Aynur Tattersall, Avrupa için özel yazdı. Zeytin ağacının kökleri Akdeniz’in iki yakasında da aynı hikâyeyi anlatır: sabır, emek, bereket ve kadim bir bilgelik. Bu yıl hasat rotamı Toskana’nın yumuşak tepelerine çevirdim; çünkü orada zeytinyağı üretiminde kadınların sesi çok güçlü. Bu öncü seslerden biri de İtalya Kadın Zeytinyağı Üreticileri Derneği Başkanı Gabriella Stansfield.
Beş kuşaktır aileye ait olan “Il Pollaiolo” çiftliğinde, Gabriella zeytinyağının sadece bir gıda değil, bir yaşam biçimi olduğunu anlatıyor. Zeytin ağaçları arasında yaptığımız uzun sohbetlerde üretimin inceliklerinden doğaya duyulan saygıya kadar pek çok konuyu paylaştık.

“Zeytinyağı doğanın saf suyudur; affeder gibi görünür ama affetmez,” diyor Gabriella. Ona göre iyi zeytinyağı bilgi, temizlik ve disiplinle ortaya çıkar:
“Zeytin, toplandıktan sonra en geç altı saat içinde sıkıma girmeli. Fabrika tertemiz olmalı, makineler 27°C’nin üzerinde çalışmamalı. Zeytinyağı doğanın saf suyudur; her hatayı affetmez.”

Toskana’da küçük ölçekli üretim modelinin sürdürülebilirliğini de şöyle açıklıyor:
“Her aile kendi küçük bahçesinde üretim yapar. 200 ağaca bakmak kolaydır; 10.000’e değil. Her şişe aile emeğini taşır. Kalitemiz bu yüzden bozulmaz.”
“Zeytinyağının da güzel bir kıyafeti olmalı”

Gabriella’ya göre zeytinyağının kalitesi kadar sunumu da önemli:
“İlk olarak gözle yiyoruz. Kötü giyinmiş bir şeyi kim yemek ister? Zeytinyağının da güzel bir kıyafeti olmalı.”
“Every drop, a masterpiece – Her damla bir sanat eseri” sloganıyla Il Pollaiolo’nun şişeleri doğaya saygıyı ve estetiği bir araya getiriyor. Ambalajdan etikete kadar her detay, Toskana’nın sanatla harmanlanmış zeytin kültürünü yansıtıyor.

Doğa Artık Başka Konuşuyor
“Toskana’da hasat genellikle Ekim’de başlardı. Ancak iklim değişikliği artık doğanın ritmini bile değiştirdi. Bu yıl Eylül sonunda başladık. Çünkü doğa artık eskisi gibi konuşmuyor,” diyor Gabriella.
“Uzun değil, iyi yaşamak”
Gabriella her sabah birkaç kaşık sızma zeytinyağı içiyor:
“Mesele uzun yaşamak değil, iyi yaşamak. Zeytinyağı kalp, mide ve cilt için mucize. Polifenoller, oleik asit… Hepsi doğanın şifası.”
Zeytinyağı onun için sadece bir besin değil, yaşamın kendisi.

Gabriella’dan 5 Altın Mesaj
1- Birlik Olun:
“Üreticiler tek başına mücadele ediyor. Güç birliği olmadan sürdürülebilir kalite mümkün değil.”
2-Kooperatifleşin:
“En iyi yağ, en temiz fabrika, en doğru danışman… Bunları tek başına bulmak zor. Kooperatifleşme, bilgi paylaşımı, ortak laboratuvarlar şart.”
3-Bilgiyi Paylaşın:
“Zeytinyağı bilgiyle güçlenir. Her üretici öğrendiğini paylaşmalı. Bu kültürün devamı ancak böyle olur.”
4-Temiz Üretim:
“Hijyen zeytinyağının onurudur. Fabrika ve makineler kutsal bir mutfak gibi olmalı.”
5-Doğaya Saygı:
“Zeytin ağacı toprağın dilidir. Onu anlayan üretici, dünyanın geleceğini de korur.”

Aynur Tattersall, Avrupa için özel yazdı.

Londra’daki Okuyucular için Pratik İpuçları
Gabriella, kaliteli zeytinyağını anlamak için şunları öneriyor:
• Önce tadın, sonra satın alın. Gerçek sızma zeytinyağı taze, meyvemsi ve hafif acımsı olmalıdır.
• Asit oranına bakın. En kaliteli yağın asit oranı %0.8’in altındadır.
• Fiyat göstergedir. Londra’da kaliteli bir litre sızma zeytinyağı genellikle £15–£25 arasında.
• Üretim tarihini kontrol edin. Taze yağ daha aromatik ve sağlıklıdır.

Her Damlası Bir Hikâye
Gabriella’nın Il Pollaiolo zeytinyağını tattığımda, Toskana’nın güneşini, toprağını ve emeğini hissettim. Her yudum hem geçmişin hem de geleceğin hikâyesini taşıyor. Zeytin burada sadece bir meyve değil; bir kültür, kimlik ve yaşam felsefesi.

“Zeytinyağı bir sanat eseridir,” diyor Gabriella. “Doğaya saygı, sabır ve bilgiyle yapılır. Her damlası bir hikâye anlatır.”
Toskana’dan Londra’ya uzanan bu yolculuk, Akdeniz’in ortak mirasını hatırlatıyor. Zeytin ağacı sessiz bir kök gibi hepimizi birbirine bağlıyor. Ve belki de gerçek zenginlik, o köklere ne kadar iyi baktığımızda gizli




