Genel

Türk, İspanyol ve uluslararası hukukçular, Gazze'de yaşanan ihlalleri Valencia'da tartıştı

- Valencia Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Clara Viana Ballester: - 'Türk ve İspanyol hukukçular başta olmak üzere bu uluslararası toplantı, özellikle insan haklarının ne anlama geldiği, evrensellik iddiası, Gazze'de yaşanan acılar ve bu konuda neler öğrenilmesi gerektiği konularında birçok yeni tartışmaya ışık tutacak'

Abone Ol

VALENCİA (AA) - İspanya'nın Valencia kentinde düzenlenen 'Filistin için Adalet: Uluslararası Ceza ve İnsan Hakları Hukuku Perspektifleri' konulu uluslararası konferansta, Türk, İspanyol ve 8 ülkeden onlarca hukukçu, İsrail'in Gazze'deki ihlallerini, uluslararası hukuk mekanizmalarının etkinliğini ve adalet arayışını ele aldı.

Valencia Üniversitesi Hukuk Fakültesi ev sahipliğinde 10-11 Aralık'ta düzenlenen konferans, İstanbul 2 No'lu Barosu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Türkiye Hukuk Platformu ortaklığında gerçekleştiriliyor.

Otuzun üzerinde sunum yapılacak konferansta, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) 2025 tarihli İsrail'in İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü üzerine özel bir çalıştay içeriyor.

Program, Filistin'de yaşanan insan hakları ihlallerini uluslararası ceza hukuku ve insan hakları hukuku boyutlarıyla ele almayı amaçlarken Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) yetkisi, savaş suçları ve insanlığa karşı suçların belgelenmesi, uluslararası hesap verebilirlik mekanizmaları ile devletlerin uluslararası sorumluluğu gibi konuları kapsamlı şekilde tartışmaya açıyor.

- Konferans, Dünya İnsan Hakları Günü'nde düzenleniyor

Valencia Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Clara Viana Ballester, açılış konuşmasında, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde böyle bir programa ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet duyduklarını belirtti.

Türk ve İspanyol hukukçular başta olmak üzere bu uluslararası toplantının özellikle insan haklarının ne anlama geldiği, evrensellik iddiası, Gazze'de yaşanan acılar ve bu konuda neler öğrenilmesi gerektiği konularında birçok yeni tartışmaya ışık tutacağını dile getiren Ballester, Valencia ve İstanbul üniversiteleriyle diğer katılımcıların özellikle insan haklarının ne anlama geldiğinin anlaşılması konusunda yaptığı çalışmalar serisine bu konferansın yeni bir halka olduğunu anlattı.

İnsan haklarının daha iyi anlaşıldığı ve uygulandığı bir dönemin başlaması umudunu dile getirerek konuşmasını sonlandırdı.

- Şamlı: 'Gazze'de yaşananlar tam bir soykırımdır'

İstanbul 2 No'lu Barosu Başkanı Yasin Şamlı, Gazze'de yaşananların sıradan bir çatışma, bir güvenlik krizi ya da iki taraflı bir savaş olmadığını vurguladı.

'2 milyon 300 bin insanın yaşadığı bir beldeyi okullarıyla, hastaneleriyle, camileriyle, BM binalarıyla, bütün binalarıyla, çocuk, kadın ve sivil halkıyla birlikte yok etme girişimidir. Uluslararası hukuk literatürüyle ifade edecek olursak kitlesel imha, tam bir soykırımdır.' diyen Şamlı, uluslararası ceza hukukunun tanımladığı soykırım, insanlığa karşı suç, savaş suçları ve saldırı suçlarının Gazze'de bir günde onlarca defa işlendiğini söyledi.

Şamlı, 7 Ekim 2023'ten bu yana 75 bin 360 kişinin İsrail tarafından katledildiğini, bunların 21 bin 390'ının çocuk, 14 bin 60'ının kadın olduğunu aktararak okul ve üniversitelerin yüzde 95'inin, konutların yüzde 80'inin yıkıldığını veya ağır hasar gördüğünü belirtti.

- Adalet ve barış talepleri mutlaka karşılanacak

Uluslararası Hukukçular Birliği Başkan Yardımcısı M. Refik Korkusuz, dünya tarihinde adaletin en düşük seviyeye indiği dönemler olduğunu, bu dönemlerde genellikle umutsuzluğun hüküm sürdüğünü ancak umudunu kaybetmeyenlerin, adalet ve barış talep edenlerin her zaman galip geldiklerini söyledi.

Korkusuz, 'Adalet ve barış' taleplerinin mutlaka karşılanacağına inandıklarını belirterek 'İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İsrail'in üstlendiği 'kurban ulus' rolü, Filistinliler için merkezi bir konuma doğru kaymaya başladı. Bunlar dünyanın zayıf ve ezilenleri için ilerlemenin işaretleridir.' değerlendirmesinde bulundu.

- Uluslararası hukuk sessiz kalmadı ama çifte standart var

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fethi Gedikli, 7 Ekim 2023'ten bu yana BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri arasındaki siyasi bölünmeler nedeniyle hızlı ve adil yanıt vermekte zorlandığını vurgulayarak 'Bu alışılmadık bir durum değil.' dedi.

Yakın zamanda kabul edilen 2803 sayılı kararın haklı olarak birkaç nedenle eleştirildiğine işaret eden Gedikli, 'Karar, Gazze üzerinde güvenlik düzenlemeleri ve dış kontrole ağır vurgu yaptı. Filistinlilerin hak ve ihtiyaçlarından çok İsrail'in çıkarlarını yansıtıyor gibi görünüyor. Açıkça, self-determinasyon hakları açıkça bastırılıyor. Tarihte gömülü olduğuna inanılan mandater sistemin sofistike bir şekli Filistinlilere dayatılıyor.' diye konuştu.

Gedikli, UAD'nin işgal ve yerleşim uygulamalarının uluslararası hukuku ihlal ettiğini, İsrail'in sözde işgalinin bir tür fiili ilhak seviyesine ulaştığını, Filistinlilerin self-determinasyon ve diğer temel insan haklarının İsrail'in güvenliğine koşullandırılamayacağını, İsrail'in UNRWA faaliyetlerinin keyfi engellenmesinin tamamen yasa dışı olduğunu ve İsrail'in uyguladığı yönetim rejiminin Apartheid rejimi olarak adlandırılabileceğini teyit ettiğini kaydederek 'Kısacası UAD hepimizin güvenebileceği güçlü hukuki netlik sağladı.' dedi.

'Hukuki yükümlülükler tutarlı bir şekilde uygulanmamış olsa bile en azından jus cogens (emredici hukuk kuralı) normlarının en bariz ihlallerinin yeşil ışık almaması beklenirdi.' diyen Gedikli, uluslararası sistemin bu konuda başarısız olduğunu vurguladı.

- Özkan: 'Türkiye, UAD'de müdahil taraf oldu, UCM'ye suç duyurusunda bulundu'

TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan da Türkiye'nin Filistin halkının haklı davasını, bölgede ve dünyada kalıcı barış ve güvenliğin tesisi için vazgeçilmez bir unsur olarak gördüğünü belirtti.

'Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanında İsrail'in 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiasıyla açtığı davaya, Türkiye müdahil taraf olarak katılmıştır. Bu adım, İsrail'in cezasızlık kültürüne son verilmesi için atılmış tarihi bir adımdır.' diyen Özkan, Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesine Roma Statüsü'nün 15. maddesi kapsamında bir bildirimde bulunarak İşgal Altındaki Filistin Topraklarında işlenen suçlar hakkında resmi bir suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti.

Özkan, bu vesileyle İspanya'nın Gazze ve Filistin meselesi karşısında aldığı adaletli, ilkeli ve cesur tutumu büyük bir takdirle andıklarının altını çizdi.

'İspanya, Batılı ülkeler arasında bu konuda en tutarlı, en adaletli ve en insani yaklaşımı sergileyen ülkelerden biridir. Filistin Devleti'ni tanıma kararı, uluslararası hukukun savunulmasındaki kararlılığınızın ve insani değerlere bağlılığınızın kanıtıdır.' diyen Özkan, 'İspanya'nın bu ilkeli duruşu, yalnızca bugün için değil gelecek nesiller için de örnek teşkil edecek ve uzun vadede İspanya'ya Batı devletleri arasında müstesna bir konum kazandıracaktır.' ifadesini kullandı.

- 'Batılı devletler daha fazla yapmalı'

İspanya'daki Filistin için Hukukçular Birliğinin Kurucusu ve Başkanı Fadoua Arfoui de konuşmasında, İspanya başta olmak üzere diğer Batılı ülkeler hükümetlerinin İsrail'e neden yaptırım uygulaması gerektiği ve hangi adımları atması gerektiğine ilişkin sürekli kampanyalar ve çalışmalar yürüttüklerini anlattı.

Hükümetlerin harekete geçerek artık İsrail'i durdurması gerektiğini ve bunun hukukçular tarafından hükümetlere yol gösterilerek yapılabileceğini belirten Arfoui, özellikle İspanya hükümetinin attığı adımların önemli olmakla birlikte Batılı devletlerin daha fazlasını yapması gerektiğini ifade etti.

- Konferansta UCM ve UAD'nin etkinliği, evrensel yargı yetkisi ve soykırım suçu tartışıldı

Konferansta Uluslararası Ceza Mahkemesinin işleyişi, güç dengelerinin mahkeme üzerindeki etkisi ve adalete erişimdeki engeller; Uluslararası Adalet Divanının sorumluluk sınırları ve üçüncü devletlerin yükümlülükleri, ulusal mahkemelerin evrensel yargı yetkisi uygulamaları özellikle İspanya örneği, sivil toplumun uluslararası hukuktaki rolü ve Filistin için adalet mücadelesi gibi konular ele alındı.

Ayrıca soykırım suçunun özel niyeti ve Gazze'deki durum, İsrail liderlerinin kişisel dokunulmazlığı, kültürel mirasa ve sivil altyapıya yönelik saldırılar, cinsel şiddet ve üreme sağlığı ihlalleri, İşgal Altındaki Filistin'de doğal kaynak sömürüsü, soykırımın finansmanında kurumsal gücün rolü gibi teknik hukuki konular hakkında sunumlar yapıldı.

Uluslararası hukukçular, avukatlar, araştırmacılar, gazeteciler, öğrenciler ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı konferans, yarın sona erecek.