AVRUPA AJANSI (AVA)-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, infaz düzenlemesine ilişkin, "Rüşvet yiyen adamı affedeceksin, çıkaracaksın, içeride yatmayacak, yarın devlette herkes rüşvet yiyecek. Böyle düzenleme olur mu? Bunu Anayasa Mahkemesi'ne de götürürüz." dedi. Kılıçdaroğlu, Habertürk TV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Koronavirüs salgınının ardından, CHP'nin hükumet olması halinde nasıl bir tutum izleyeceğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Çin'de olay çıkar çıkmaz Sağlık Bakanı'nın Bakanlar Kurulu'na bilgi vermesi gerektiğini ancak bunun olmadığını savundu."Ekonomik Sosyal Konseyi de hemen toplardım. Ayrıca tüm illerde süratle testler yaptırırdım." diyen Kılıçdaroğlu, Bilim Kurulu'nda Türk Tabipler Birliği ile Türk Eczacılar Birliği'nin bulunmamasını eleştirdi.

Dükkanları kapatılan esnafa güvence verilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "264 bin kişiye verildi. Toplam 1 milyon 753 bin 213 esnafımız var. Bunlarla ilgili bir önlem alındı mı? Alınmadı." ifadesini kullandı.Kılıçdaroğlu, askeri hastanelerin de bu süreçte açılması, kapatılan iş yerlerinin kirasının 3 ay süreyle ödenmesi gibi önlemler alınması gerektiğini aktardı.Kılıçdaroğlu, "(Pandemi hastaneleri oluşturacağım) diyorlar. 45 günde hastane mi olur? 45 günde zaten olay biter. Süratle sahra hastaneleri açacaktık. Testleri Türkiye genelinde yaygınlaştıracaktık." diye konuştu.

Kapatılan iş yerlerindeki çalışanların kredi kartı borçlarının da faizsiz 3 ay ertelenmesi yoluna gidilmesinin de önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Böylece yük toplum olarak paylaşılmış olacaktı." değerlendirmesini yaptı.

Hazine garantili ödemelerin de bir yıl ertelenmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu önlemleri aldığımızda 'evinde otur' dediğimiz adam evinde oturmuş olacaktı. Böylece sadece hafta sonları değil 10-15 günlük bir süreyle askıya alırım, temel üretim alanları hariç. Herkes evinde kalır, herkesin bir gelecek güvencesi olur, herkes rahat eder, devletine güvenir. Bu anlayışın egemen olması gerekirdi ve biz bunu yapabilirdik." görüşünü dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, neden bunların yapılamadığının sorulması üzerine, "Para bitti de bir şey yapamıyorlar. İşin Türkçesi bu." yanıtını verdi.

Şu anki durumun çıkış yollarını da gösterdiklerine dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, "Kontrollü bir şekilde Merkez Bankası bassın ve bu insanları perişan etmeyelim." dedi.

Üç alanda gecikmeli karar

Koronavirüs salgının ardından sağlık, işsizlik ve yoksulluk olmak üzere üç alanda çok gecikmeli kararlar alındığını öne süren Kılıçdaroğlu, bu kararların büyük bir kısmının da uygulanmadığını söyledi.

Banka kredisinden esnafın yüzde 8 oranında yararlandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Çok büyük laflar ediyorlar ama uygulama yok." dedi.

İşsizlik Sigortası Fonu'nda 131 milyar lira biriktiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu parayı nereye harcadılar? Bugünler için değil mi? Tıpkı Merkez Bankasının kefen parasının harcandığı gibi bu para da harcandı." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Hıfzıssıha Kanunu'na göre karantina uygulanan yerlerde ihtiyaç sahiplerinin tamamının yiyecek, içecek, doğal gaz, su gibi ihtiyaçlarının hükumetçe ödenmesi hükmü bulunduğunu anımsatarak, "Hükumetçe hangisinin elektrik, doğal gaz, su parası ödendi? Bir kısmına Kızılay sıcak yemek veriyor, diğerleri yok, yani yasayı dahi uygulamaktan aciz bir devletle karşı karşıyayız. Şimdi o vatandaşların tamamı tazminat davası açsalar hepsi kazanırlar." bilgisini paylaştı.

Bakan Soylu'nun görevden ayrılma talebi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun görevden ayrılma talebine ilişkin Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Sayın Soylu'nun istifasının Erdoğan tarafından büyük bir ihtimalle istenildiği de bir başka gerçek tabii. Bütün karar mercii Süleyman Soylu mu? Kararı alan kim? Erdoğan. Daha en başından beri Sayın Soylu, yaptığı açıklamada, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları' diye cümleye başlamadı mı? Talimatı veren kim? Erdoğan. Erdoğan çıkıp şimdi 'Ben bu talimatı vermedim' derse o zaman tamam. Ama Erdoğan'dan talimatsız bir bakanın, Sağlık Bakanı dahil herhangi bir şekilde bir karar alma şansı var mı? Yok, gerçekçi olalım. Tek adam rejimindeyiz. Kararı bir kişi alır, diğerleri uygular. Bakan diye tanımladığımız kişiler, gerçek anlamda seçilmiş bakanlar değil, bunlar bildiğimiz devlet memurları."

Şehir hastanelerini, garanti verildiği için eleştirdim

Kemal Kılıçdaroğlu, şehir hastanelerine yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, "Şehir hastaneleri niçin yapıldı?" diye bir eleştiri yapmadığını savunarak, "Bu modelle yapıldığı için, garanti verildiği için eleştirdim." yanıtını verdi.

Hastanelerle ilgili istediği rakamların kendisine verilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Hastane yapıyorsunuz, gayet güzel, itirazımız yok. Kaça yapıyorsunuz, ne kadar garanti verdiniz, ben bunu öğrenmek istiyorum. Bana bu rakam verilmiyor. O zaman ben niye vergi ödüyorum?" diye konuştu.

45 gün beklemeye gerek yok

İstanbul'da yapılacak iki hastaneye ilişkin görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, "Atatürk Havalimanı terminal binası rahatlıkla hastaneye dönüştürülebilir. Her şeyi hazır, niye yapmıyorsunuz da yeni bir şey yapıyorsunuz? Üstelik 45 günü beklemeye gerek yok, en geç 1 hafta içinde orası açılabilir. İhale bile açmadılar. Birisine verdiler. Kaça mal olacak onu da bilmiyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Kartal'da boş bir hastanenin durduğunu dile getiren ve o hastanenin açılması önerisinde bulunan Kılıçdaroğlu, "Açın orayı. 45 gün sonra belki yeni bir hastaneye ihtiyaç kalmayacak." dedi.

Düzenleme Anayasa'ya aykırı

Kılıçdaroğlu, soru üzerine infaz düzenlemesine yönelik kanun teklifine yönelik eleştirilerde bulundu.

AK Partililerden, teklife ilişkin görüşmelerinde düzenlemenin "adaletli" yapılmasını istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "İnfaz Yasası düzenlenecekse, örtülü aftan vazgeçilmesi gerektiğini" ifade etti.

Düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Rüşvet yiyen adamı affedeceksin, çıkaracaksın, içeride yatmayacak, yarın devlette herkes rüşvet yiyecek. Böyle düzenleme olur mu? Bunu Anayasa Mahkemesi'ne de götürürüz. Mahkeme, geçmişteki kararları paralelinde bir karar alırsa, bu yasayı iptal edecektir. Bize, 'Siz hapishanelerin boşalmasını istemiyorsunuz. Oradakilerin dışarı çıkmasını istemiyorsunuz' diyorlar. Şunu söyledim: Devlete karşı işlenen bir suç varsa, devlet onu affeder. Çocuğum öldürüldü, benden izin mi aldınız, onu affediyorsunuz? Benim evimi gelip soydu, benden izin mi aldınız bunu affediyorsunuz?"

"Sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesi için getirilen yasa teklifine" ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, sağlık çalışanlarına şiddete karşı alınacak önlemleri içeren teklifin TBMM'den oy birliğiyle çıkmasını arzuladıklarını vurguladı.

AK Parti ve MHP'nin teklifini değerlendireceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sadece hekimler için değil, bütün sağlık çalışanları için düzenleme yapılmasını istiyoruz. Bizim getirdiğimizi reddediyorlar, onlar getirirse biz kabul edeceğiz. Bu politik bir iş değildir. Hekimler hepimizin. Hekime yönelik şiddet varsa, buna yönelik önlem almak da parlamentonun görevidir." ifadelerini kullandı.