şilliler'e, görseller ise Murat Dürüm'e ait olan dans tiyatrosu, 18 Aralık ve 6 Ocak'ta seyirciyle buluşacak.

- "Kendimle yüzleşmek zorunda kaldığım, çok da zorlandığım bir süreç yaşadım"

Yıllardır bale sahnesinde izlenen, 2014'te sergilediği romantik balenin en önemli eserlerinden "Giselle" performansıyla Andante dergisinin "Yılın En İyi Kadın Dansçısı" ödülüne layık görülen İlke Kodal, Balerin'e ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Soru: İstanbul Devlet Opera ve Balesinde başdansçısınız aynı zamanda repetitör olarak görev yapıyorsunuz. Bu kadar yoğun çalışırken ayrı bir projede yer almak nereden aklınıza geldi?

İlke Kodal: "Her şey Bedirhan Behmen'le karşılaşmamla başladı. 'Seninle çok çalışmak isterim.' diye girdi konuya ve ben de 'Tabii ne yapıyoruz?' diye sordum. O sırada Devlet Opera ve Balesindeki programdan muaftım. 'Tek kişilik bir oyun düşünüyorum.' deyince 'Tek kişi ben ne yapabilirim ki?' diye düşündüm, derken çalışmaya başladık."

Soru: Balerin'de ne anlatıyorsunuz?

İlke Kodal: "Bir balerinin daha önce sahne üzerinde görmediğimiz içsel dünyasını irdelemek istedik. Bu yolculukta Bedirhan ile birbirimizi tanımış olduk. Tamamıyla kendimle yüzleşmek zorunda kaldığım, aslında çok da zorlandığım bir süreç yaşadım. 3 ay çalıştık. İnanın böyle bir şey çıkacağını hayal edemezdim. Hem tek başınayım hem sahne üzerinde konuşmam gerekiyor hem de konuşurken makyaj yapıp silmek, giyinmek, soyunmak, dans etmek, yine konuşmak, bir şey anlatmak, tekerleme söylemek... Böyle birçok meziyeti aynı anda yapıyor olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Ama Bedirhan düşünmüştü ve söylemişti: 'Harika bir dansçısın ama ben icracıyla ilgileniyorum. Dans ettiğin kadar oyunculuk da yapman gerekecek.' Hem dansçı hem icracı hem de kişiliğimle karakterimi masaya yatırmamı istemişti.

Bizler sahne üzerinde konuşmayız. Bizim bedenimiz konuşur. Çok zorlandığım zamanlar oldu. Geçmişim, okul zamanım, bu işe nasıl başladığımla alakalı yüzleşmelerim. Çok sert bir eğitimden geldiğimiz gerçeğiyle bir kez daha yüzleştim. Rüya gibi, hiçbir şey yokmuşçasına dans eden balerinlerin, bizlerin, içimizde yaşadığımız o sorumluluk duygumuz, hassasiyetimiz, kırgınlıklarımız, psikolojik, fiziksel ve ruhsal savaşımızı irdeledik ve Balerin çıktı ortaya."

- "İzleyiciye balerinlerin insani yanını sunuyoruz"

Soru: İzleyiciler sahnede ne görecek?

İlke Kodal: "Balerin hiç zorluk çekmeden müzik eşliğinde dans eden, hayranlık uyandıran, imrenilen bir figür olarak görülüyor. Balerinliğe özeniliyor. Balerin'de aynanın diğer yüzünü, madalyonun arka yüzünü gösteriyoruz. Balerinin, kendi ile hesaplaşmasını, çektiği zorlukları, acısını görüyoruz. Balerin'de balerinin gerçekliğini, insani yanını paylaşıyoruz. Gerçekten belli bir birikime sahip olmadan çıkacak bir iş değildi. Aynı zamanda bir kadının varoluş mücadelesini de paylaşıyoruz."

- İtalyan sahneden seyirciyle iç içe bir deneyime

Soru: Bir tiyatro sahnesinde yer almayı nasıl yorumlarsınız?

İlke Kodal: "Gerçekten sihir gibi. Her seferinde sahnede olmaktan inanılmaz keyif alıyorum. Balerini Moda Sahnesi'nin meydan sahnesi denilen platformunda yapıyoruz. Sağımda, solumda seyirci, aynı düzlemdeyiz. Biz senelerce İtalyan sahneye alıştık. Karşıdan izlendik, seyirci ile mesafemiz vardı, seyirciyi görmüyorduk. Burada bambaşka bir atmosferdeyim, seyirciyle iç içe ve interaktif. Bu da benim için çok heyecanlı ve farklı bir deneyim oldu."

- "Şartlar oluşursa turneye çıkmayı çok isteriz"

Soru: Balerin ne zaman başladı, ne zamana kadar sahnelenecek?

İlke Kodal: "Balerin aslında benim için güzel bir hediye oldu. 11 Nisan 2018'de prömiyer yaptık. Ben Balerin'i, Devlet Opera ve Balesi'ndeki 20. seneme hediye diye düşünüyorum. Şimdi 18 Aralık ve 6 Ocak'ta sahneleyeceğiz. Balerin, bale ile tiyatro izleyicisini buluşturan bir eser oldu. Daha önce bale izlememiş seyircileri meraklandırdı ve tiyatrodan uzak olan izleyenleri yakınlaştırdı, bu yüzden ayrıca çok mutluluk duyuyorum. Gelişime açık bir oyun, yaşadıklarımızla yenileniyor. Nice güzel sezonlar görür umarım. Tüm sanat dalları birbirinden beslenir ve birbirlerini destekler. Balerin de sevgili yönetmenim Bedirhan'ın dediği gibi dans ve tiyatronun el ele tutuştuğu bir yolculuk. Şartlar oluşursa turneye çıkmayı çok isteriz."

Soru: Balerinliğin zor yanları nelerdir, mesela sürekli rejim mi yapıyorsunuz?

İlke Kodal: "Balerin, ulaşılmaz gibi görünür, hayranlık uyandırır, büyüler. Ama biz de insanız, herkes gibiyiz. Balerinlerin de özel hayatında sevinçleri, üzüntüleri olur, yorgundur, ayakları, bacakları ağrır ama onu sahneye yansıtmaz, sahnemiz bizlerin kutsal mekanıdır. Sahnede anlatılan hikayeye bürünür ve hayattan uzaklaşır. Sahneden indikten sonra o karakterden hemen çıkamaz ama sonra üzüntümüzle sevincimizle yorgunluğumuzla derdimizle baş başa kalırız. Bu da insani yönümüzdür. Yediklerime dikkat ediyorum, protein ağırlıklı besleniyorum ama sevdiğim lezzetlerden de kendimi mahrum bırakmıyorum."

- "Tekrar dünyaya gelsem, yine balerin olurum"

Soru: Baleye nasıl başladınız?

İlke Kodal: "Annemin yönlendirmesiyle baleye başladım sonra da seçimimi yaptım. İlkokuldayken yarı zamanlı konservatuvara başladım, uygun görüldüm ve tam zamanlı konservatuvarı kazandım. Bir liseyi daha kazanmıştım annem 'Seçim yap?' dedi, tabii ki 'Bale' dedim. Aslında bu güdüsel bir şey. Neler yapabileceğinizi bilmiyorsunuz 10 yaşında, bir amaca baş koyup başlıyorsunuz. Yolculuk on sene sürüyor.

Bale sanatına kafanızı, kalbinizi koyduysanız artık bu yolda ne yapılması gerekiyorsa her şeyi kabul etmiş oluyorsunuz. Çocuk yaşta başlayan bu zarif ve zorlu maratonu konservatuvar dönemi boyunca yaşadıkça keşfediyorsunuz. Gençliğinizi hayatınızla uyumlamayı öğreniyorsunuz. Hayatı kaçırmadan yaşamayı öğreniyorsunuz, zaten sonra hayatın kendisi oluyor. Bedeninin neler yapabildiğini keşfediyorsunuz, bu keşif sonsuza kadar devam ediyor çünkü sanat sınır tanımıyor. Tekrar dünyaya gelsem, yine balerin olurum, başka bir şey düşünmem."

- "Çalışmalara devam ediyoruz ve asla 'Ben oldum.' demiyoruz"

Soru: Balerinlik zor bir meslek mi, yeni nesle ne önerirsiniz?

İlke Kodal: "Bale sanatı madencilikten sonra gelen en zor meslekmiş. Gerçekten çok zor ama zorluğunun karşılığını alkışlarla ve kendi sınırlarınızı daha da zorlayarak aldığınızda da çok zevkli. Her gün bale egzersizi olmazsa olmazımız. Düzenli egzersiz, pilates, aletli çalışma. Kasları boş bırakmıyoruz. Ayak bakımı çok önemli. Ayaklarımıza yüzümüzden daha çok bakmışlığımız vardır. Ayakları pudralıyoruz, kremliyoruz, alkollüyoruz, tuzlu suda, buzlu suda bekletiyoruz.

Bizimkisi bir aşk hikayesi. Balerin olmak isteyenler çok çalışsınlar, severek yapsınlar, sevmeden olmaz, sabredecekler. Bir an önce yapılabilecek bir şey değil bu yolda sevgi, sabır ve disiplinle yola devam ederlerse başarıyı elde ederler. Geçenlerde bir yerde okumuştum 'Sabretmek beklemek değil, sabretmek çalışmaktır.' diyordu. Çalışmalara devam ediyoruz ve asla 'Ben oldum.' demiyoruz."