Bizi yönetenler şunu anlamak istemiyor:

Taksim Gezi Parkı ile başlayan eylemler, bir milletin baskıya, şiddete, yaşam tarzına müdahale etmeye çalışanlara, özgürlükler alanlarını kısmaya yönelik kararları alanlara karşı topyekûn uyanışı olmuştur. Bu insanlar, bindirilmiş kıtalar hiç değildir. Şiddetten uzak, vurmadan, kırmadan, dökmeden, kırıp dökmek isteyenlere de engel olan, polisine çiçek verecek kadar vatanını, bayrağını, insanlarını seven ve kucaklayan topluluklardır. 

Cin şişeden çıkmıştır. 

Türkiye, asla eski Türkiye değildir ve olmaza da. Meydanları dolduranların istekleri v hedefleri bellidir. Bunlara “terörist” demek, “çapulculukla” suçlamak ortaya konulan en büyük yanlıştır. Bakıyoruz, Başbakan hala ateşe körükle gidiyor. Sapla samanı karıştırıyor. PKK teröristleri ile aşırı uç örgütlerle, bunların yaptıkları ile bu topluluğu bir aynı kefeye koyarak belki de siyasi hayatının en büyük hatasını yapıyor.

DIŞARIDAN EYLEMCİLERE DESTEK 

Eylemlerle birlikte polisin, aldığı talimatlarla ortaya koyduğu orantısız güç, sivil giyimlilerin ellerindeki sopalarla eylemci avı, aşırı biber gazı, tazyikli su kullanması bugün hala tartışılıyor. İçte olduğu kadar dışta da Amerika ve Batı ülkeleri açıklama üzerine açıklama yapıyor. Polisin orantısız güç kullanımından endişe duyanların açıklamaları da dikkate alınmıyor.

Türkiye’deki eylemler dışta gözlem altına alınmıştır ve biz bunu çok önemsiyoruz. Çünkü en büyük müttefikimiz Amerika, eylemlerin başladığı günden bugüne kadar hep eylem yapanların arkasında yer almıştır. Sık sık yapılan açıklamalarda da “Polisin orantısın güç kullanmasından endişe ediyoruz” denilmiştir. Özetle Amerika, ir mesaj değil midir?

İngiltere, Fransa, Almanya resmi açıklamalar yapıyor. Eylemcilere yapılan orantısız güçten rahatsızlık duyduklarını söylüyorlar. Hükümetin, eylem yapanları dinlemesi gerektiğini vurguluyorlar. Aynı şekilde dış basının saygın gazetelerinde de eylemcilere destek verilirken, polisin şiddet uygulamaları köşelere taşınıyor, Başbakan Erdoğan eleştiriliyor.

MERKEL DE HÜKÜMETE SERT ÇIKTI

Bu satırlar yazılırken Almanya Başbakanı Angele Markel Gezi Parkı olayları ile ilgili bir açıklama yaptı. Almanya Başbakanı Merkel açıklamasında hükümetin protestoculara şiddet uygulamaktan vaz geçmesi gerektiğini anımsatıp “ Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ülkenin sorunları gençlerle masaya oturulup görüşülmeli ve protestoculara karşı şiddet uygulanmamalı. Gösteri hakkı, hukukla yönetilen bir ülkenin parçasıdır. Göstericilere hukuki yolla müdahale edilmelidir. Umarım Türkiye de bun yapar” demiştir.

Dikkat ediniz, dışarıdan hükümete destek gelmiyor, tam tersi hükümet olanların dikkati çekiliyor. Başbakan yaptığı açıklamalarda “Kendi işlerine baksınlar” diyorsa da kazın ayağının öyle olmadığını biz altını çizerek anımsatalım. Hatta bu gelişmeleri değerlendiren uzmanlar “Amerika Erdoğan’ı gözden çıkardı” değerlendirmesinde aynı noktada buluşuyorlar. 

OYUN İÇİNDE OYUN VAR

Bölgede küresel güçler büyük oyun oynuyor. Bu oyun içinde Türkiye’nin de zayıflatılması, güçsüz düşürülmesi de var. Eğer, eylemcilere destek yağıyor, hükümet köşeye sıkıştırılmak isteniliyorsa bunun da bu oyunun bir parçası olarak değerlendirmek gerekir. O zaman, Başbakan’ın, kurmaylarının bu oyunu görmesi gerekmiyor mu? Bu inatlaşma, bu kin, bu hırcınlık, intikam duygusu ülkeyi dış güçlerinistediği ortama sürüklemez mi? Sorunlarımızı kendi içimizde çözmek, güç birliği yapmak, barış ortamını sağlamak ve yarınlarımıza güvenle bakmak atılacak en doğru adım olacaktır. Toplumsal barışı sağlamak yerine, hala ayrımcılık, hala ortamı germek bu ülkeye yapılacak en büyük ihanet olacaktır. Herkesin bundan kaçınması gerektiğini özellikle söylemek istiyoruz.

Şimdi içten ve dıştan böylesine destek varken, kendiliğinden oluşan ve hiç kimsenin zoru olmadan meydanları dolduran eylemcileri polisle karşı karşıya getirmenin faturasının ağır olacağı açık biçimde görülmüştür. Çünkü bundan sonra eğer polis müdahalesi olursa, iç ve dış baskı daha da ağırlaşabilir. Belki de polisin ağır müdahale yapmasını isteyen bazı yasa dışı güçler provokasyona bile girebilirler, bu endişemizi de dile getirelim. Özetle, Türkiye artık Taksim Gezi Parkı eylemleri öncesi Türkiye değildir.