Geçen sezonu sıkıntılı kapatan turizm sektörünü önümüzdeki sezon daha da sıkıntılı geçirebileceği görülüyor. Özellikle “Turizm kenti” olarak ön plana çıkan Antalya’nın son 25 yılın en kötü sezonunu yaşayabileceği söyleniyor. Her yıl en az 3,5 milyon Rus turistinin geldiği Antalya’da Rus uçağının düşürülmesi sonrası yaşanan krizle bu sayının yarı yarıya düşeceği ortaya çıktı.

 

Sorun hiç kuşkusuz Rus turistle de sınırlı kalmayacak. “Türkiye’de terör var, can güvenliği yok” endişesi ile İngiltere’de başlayan rezervasyon iptallerine şimdi de Almanya katıldı.

 

Şimdi bazı rakamlara bir göz atalım:

 

Geçen yıl Antalya 10 milyon turist ağırladı. Buna rağmen, turizm kentindeki oteller yine de zor ayakta durabildi. Sezonun kötü geçtiği her fırsatta dile getirildi. 2016 turizm sezonundan da bu nedenle endişeler artmaya başlamıştı. Ortaya çıkan tablo, turizmcilerin bu endişelerindeki haklılığını da ortaya koymuş oldu.

 

Çünkü bu yıl Antalya’ya gelecek turist sayısının 6,5 milyonu geçmeyeceği tahmin ediliyor. Bu rakamlar, düşüş oranının yüzde 35 olacağını gösteriyor. Önemsenmesi gereken küçümsenmeyecek bir rakamla karşı karşıya bulunuyoruz.

 

Şimdi dikkat:

 

Geçen yılın en büyük pazarı Rusya’dan Antalya 3,6 milyon turist ağırladı. Bu yıl beklenen rakam yüzde 81 ile 732 kişi olarak belirlenmiş. Tam bir çöküş yaşanacağı görülüyor. Turizmciler endişe etmesin de ne yapsın?

 

Almanya ikinci en büyük Pazar olarak görülüyor. Geçen yıl Almanya’dan 3,4 milyon turist geldi. Bu yıl düşüş oranın yüzde 17 olduğu görülüyor. Gelebilecek turist sayısı da 2,8 olarak hesaplanıyor.

 

Antalya’nın bu iki büyük pazardan bu sezon kaybının 3,5 milyon turist olacağı hesaplanıyor. Turizmciler, şimdi bu kayıbı nasıl doldurabileceklerinin hesabını yapıyor. Çokları fiyat indirimine giderken, çokları da otellerini açmama, otel satma işlemlerine başlayacaklarının mesajlarını veriyor.

 

Bütün bu olumsuzluklara rağmen turizmcilerin bazı beklentileri de var.

 

Türkiye’nin alternatifi olan bazı ülkelerin kapasiteleri sınırlı ve oraların dolması halinde Türkiye’nin kapısının çalınabileceği düşünülüyor. Bunun yanı sıra, özellikle çocuklu ailelerin “her şey dahil” sistemini benimsemiş olmalarından dolayı rotanın Türkiye’ye çevrilebileceği de aynı görüş içinde yer alıyor. Çünkü, Türkiye, alternatifi olan ülkelerde “her şey dahil” sistem bulunmuyor. Türkiye bu açıdan önemseniyor. Bunun da Türk turizmi için bir artı olabileceği görülüyor.

 

Bir başka beklenti de “fırsatçı turist”ler olarak değerlendirilen kesimlerin eninde sonunda tatillerini daha ucuza Türkiye’de geçirmeyi tercih etmeleri konusudur. Bu tür turistler özellikle krizdeki ülkeleri seçiyor ve daha ucuza tatil geçirmeyi hedefliyorlar.

 

Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık da yaptığı açıklamada içinde bulunduğumuz sezonda kayıpların sadece Rus turistlerle sınırlı kalamayacağını, Avrupa’dan da beklenen turistlerde azalma yaşanacağının iptal edilmeye başlanan rezervasyonlarla ortaya çıkmaya başladığını söylüyor.

 

Konu sadece Antalya’yı kapsamıyor. Türkiye’nin tüm turistik bölgelerindeki endişe ve kaygı aynı oranda artmış bulunuyor. Herkes “Acaba bu sezonu nasıl kapatacağız?” diye düşünüyor. Kimse önünü göremiyor. Bunun yanında turizm sektörünün lokomotifi yan sektörün da aynı endişeleri taşıdığını da vurgulamadan geçemeyiz.

 

Turist sayısında meydana gelebilecek olan yüzde 35 kayıp oranının başka şekillerde kolayca kapatılması da mümkün olmayabilir. Başka ülkelere yönelmeler oluyor ama bunun getirisinin ne olabileceği de halen tartışılıyor. Bu nedenle yeni pazarlardan pek umudun olduğunu da söyleyemeyiz.

 

Özellikle yaz sezonu kısa olan turizm bölgelerinde yaşanmakta olan kriz daha da etkili olarak kendisini gösterebilir.

 

İşletmecilerin bir başka sıkıntısı da tur operatörleri ile ilgili, ona da kısaca değinelim:

 

Tur operatörleri, kriz nedeni ile otellerin fiyat kırmasını istiyor. Odaları da ucuza kapatmak istiyorlar. Böyle bir durumda, işletmelerin kalitesinde düşüşler yaşanacak. Buna bazıları karşı çıkıyor. Kaldı ki, bazı işletmelerin geçen sezondan bile turlardan alacakları bulunuyor. Tur operatörlerinin hem ucuza yatak almaları, hem ödemelerde gecikmeleri de sektörün bir başka sıkıntısı olarak öne çıkıyor.

 

Turizmcilerin iç turizme yönelmeleri ve kapılarını yerli turistlere açması az da olsa hedef almalarını sağlayabilir mi? Şimdi bu alternatif üzerinde de yoğun bir çalışma yapıldığını biliyoruz. Ancak, yatakların pahalı oluşu iç turizmi ne kadar etkiler, bunu da tam olarak görmek mümkün değil.

 

Nereden bakılacak olursa olsun, turizmde sıkıntının büyüyeceğini görüyoruz. Nitekim bize ulaşan son rakamlara göre şimdiden 1300 otel satılığa çıkarılmış. Kış sezonunda açık olan otellerin büyük bir kısmı da kapılarına kilit vurmuş. Bütün bu gelişmeler turizm sektöründe istihdam edilen personeli de etkiliyor. İşsiz sayısının da artabileceği söyleniyor.