90’lı yılların sonunda keşfettiğim de küçücük bir deniz kasabasıydı Torrevieja. İspanyanın güneydoğusunda Alicante havaalanına yaklaşık bir saat kadar uzaklıkta. İzmir ile Kuşadası misali. Bugünlerde İspanya'nın en önemli turizm sahillerinden biri olma yolunda. Rusya ile inişli çıkışlı ilişkilerimiz Ruslar'ı buralara yönlendirmiş kendi ürünlerini satan marketletini bile açmışlar. İngilizler'in ve Almanlar'ın kendilerine ait mahalleleri var çünkü onlar da benim gibi yıllar önce keşfetmiş, birçoğu emekli olunca soğuk havaya elveda deyip yerleşmişler.

Birkaç sene önce İngiliz mahallesi yakınlarına Marina ve konaklama yeri yapıldı. İçinede de birkaç restoran. Restoranlardan bir tanesi her salı canlı Flemenco gösterisi yapıyor. Salı günleri benim için tam bir İspanyol gecesi oluyor. Deniz ürünleri ile yapılmış Paella ve geleneksel içecekleri Sangria eşliğinde muhteşem müziğe ritim tutuyorum. Bu küçük kasabanın denizinin rengi günde birkaç sefer değişebiliyor mesela sabah masmavi iken öğlen turkuaza dönüşebiliyor ama altın sarısı kumu hiç değişmez. Mahalle sakinleri şemsiyesini şezlongunu alıp güne erken başlarlar. 

Şehrin hemen çıkışında pembe tuz gölümüz de var. Evet yanlış duymadınız bildiğiniz pembe hatta pespembe bile diyebilirim. Nedeni ise güneş ışınlarının açısı ve yoğunluğu, gölün tuzluluk oranının yüksekliği ve sıcaklıkla temas ettiğinde pembe bir renk oluşturmasını sağlayarak Alg ve bakterilerin bulunması. Algler kozmetik ürünlerinde de kullanılıyormuş. Ayrıca gölün yarattığı Mikroklima sayesinde bu bölge en sağlıklı yaşam alanı seçilmiş. Pembe renkli bir gölde yüzmek sizi rahatsız eder mi bilmiyorum ama ben bu yaz denemeyi kafaya koydum. Merak ettiğim tek şey gölden pembe mi çıkarım acaba?!

 

 

Torrevieja'da bir de kebapçımız var. Aslında birkaç tane var da en güzeli en temizi ve tek Türkiyeli'si Halil beyin sahibi olduğu Varto Kebap. Temiz derken abartıyorum sanmayın gerçekten dün camı kapı sandım çıkıyordum, o kadar temiz. Halil beye bu küçücük aralarda sıkışmış kasabayı nerden bulduğunu sorduğumda cevabı güldürdü beni. Muş’un Varto'sundan Almanya'ya göç etmiş ama aklı hep o zamanlar çok moda olan İspanyol Paça’nın doğduğu ülkeyi merak ediyormuş. Soğuk hava ve halkından sıkılınca hayallerini gerçekleştirmek için soluğu İspanya kıyılarında alır. Bütün sahilleri gezer ama Torrevieja da yaşayan fazla genç nesil görünce diskoların arasına kebabı açar. 2002’den beri Türk kebap ve yemeklerini kendisi ve 25 elemanı ile İspanyollara ve değişik ülkelerden  gelen turistlere tanıtıyor. Yolunuz düşerse uğrayın bir çayını için çok seveceksiniz kendisini ve güler yüzlü ekibini. İspanya'da diğer Akdeniz ülkeleri gibi tatlı cenneti ama benim en favorim churros. Özellikle sıcak çikolataya bandırarak yemenin tadı paha biçilmez. 

Haftaya görüşmek üzere