Suriye’de iç çatışmalar başladığında Türkmenler’den çığlık üstüne çığlık gelmişti. Türkmen sözcüleri “Tehlike kapımıza dayanmadan Türkiye bize başta silah olmak üzere her türlü yardımı yapmalıdır. Kendimizi koruyacak silahımız yok. Kendimizi, ailelerimizi ve topraklarımızı koruyamayacak durumdayız” diyorlardı.

Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. O dönemler yazdığımız tüm yazılarda AK Parti Hükümeti’nin Türkmenlerin isteklerine ve çığlıklarına kulaklarını kapattıklarını, soydaşlarımızı yalnız bıraktığını sıkça yazmıştık. Bölgedeki Araplara, çeşitli aşırı İslami gruplara yardım ve destekte bulunan Hükümet bir türlü Türkmenlerin sesini duymak istemedi.

Konu ile ilgili bir üzüntü veren olay da, yerlerinden yurtlarından edilen, katliamlara uğrayan Türkmenlerin sınırdan Türkiye’ye alınmaması olmuştur. 2 milyonun üzerinde Suriyeli Arap sığınmacıya kapılarımızı açtık ama soydaşlarımıza bu kapıları kapattık. Bu da uzun süre eleştiri konusu olmuş, daha sonra sınırlı da olsa Türkmenlerden Türkiye’ye geçişler sağlanmıştı.

Şimdi gelinen noktaya bakalım:

Bölgedeki Türkmenler göç etmeye zorlanıyor. IŞİD saldırıları soydaşlarımızı daha da sıkıntıya soktu. Bir yandan IŞİD diğer yandan PKK’nın Suriye kolu PYD’nin arasında kalan Türkmenler şu anda kentleri boşaltmak, canlarını kurtarmak durumunda bırakılmışlardır.

İşin ilginç tarafı IŞİD ele geçirdiği Türkmen Köylerini, daha sonra PYD’ ye bırakıyor.  PYD güçleri Amerika’nın da desteği ile, Kuzey Suriye’de bir koridor oluşturuyor. Buradaki bütün Türkmen izlerinin de bu şekilde silinmekte olduğunu görmekteyiz.

Bazı gelişmeleri iyi okumak gerekiyor. Zaten dış politika, gelişmeleri iyi okuma sanatıdır. Bugüne kadar bunu yapabildiğimizi söyleyebilir miyiz?

ABD Başkanı Obama, sonunda niyetlerini açıkça ortaya koydu. “PYD bölgede bizim kara gücümüzdür” dedi. PKK/PYD ile ortaklık içinde olduklarını, IŞİD’a karşı yapılan operasyonda da kara gücü olarak bunlardan istifade ettiklerini açıkladı.

Geriye baktığımızda Türkmenlerin önce Kuzey Irak’ta, daha sonra Suriye’de yok edilmeye çalışılmakta olduğunu daha açık biçimde görürüz. Her iki ülkede ve bölgede Türkmenler yok edilmeye çalışılıyor.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşad Salihi, IŞİD’in kontrolündeki Türkmen kenti Telafer'in tehlike altında olduğunu söylüyor. Salihi "IŞİD’ın ele geçirdiği bölgeler sonradan başka güçlere teslim ediliyor. Türkmen nüfusuna sahip Telafer ile Tel Abyad'ı birbirine bağlayan şerit de tehlike sinyalleri veriyor. Telafer'in kurtarılmasında Telaferliler yerine başka güçlerin yer alması, bu bölgenin de Tel Abyad gibi Kürt kantonu projesine dahil edileceği anlamına gelir" diyerek bölgedeki tehlikeyi bir kez daha ortaya koyuyor.

Erşad Salihi, IŞİD'e karşı mücadele eden Türkmen gönüllü askerlerinin silah ve mühimmata ihtiyaç duyduğunu dile getirerek, şunları ifade ediyor:

"Peşmergeyle aramızdaki fark onların tank ve diğer ağır silahlarla hava desteğine sahip olmaları. Türkmenler ise kendi kısıtlı imkânlarıyla elde ettikleri küçük çaplı silahlarla savaşıyor. Türkmenlerin silahlandırılmasını bir yandan Kürtler (IKBY) engellerken diğer yandan merkezi yönetim ciddiyetsiz davranıyor. Bizler, silahlarımızı kendi iş adamlarımızın finansmanıyla alabiliyoruz." 

Salihi, Kerkük'ün güvenliğinin de risk altında olduğunu vurgulayarak, "Bunun nedeni, merkezi yönetime bağlı az sayıdaki güvenlik gücünün emniyeti sağlamadaki zaafı ve Peşmergenin sadece belirli bölgeleri koruyabilmesinden kaynaklanmaktadır. Kentin güvenliğini sağlayacak ortak mekanizma olmadığı için tehlike her zaman söz konusu olacak" diye endişelerini dile getiriyor.

Musul'a bağlı Türkmen Telafer ilçesindeki durumun içler acısı olduğunu dile getiren Salihi, bu kentin kontrolünü elinde bulunduran IŞİD’e yönelik operasyonun yakın zamanda başlama ihtimalinin "düşük" olduğunu öne sürerek, söz konusu operasyon için Irak ordusunun gerekli hazırlıkları tamamlayamadığını söylüyor.

İşte, Türk ve Türkiye düşmanı hain Barzani’nin Türkmenleri yok etmek için başlattığı temizlik şimdi Amerika’nın politikaları ile IŞİD eli ile gerçekleştiriliyor. IŞİD’ın Türkmenleri hedef seçmesi, toplu katliamlara başlaması aynı zamanda bölgede mezhep çatışmalarını yaygınlaşabileceği endişelerini de artırıyor.

Her zaman söylediğimiz gibi bir Amerika projesi olan IŞİD, bölgede kullanılıyor. IŞİD bahanesi ile bölgedeki temizlik sürüyor. Bütün hedef Kuzey Irak ile Kuzey Suriye’nin PKK/PYD’nin silahlı güçlerinin eline geçmesidir. Bakıyoruz, bu proje de takır takır işletiliyor. Türkiye ise bütün bu oldu-bitteler karşısında hiçbir şey yapamayacak durumda.

Daha düne kadar Kuzey Irak’taki Kerkük Türkmenlerinin sorunlarına ilgisiz kalmamız, bugün Suriye’deki Türkmenlerle devam ediyor. Sonuç, Türkmenlerin her iki bölgede de haritadan silinmesi ile noktalanacak gibi görünüyor. Bütün bu gelişmelere seyirci mi kalacağız?

Söylemek istediğimiz ve beklentimizi şudur:

Hükümet olanlar, Türkmenler’in durumu karşısında ne yapacak? Nasıl bir strateji uygulanacak? Olup-bitenler karşısında sessizliğini sürdürecek mi? Ya da en büyük müttefikimiz Amerika ile Türkmenler’in korunması konusunda bir anlaşamaya varacak mı? Ortada çok karmaşık bir durum var. Ancak, önemli olan sorunların çözümüdür. Bu sorunların çözümünde Hükümet olanlardan daha cesur ve atak politikalar bekliyoruz. Türkmenler konusunda geçmişteki hatalarımızı yinelemeyelim.