Bingöl'de Doğu Anadolu Fay Hattı'nın kollarının tespiti için çalışma yürütülüyor.Bingöl Üniversitesi Enerji, Çevre ve Doğal Afet Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Kenan Akbayram, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rektör Prof. Dr. İbrahim Çapak'ın katkısıyla 4 ay önce kurulan merkezin deprem başta olmak üzere jeolojik ve klimatolojik risk araştırmaları yapacağını söyledi.

Deprem açısından riskli bölgeler arasında bulunan Bingöl'deki fay hatlarının bilinmeyen kollarını araştırmak için çalışma başlattıklarını belirten Akbayram, ilk incelemeyi 1971'de meydana gelen ve 800'ü aşkın kişinin yaşamını yitirdiği depremin oluştuğu Göynük Fay Hattı'nın devamı olan kırıkları içeren Bingöl Ovası'ndan başlattıklarını kaydetti.

Muş kara yolu üzerindeki Kaleönü Mahallesi'nin bulunduğu alanı da kapsayan söz konusu bölgede gerçekleştirdikleri alan araştırması ve ölçümler neticesinde Göynük Fay Hattı'nın çok sayıda kola sahip olduğunu tespit ettiklerini aktaran Akbayram, şu bilgileri verdi:

"1971'deki depremde 5 binden fazla bina yıkıldı, 800'den fazla da insanımız öldü. Depremi yaratan fay hattının doğu yönündeki devamı maalesef bilinmiyordu. Yaptığımız çalışmalardaki tespitlerimize göre, bu fayın devamı Kaleönü Mahallesi'nden Bingöl Üniversitesinin de üzerinde yer aldığı Uydukent Mahallesi’ne doğru devam ediyor. Yürüttüğümüz jeolojik araştırmalarla birlikte ilerleyen dönemde yapacağımız jeofizik (manyetik ve sismik) araştırmalar sonucunda fay kolların durumuna ilişkin net durum ortaya çıkacak."

- Deprem riski çok yüksek

1971 depreminin ardından bölgede enerji birikimi olduğuna ve dolayısıyla Göynük Fay Hattı'nın yüksek depremsellik riski taşıdığına işaret eden Akbayram, "Karlıova'da Doğu Anadolu Fay Hattı, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Varto Fayı kesişiyor. 1966’da Varto ve 1939’da Erzincan’da depreme neden olan fayların ortasında Yedisu ilçesi ve bu ilçeden adını alan Yedisu Fayı yer alıyor." bilgisini aktardı.

Müdür Kenan Akbayram, Bingöl şehir merkezinin bulunduğu ovanın deprem açısından yüksek katlı yapılaşmaya uygun olmadığını dile getirerek, zeminin deprem dalgalarının titreşimlerini büyütme özelliğine sahip olduğunu söyledi.

Bingöl şehir merkezinin Bingöl Ovası'nın üzerinde yer aldığını hatırlatan Akbayram, şunları söyledi:

"Ova zemininin şöyle bir özeliği var; bunlar depremler esnasında yayılan sismik dalgaların genliklerini büyütüyorlar. Yani binalarımız ne kadar sağlam olursa olsun, buradaki zemin bir jöle gibi davranıyor, çok hızlı hareket ediyor. Çok hızlı hareket ettiği için de bu binaların yıkım riski çok daha fazla oluyor. Bingöl Ovası, faylar tarafından açılmış bir ova. Bingöl'ün şehir merkezinin bulunduğu yer, akarsu zeminidir fakat ovanın etrafındaki dağlık alan ise genelde bazalt, andezit ve volkanik kayalıklardan oluşuyor. Buralar daha sağlam olduğu için yerleşimin orada olması gerekiyor."

- Araştırma 2 yıl sürecek

Akbayram, Genç ilçesinin üzerine yerleştiği Genç Fayı'nda ise 100 yıldan fazla süredir deprem olmadığını ve buranın depremselliğinin de yeterince araştırılmadığını ifade ederek, "Bu fayı da inceleyeceğiz. Bingöl deprem açısından riskli bir il. Burada kesişen Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fay hatlarının birçok kolu var. Bu kolları araştırmayla ortaya koyacağız. Çalışmamız yaklaşık 2 yıl sürecek. 3 aydır araştırmaya başladık ve daha yolun başındayız." diye konuştu.