Atatürk Hava Limanı’na yapılan bombalı saldırıdan sonra yapılan değerlendirmelerde ortak nokta şöyle:

 

“Türkiye’nin en büyük sorunu terör.”

 

Aynı değerlendirmede yer alan konu da şu:

 

“Türkiye, bir yandan PKK, diğer yandan IŞİD tehdidi altında. Yakın bir gelecekte Suriye’de güçlenen PYD’nin de aynı şekilde Türkiye için bir tahdit oluşturabileceği görülüyor.”

 

Terör konusunda uzmanlaşmış olan bazı kişi ve kuruluşlarca yapılan bir başka değerlendirmede de şu görüşler ağırlık kazanıyor:

 

“PKK konusunda alınan kararlılık bu terör örgütünü zayıflatabilir. Ancak, Türkiye üzerinde oyun oynayan dış güçler şimdi IŞİD ve PYD gibi örgütlerle Türkiye’yi rahatsız etmeye devam edebilirler. PKK, Suriye’deki kolu PYD ile ortak hareket ederek, ya da PYD şemsiyesi altında daha önceki faaliyetlerini sürdürebilir.”

 

Tüm bu değerlendirmeleri alt alta koyduğumuzda, ülkemizin en büyük sorununun terör olduğunu görmekteyiz. Kaldı ki, dış güçlerce de desteklendiği ve taşeronluğunu yaptığı bazı örgütlerin karanlık ve acımasız eylemleri bundan sonra da sürdürebileceği görülüyor.

 

Atatürk Hava Limanı’nı kana bulayan IŞİD’ın, 30 eylemcisini daha Türkiye’ye gönderdiği biliniyor. CIA tarafından da açıklanan eylemcilerin çok daha kanlı olaylara imza atabileceğine dikkat çekiliyor.

 

Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı ard arda yayınladığı uyarılarda Amerikalı vatandaşların dikkatlerini çekiyor ve “Dikkatli olun. ABD vatandaşları terör örgütlerinin hedefi durumundadır. Bu örgütler Avrupa’da alış-veriş yerlerini, sivil havacılığı, ulaştırma sistemlerini, spor organizasyonlarını ve halka açık toplantıları hedef almaktadır. Seyahat mecburiyetiniz yoksa Türkiye’ye gitmeyin” deniliyor.

 

CIA’nin yaptığı açıklamalarda IŞİD’ın Avrupa’nın birçok ülkesine de eylem için militan gönderdiği, çok daha kanlı eylemlerin olabileceğine dikkat çekiliyor. IŞİD ile mücadelenin daha uzun yıllar alabileceği de aynı açıklamalarda vurgulanıyor.

 

İşin düşündürücü tarafına da bakalım:

 

IŞİD’ın Atatürk Hava Limanı’na yaptığı saldırı önce Amerika’nın yaptığı bu uyarı dikkate alındı mı alınmadı mı? Alındıysa 3 silahlı terörist nasıl Havaalanına rahatlıkla gelebildi ve eylem yaptı? Burada bir istihbarat zafiyetinin var olup olmadığı da tartışılıyor.

 

Yazın sıcağında kışın giyilen montlarla ve silahlarla İstanbul’un kalbine kadar gelebilen bu teröristler hiç mi izlenmedi? Hiç mi şüphe çekmedi?

 

Demek ki, bu örgüt taşeron olarak kullanılıyor ve bunları yöneten, yönlendiren bazı güçlerin var olabileceği ihtimali de ortaya çıkıyor.

 

Suriye üzerinden Türkiye’ye çok rahat giriş-çıkış yapabildiği söylenen, Türkiye’de korundukları iddia edilen ve IŞİD’ın uyuyan hücrelerince de yardım ve destek gördüğü söylenen bu örgütün üzerine çok daha ciddi biçimde gidilmesi gerektiği görüşündeyiz.

 

IŞİD konusunda çok daha dikkatli ve duyarlı hareket etme noktasındayız. Daha önce IŞİD konusunda birçok iddia ortaya atıldı. Biz, bunları bir kenara bırakıp, bugünlerde millet olarak kenetlenme ve terörün karşısında tek yumruk olarak ayakta durmak zorunda olduğumuzu anımsatalım.

 

PKK terör örgütü bizim için neyse IŞİD terör örgütü de aynıdır. İnsanlığa karşı suç sayılabilecek her türlü eylemi gözünü kırpmadan yapan bu terör örgütleri bundan önce olduğu gibi bundan sonra rahat durmayacaklardır.

 

Mübarek ay Ramazan’da Türkiye’de kanlı eylem gerçekleştiren, çocuk yaşlı gözetmeksizin önüne geleni katleden IŞİD’ın bu eylemlerini nereye oturtabileceğimizi bilemiyoruz. Bunlara “Müslüman” gözü ile bakılabilir mi? İslamiyet adına ortaya çıktıklarını iddia eden bu örgütün en büyük zararı İslamiyete verdiğini söylemiş olsak yanılmış mı oluruz?

 

Dikkat edilecek olursa bugüne kadar meydana gelen kanlı terör eylemleri Türkiye’nin en iyi korunan ve kalbi niteliği taşıyan yerlerde gerçekleşti. Onlarca insan hayatını kaybetti. Alınan onca önlemlere rağmen halen bu terör eylemlerinin hedefi haline gelebiliyor ve olanları önleyemiyorsak buraya bir nokta koymak gerekiyor.

 

Her zaman olduğu gibi terörü lanetliyoruz. Teröre destek veren kim olursa olsun karşısındayız. Böylesine sıkıntılı günlerde devletimizin yanında yer almayı milli bir görev olarak da görmekteyiz. Terörle mücadelenin de aralıksız olarak sürmesinden yanayız.

 

Millet olarak daha çok birbirimize kenetlenmek, daha çok bütünleşmek, ayrımcılıktan ve bölünmeden kaçınmak, ülkemizi, devletimizi ve güvenlik güçlerimizi sonuna kadar korumak durumundayız. Çok zor ve sıkıntılı bir virajdan geçiyoruz. Her zaman olduğu gibi ayakta durabilmek ve kendimizi, ülkemizi korumak durumunda olduğunu hiçbir zaman unutmayalım.

 

Teröre destek verenlerin, yapanların ve yaptıranların Allah belalarını versin…