Türkiye madenler bakımından zengin bir ülkedir. Bu bağlamda Türkiye'de madencilik gelişmiş sanayi kollarından biridir. 

Türkiye bazı madenler bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasındadır. Türkiye'nin madenlerinin tamamı henüz belirlenmemiştir. Maden arama çalışmalarının devam etmekte olduğunu bu bakımdan her geçen gün yeni maden yatakları bulunmakta olduğunu da belirtmemiz gerekir.

Bu bağlamda son yıllarda en çok öne çıkan iki madenimiz sanırım Toryum ve Bor madenleridir. 

Son yıllarda nükleer enerjinin gelecekteki yakıtının toryum olabileceği ifade edilmektedir. Türkiye’nin şu ana kadar keşfedilmiş toryum rezervleri bakımından dünyada ikinci sırada olduğunu biliyor muydunuz? 

Toryum konusundaki bazı uzmanlar Türkiye’nin Toryum sayesinde kendi yakıtını kullanarak enerji üretebileceğini bu bağlamda önümüzdeki bin yıllık elektrik enerjisini bu şekilde karşılayabileceğini belirtiliyorlar.  

Toryum konusunda kamuoyuna yansıdığı kadarı ile geçmişte ABD’li nükleer fizikçi Alvin Weinberg ve ekibinin Oak Ridge laboratuarlarında çeşitli çalışmalar yaptıkları ve çalışır durumda enerji üretecek düzeyde buluşlar gerçekleştirdikleri bilinmekte. Ancak bu konunun 1960’ların sonunda ansızın dikkat çekici şekilde kapatılmış olduğunun özellikle altını çizmek gerekir. 

Uranyum gibi nükleer enerji hammaddesi olan toryumun, daha güvenli ve temiz olduğu ifade edilmektedir.  Bu bağlamda Toryum reaktörlerinin atık problemini de çözdüğü de özellikle belirtilmektedir

Süreç içerisinde Almanya, Çin ve Hindistan’ın toryum enerji ile üretimi gerçekleştirmişlerdir.

Toryumlu yakıt denemeleri 1960 yıllarının ortalarında başlamıştır. Toryum bugün için hala geleceğini bekleyen bir nükleer yakıt hammaddesi durumundadır. Bunun en büyük nedeni ise nükleer yakıt çevrim sorunudur!

CERN’de (Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi) ATLAS ve CAST deneylerinde Türk Gurubu liderliğini yürüten parçacık fizikçisi Prof. Dr. Engin Arık, 2007’de Toryum elementinin nükleer yakıta çevrilmesini başarmış ve bununla ilgili bilimsel bir prototip geliştirmişti!

Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü‘nde Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Engin Arık, 2007’de Türkiye’de çok önemli rezervleri bulunan toryum madeninin enerji sorununa temiz ve ekonomik bir çözüm olabileceğini söylemiş ardından da hatırlanacağı üzere şüpheli bir uçak kazası sonucunda hayatını kaybetmişti.

Prof. Dr. Engin Arık’ın uçağa binerken yaptığı telefon konuşmalarında Toryum elementinin nükleer yakıta çevrilmesiyle ilgili çalışmasında ve bununla ilgili olarak geliştirmiş olduğu prototipten bahsettiği ifade edilmişti.

Arık, Isparta’da yapılacak bilim kongresinde Toryum elementinin nükleer yakıta çevrilmesiyle ilgili prototipi meslektaşlarına tanıtmaya gidiyordu.

30 Kasım 2007 Günü şüphelerle dolu elim kaza meydana geldi. Kaza sonrası söz konusu prototip ve çalışma notları ortadan kayboldu! Bu durum tabi ki birçok şüpheleri de beraberinde getirmiştir.

Arık, Türkiye’nin toryum ile elektrik enerjisi üretebilme olanağına kavuştuğunda trilyonlarca varil petrole eş değerde bir enerji kaynağının sahibi olacağını da ileri sürmüştü.

Ayrıca ifade etmek gerekir ki konunun uzmanları, Toryum’un kesinlikle patlama tehlikesi yok, Çernobil benzeri bir felaketin tekrarlanması mümkün değil, Reaktörün fişini çektiğinizde her türlü işlem duruyor ve doğa kirlenmiyor, minimum atıklar da uzun ömürlü değil demektedirler…

Toryum konusunda Türkiye, öyle anlaşılıyor ki sessiz ve derinden çalışmalar yapmaya yönelmiştir. Umarım bu konuda önemli başarılar elde edilir…

Türkiye için Toryum yanında diğer bir önemli madende Bor madenidir.  Bor madeni gelecek yüzyılın petrolü, stratejik maden, anahtar element olarak tanımlanmaktadır.

Bu bağlamda uzay teknolojisinden, bilişim sektörüne, nükleer teknolojisinden savaş sanayine kadar yüzlerce değişik alanda kullanılan bor minerali, petrol ve doğalgaz kadar büyük bir stratejik değere sahip olup, Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemlidir.

Dünya bor rezervinin %72,3‟üne sahip olan Türkiye yakın bir gelecekte diğer ülkelerdeki rezervlerin tükenebilir durumda olması nedeniyle bor konusunda tek egemen ülke olabilecektir.

Borun tutuşma sıcaklığının yüksek olması, yanma sonucunda kolaylıkla aktarılabilecek katı ürün vermesi ve çevreyi kirletecek atıkların açığa çıkmaması, bu ürünün enerji kaynağı olarak kullanılmasını cazip kılmaktadır.

Son yıllardaki bilimsel çalışmalar, bor ve bor bileşiklerini, hidrojen depolama ve üretiminde kullanılan bir enerji kaynağı konumuna getirmiştir. Bu nedenle, borun, hidrojen ve yakıt pili teknolojileri için önemi giderek artmaktadır. 

Türkiye’de yapılan son çalışmalarda nano boyutlarda bor nitrür kaplama kullanıldığı açıklandı. Sonuç olarak lityum iyon bataryalardan 10 kat daha yüksek kapasiteli bir batarya elde edildiği açıklanmıştır.

10 kat daha yüksek kapasite demek, üretilen yeni bataryanın, aynı boyutlardaki lityum iyon rakiplerine kıyasla 10 kat daha uzun süre kullanılabileceği anlamına geliyor. Bu konunun öneminin anlaşılabilmesi için şu örneği vermek isterim, her gün telefon şarj etmek yerine ortalama 10 günde 1 telefonunuzu şarj ettiğinizi düşününüz. 

Hidrojen, bir bor bileşiği olan Sodyum Borhidrürden hiçbir zararlı yan ürün oluşmaksızın üretilebilmektedir. Sodyum Borhidrür, ayrıca yakıt pilleri için potansiyel yakıt konumundadır. Hidrojen çok etkin ve temiz bir yakıttır. Yanması sonucu kirliliğe yol açacak herhangi bir ürün ortaya çıkmaması nedeniyle aynı zamanda da çevreye uygun bir enerji kaynağıdır. Gelecekte petrol ve kömür gibi fosil yakıtların tükenebileceği göz önüne alınırsa bor geleceğin yakıtı konumuna da geçebilecektir. 

Borun yaygın olarak kullanıldığı alanlardan biri de iletişim, elektronik ve bilgisayar teknolojisidir. Dizüstü bilgisayarlar, cep telefonları ve diğer hareketli (mobil) iletişim araçlarında kullanılan akım levhalarının temel hammaddelerinden biri bordur.

Bor ve borlu bileşikler nükleer sanayinde de büyük bir öneme sahiptir. Atom reaktörlerinde bor çelikler, bor karbürler ve titanbor alaşımları kullanılmaktadır. Bor nükleer reaktörlerde parçalanma sonucu çıkan termal nötronları emme kabiliyeti bakımından rakipsizdir. Ayrıca nükleer atıkların depolanması için de kolemanit minerali kullanılmaktadır.

Özellikle askeri araç-gereç, uzay ve hava araçları, iletişim ve enerji üretimi konularına yönelik araştırmalar başta ABD olmak üzere gelişmiş Avrupa ülkeleri ve Japonya‟da yoğun bir şekilde devam etmektedir. 

Özellikle borlu yakıtların kullanıldığı uçakların hem hızları hem de uçuş mesafeleri arttığı gibi, radarlara yakalanmama ve araç ağırlıklarının da azalmasına neden olmaktadır. 

Bor minerallerinin kara ve deniz ulaşımında kullanılan araçlarda da yapı elemanlarına ek olarak diğer yakıtlarla karşılaştırıldığında yüksek yoğunlukta enerjiye sahip olması nedeniyle yakıt olarak da kullanımı konusunda araştırmalar halen devam etmektedir. 

Türkiye’nin maden alanında kısaca öne çıkan mevcut potansiyeli, girişim ve hamleleri böyle. Türkiye’nin maden alanında özellikle de Toryum ve Bor konularında önümüzdeki süreçte daha ne gibi yeni sürpriz yeni girişim ve hamleleri olacağını bekleyerek hep birlikte göreceğiz…