Haziran ayının başları olmasına karşın hala kaloriferleri yakıyoruz. Havalar bir türlü ısınmadı.Yağmurlar ha bire yağıyor bu yıl.Yani mevsimlerde değişti gibi. Geçen hafta 2 gün çöl sıcaklarından kavrulduk. Hatta güney illerimizde üreticilerimizin ürünleri sıcaktan zarar gördü. Bu günlerde ise soğuklar ve yağışlar nedeniyle birtürlü kendimizi ve mahsullerimizin kendilerini toparlamaları da zaman alacak gibi. Tarlalar bahçeler okadar yeşermiş güzel olmuşlarki yürürken içlerinde kayboluyorsun. O belime kadar uzun çimenlerin üstüne uzanıverdim. Vee en derin şekilde o mis kokuları ciğerlerime çekerek rahatladım. Ve Allaha bir kere daha şükür etmek fırsatını buldum. O kadar çeşitli koku ve aromalar varki içinden seçim bile yapamaıyorsunuz. Hepsinin kokusu, güzelliği, özelliği ayrı ayrı. 

Aylardır sanki sadece 65 yaş üstü kişilerden virüs bulaşıyormuş gibi bizleri evlere hapsettiler. Çalışanlar çıkıp dolaşabiliyor. Ama bizler ekmek almayaya da bankalardaki hesaplarımızdan paramızı bile çekip harcayamaz durumdayız. Belediyelerde, bankalarda ve diger devlet kuruluşlarındaki işlerimiz bekliyor. Geçen gün emlak verğisi diye bir bildiri geldi. Ayrıca 56 lirada faiz bindirmişler. Zamanında vergilerimizi bile elimizde olmayan durumlardan faiz yiyerek ödemeye oda ona buna rica ederek gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bence pazar günleri verdikleri birkaç saati mesai satlerinden bir güne ayarlasalar. Hiç olmazsa işlerimizi kendimiz istediğimiz gibi yapma olanağı bulabiliriz. Ama kime neyi anlatacaksın? Pazar günü biraz sokağa çıkanlar yürümeyi unuttuklarını, hareket etmekte zorlandıklarını tıkandıklarını söylüyorlar. Bizler alışik değiliz böyle kapanmaya. Hep kendi işimizi kendimiz istediğimiz gibi yapmaya. 

İnşallah en kısa zamanda bu virüs denilen belada ortadan kalkarda rahatca hareket ederek ihtiyaçlarımızı görme olanağınıda elde ederiz. Neyse boş verelim olumsuzlukları. Hiç olmazsa bir kuşun ötüşünü, balkonlardan, pencerelerden de olsa temiz havayı koklamayı birer Allahın nimeti olduğunuda öğrendik bu virüs nedeniyle. Allah bundan kötü etmesin. Yataklara yatırıpta kapılara bakmaktan bizleri ve herkeside korusun. Yani beterinde beteri var. En azından gözlerimizle görebiliyoruz doğayı, renkleri, çiçekleri, ağaçları. Birkaç adımda olsa yürüyebiliyoruz. Bunları yapamayanlarda var unutmayalım. Unutsak bile bize bir virüs bunların ne kadar önemli olduğunu, halimize şükretmemiz gerektiğini öğretti. İşimize bakalım. Hayattan zevk almaya bakalım. 

Hepinize sağlık ve huzurlarla dolu günler dilerim.