Silvan’a bağlı Bayrambaşı Köyü’nde 53 yaşındaki kızı Garip Sansarkan ile birlikte yaşayan Behiye Taşkıran’ın 8’i kız, biri erkek 9 çocuğundan 4 kuşak toplam 300 torunu bulunuyor. En büyük çocuğu 78, en küçük çocuğu 53 yaşında olan Behiye ninenin en büyük torunu 52 yaşında, en küçük torununun torunu ise 3 aylık.

Kızı Garip Sansarkan ile 2 gözlü evde yaşamını sürdüren Behiye Taşkıran, Cumhuriyet’in ilanından öncesini az da olsa hatırladığını, Cumhuriyet sonrası yılları ise çok iyi hatırladığını söyledi. Cumhuriyet dönemi, Şeyh Sait ayaklanması ve 3 dönem kıtlık içerisinde yaşadıklarını belirten Behiye nine, Türkçe bilmediği için torunları aracılığı ile yaşadıklarını anlattı.

Behiye nine, şöyle dedi:

“Kıtlık döneminde yiyecek bir şey yoktu, birçoğumuz kaplumbağaları yerdik, bahçelerde ve arazide topladığımız otları yerdik. O dönemlerde yoksulluk vardı. Günlerce aç kalıyorduk. 5 gün boyunca mağarada aç ve susuz bir şekilde perişan olduğumuzu hatırlıyorum. Hiçbir şey yemedim. Çok şükür şimdi her şey var insanlar rahata ulaştı. Atatürk’ten önce her tarafta savaş vardı. Ruslar bu dağları kuşatmışlardı. Mustafa Kemal Atatürk buralara kadar geldi, düşmanlarla savaştı. Allah kimseye savaşı yaşatmasın. Benim hiçbir gelirim yok, yetimleri olan kızımın yanında kalıyorum. Yokluk ve yoksulluk içinde geçti ömrüm. Bugüne kadar hiçbir yardım almadım. Bu yaşıma kadar şehirlerde hiç yaşamadım, şehir yaşantısı nedir bilmem, hep köyde yaşadım.”

Yaşlı kadının torunu Ali Korkutan, “Annemin annesi, aslında 117 yaşındadır. Cumhuriyet öncesini de sonrasını da görmüş. Ninem şen şakraktır, espriler yapar. Kendisine böyle bir felsefe edinmiş; devamlı espriler yaparak etrafına neşe saçıyor. Sürekli köy yaşantısında yaşamış, bazen yanımıza götürüyoruz. Yanımızda fazla kalmıyor hemen köye geri dönüyor. Köydeki hayvansal ürünler yoğurt, süt, peynir ve doğal otlarla sağlıklı yaşamış” diye konuştu.

Kaynak: Sözcü