Geçen hafta İskandinavya'nin güzel ülkesi Norvec'in başkenti Oslo’dan bahsetmiştim. Norveç’ e kadar gidip fiyortlar kraliçesi Bergen'e uğramadan olmazdı. Kısa ve tatlı bir seyahat olduysa da Vikinglerin yaşadığı en son yeri gormek ilginçti.

Bergen Norveç'in güney batısında yer alan ve Oslo’dan sonra ikinci büyük kenti olsasa daha çok balıkçı kasabalarını andıran şirin bir liman şehri.

Havanın soğuk ve karlı olması ve kısa kalişım süresiyle çok fazla aktivitelere katilamadiysamda cigerlerime çektiğim temiz hava ve mis i kokulu kahvesi bir nebzede olsa büyük şehirlerde yaşamanın verdiği stresi üzerinden atmama yardımcı oldu. Özelliklede Oslo'dan aldığım 7 saat süren kırmızı trenle yaptığım yolculuk kesinlikle unutulmazdı. Sımsıcak bir trenin içinde karlarla kaplı bembeyaz doğayla bir kahve eşliğinde Bergen’e ulaşmak çok keyif vericiydi. Monte Blanc daglarinda yaptığım yolculukları unutturmayacak kalitedeydi.

 

 

Her ne kadar Bergen'e 270 gün yağmur yağdığı söylensede ben yağmayan iki gününe denk geldiğim için bol bol yürüyüş yapma imkânı buldum. Şehri tamamıyla yürüyerek gezdimse de çok düzenli tram ve otobüs seferleri var.

Bergen o kadar güven verdiki  bana Airbnb'den kiraladığı dairede kapıyı kilitleme gereği bile görmemişim gece odaya birisi girip Greger nerde diye sorunca farkına vardım. Greger ve Jane çok şeker bir Norveçli cift. Norveçlilerin mutlaka eve girdiklerinde ayakkabılarını çıkarttıkları söylediler. Avrupa'da çok alışkın bir durum olmadığı için sasirdim.

Şehrin tarihi limanı ve kıyısındaki renkli, üçgen çatılı ahşap evlerin olduğu bölgeye Bryggen evlerde Hansa Evleri deniyor. Bu çok şirin diye adlandıracağı evler Unesco'nun Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alıyor. Evlerin alt katlarında ise hediyelik eşya satan dükkânlar ve kafeler var.

 

 

Bergen’in manzarasını izlemek ve şehri daha yakından tanımak için Floyen tepesine çıkılıyor. Denizden 320 m yükseklikte güneşin batışına şahit olmak inanılmaz güzel, yazın güneşin gece yarısı battığı bir döneme denk gelirse sıra dışı bir tecrübe olacaktır.

Limanda kurulan balık markette standlar kış nedeniyle kurulmamıştı o yüzden yerleşik olan restorantlarda balık çorbası ve somon balığı denedim. Somon balığı sanki bir başka lezzetli Norvecte.

Balina balığı deneme şansım olmadı bu Bergen’e tekrar gitme nedenlerinden biri hem bir dahaki sefere tekneyle fiyord tutuda yapar Bergen’i daha yakından tanırım.

Bergen’de gezilmesi gereken bir çok müze ayrıca girişinde birde akvaryum var. Müze olarak Hansen evlerinden birini ziyaret edebildim içindeki eski mobilyalar çok etkileyiciydi mutlaka görülmesi gerekir

Yolunuz Norveç'e ne kadar düşer bilmiyorum ama eğer Ryanair’den red edemiyeceginiz bir email gelirse hiç kaçırmayın derim. Fırsatları iyi değerlendirmek gerekir

Haftaya görüşmek üzere