Sn. Kemal KILIÇDAROĞLU, CHP Genel Başkanı, Öncelikle, bu zorlu hava koşullarında, günlerdir süren kutlu yürüyüşünüz için sizi ve şahsınızda örgütünüzü kutluyoruz. Yine bu zorlu mücadelede sizlere destek veren basın  kuruluşları ve  vatandaşlarımızı selamlıyoruz.

Sayın Genel Başkan,

Türkiye 16 Nisan 2017 tarihinde seçim yasaları ihlal edilerek yapılan hileli bir halk oylaması ile yeni ve karanlık bir sürece girmiştir. Bu halk oylamasının gerçek galipleri  Cumhuriyetin niteliklerini yaşam biçimi edinmiş aydınlık insanlarımızdır. Halk oylaması sonuçları “yenilmez” denilen bu iktidarın doğru politikalar uygulanarak, geniş halk yığınları ile birleşerek alaşağı edilebileceğini göstermiştir. Şimdi hedefimiz ;   Aslında çoğunluk olan " HAYIR” oylarının sayısını daha da arttırarak tartışmasız bir sonuç almak ve Cumhuriyetimizi yeniden güçler ayrılığının esas olduğu, parlamenter sisteme , özetle Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti kuruluş ayarlarına döndürmek olmalıdır. Kısa bir değerlendirme yaparsak: İlk tespit; 

*Halkoylaması süreci baştan sona kanunsuzluk ve hukuksuzluk süreci olmuştur

* YSK kararı bir hukuk skandalıdır. 298 sayılı yasanın emredici kurallarına, kendi genelgelerine, içtihatlara aykırı bir gerekçe yaratılmış, “evet” zorla kazandırılmıştır.

*  KONDA Araştırma Şirketinin, halk oylaması sonucuyla ilgili yaptığı çalışmadan, geçersiz oyların belli bir amaçla ve belli bir bölgede özellikle servis edildiği anlaşılmaktadır.

*Sonuçta bu halkoylaması, tarihte “kirli” bir seçim olarak yerini almıştır.

İkinci tespit; 

*Bu Anayasa değişikliği bir rejim değişikliğidir; Cumhuriyeti kuran kurucu iktidarın iradesi yok edilmiş, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sistemi esas alan laik-demokratik Cumhuriyet, yerini egemenliğin tek kişide toplandığı totaliter bir rejime bırakmıştır.

 Üçüncü tespit;

*Anayasa değişikliği 100 yıllık emperyalist bir tuzaktır. BOP’nin kirli ayağıdır. Hedefi Türkiye’nin Ülke bütünlüğüdür. Bölünmedir. Kürdistandır; hatırlarsanız 2003’te Meclis Amerika’nın Irak’ı işgal planına katılmamış, 1 Mart tezkeresi reddedilmiş idi.

Bu olayla ilgili olarak, CIA’nın Ortadoğu istasyon şefi Paul Henze’nin Pentagon’a verdiği rapor ilginçtir,  hepimiz biliriz;  “… Türkiye Cumhuriyeti’nin çok güçlü denetim mekanizmalarının olduğu, Hükümet ele geçirilse Meclis, Meclis ele geçirilirse yargı, O da  ele geçirilirse Ordu engelinin olduğu, Başkanlık rejimi kurulmadan Türkiye’nin ‘kontrol’ edilemeyeceği…” rapor edilmiştir.

*Sonrasında RTE , BOP eşbaşkanı yapılmış, kumpas davalarla Ordu'nun içi boşaltılıp Feto 'ya teslim edilmiş , yargı siyasallaştırılmış,sıra anayasa yolu ile Türkiye'ye başkanlık sistemini dayatmaya  gelmiş ve sonuç 16 Nisan’da   alınmıştır.

* Bu süreci bütün olarak görüp hedef belirlemek  mücadelenin başarılması için zorunludur.

 *Özetle ;  Emperyalizme karşı tarihin ilk Ulusal Kurtuluş Savaşını vererek zafere ulaşan Türk ulusu, yeniden 100 yıl önceki kuşatma ortamına getirilmiş, aynen 100 yıl önceki gibi ülkeyi yönetenlerin aymazlığı yanında çıkarlarını emperyalistlerle birleştiren iç savaş kışkırtıcıları ile uğraşmaktadır. Bir yandan  bölücü terör, bir yandan dinci terör, Türkiye Cumhuriyeti devletini içten ele geçiren FETÖ belası ile el ele vererek, barış, demokrasi ve huzur ortamını yok etmektedir.

* Ülkemizi yeniden mutlu, geleceğe güvenle bakan, özgür insanların ülkesi haline getirecek program ve ilkeler Mustafa Kemal Atatürk’ten bize emaneti olan Cumhuriyet Halk Partisinin köklerinde (Cumhuriyet'in kurucu felsefesinde)  vardır. Yapacağımız iş bu köklere sımsıkı sarılmaktan ibarettir.

Sayın Genel Başkan,

Yukarda ifade ettiğimiz tespitler çerçevesinde, önümüzdeki sürece ilişkin önerilerimiz aşağıdaki gibidir:

* Ulusal egemenliği esas alan Cumhuriyet rejimi değiştirilmiştir.   

Halkoylamasında HAYIR diyen gerçek çoğunluğun AMACI ; Egemenliği,   hileyle gaspedenlerin elinden alıp, gerçek sahibine, Türk Milleti’ne  teslim edene kadar sürekli MÜCADELE olmalıdır.

* Bu çerçevede birlikte " ortak akılla "yürütülecek MÜCADELEDE ;

(1) Halkoylaması sonuçlarının meşru olmadığı  unutturulmamalı, “atı alanın Üsküdar'ı geçmesi” önlenmelidir.  Bunun için hala vakit vardır

(2) Cumhuriyet'in bir çağdaşlaşma,aydınlanma,demokrasi modeli olduğu, değişikliğin ise , "tek Adam  -  tek parti"  modeli olduğu iyi anlatılmalı, halkın gerçek bilgiye ulaşması , bire bir temasla ,yılmadan ,sürekli ,programlı ve örgütlü  bir biçimde yapılmalıdır.

ADD bu konuda tüm kadrolarını özveri ile mücadeleye katmaya hazırdır.

(3) Önümüzdeki süreçte yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri  var. Siyasi iktidarın kendi özel hedefleri için hayata geçirmeyi planladığı dar bölge seçim sistemi,baraj ve siyasi partiler yasasında yapmayı planladığı. değişiklikler ve sonuçları şimdiden halka anlatılmalı ,demokratık bir seçim sistemi için "ortak" çalışmalar yapılmalıdır.

(4)  Ohal uygulamaları ve Feto davalarının cadı avına dönüştüğü anlatılmalıdır.

(5) Seçim güvenliği --parmak boyasının kaldırılması gibi önemli  konularda yasal düzenlemeler yapılması için kamuoyu oluşturulmalıdır.

 

Tüm bu konular belki de erkene alınacak (2019 ) hedefine kilitlenmeli,bu çerçevede ele alınmalıdır.

(6) Ve  son olarak  ; 

Bugün "adalet " için yapılmakta olan bu  haklı yürüyüşün YÖNÜ ; " Tek adam, tek parti " rejimine  karşı  yürüyüşe// Gazi Meclis'in ,ulusal egemenliğin yeniden kazanılmasına//ve// diktatörlüğe karşı yürüyüşe dönüşmesi // bütünsel hedefe yönelmesi halinde BAŞARIYA ULAŞACAKTIR.

Türkiye bu süreçte çok değerli bir deneyim yaşamıştır.

* Birbirinden farklı yerlerde duran, farklı söylemleri olan kesimler,  aralarındaki her türlü etnik-dini-siyasi ayrılıkları bir yana bırakıp, Vatan-Cumhuriyet-Demokrasi üçgeninde buluştular. Ortak hedef için mücadele ettiler

* Bu anlamda, Türk Bayrağını sahiplenen ve toprak  bütünlüğünü savunan kişi ve kurumlarla geniş birliktelikleri sağlamak, platform ve cephe örgütlenmelerini illere yaymak gerekmektedir. Atatürkçü Düşünce Derneği bu işbirliğine hazırdır.

*Ülkede barış ortamını yok eden bölücü terör, laiklikten ve çağdaşlıktan uzaklaştıran dinci terör ve emperyalizmin oyunlarına açık hale getiren tutarsız dış politika ile aramıza ne kadar mesafe koyabilirsek bu iktidara son vermeye azimli halk kitleleri ile o kadar yakınlaşacağımıza inanıyoruz.

*  Partinizin de Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi uyarınca aynı görüşü paylaştığına inanıyoruz. Türkiye’de şu anda barış ve kardeşlik ortamını bozacak demokrasi düşmanlarının hedefinin, dost unsurların arasını açacak hamleler olduğu açıkça görülebilmektedir.

*  Çağdaşlıktan, demokrasiden, Cumhuriyetten yana olanlar asla bu TUZAĞA düşmemelidir.

Atatürkçü Düşünce Derneği, bozguncu unsurlarca hedefinden saptırılmadığı sürece bu zorlu mücadelenizin yanındadır. Saptıramayacaklarına da inanıyoruz.

Egemenliği saraydan alıp tekrar gerçek sahibi olan Türk milletine verinceye dek bu zorlu ve kutlu direnişin sürmesi ve başarıya ulaşması dileklerimiz ve saygılarımızla.

(3 Temmuz 2017)

Tansel  ÇÖLAŞAN

ADD Genel Başkanı